"uçurum" - Translation from Turkish to Arabic

    • منحدر
        
    • المنحدر
        
    • الجرف
        
    • الفجوة
        
    • جرف
        
    • فجوة
        
    • الهاوية
        
    • هاوية
        
    • المنحدرات
        
    • الجُرف
        
    • منحدرات
        
    • الهوة
        
    • وجرف
        
    Uygarlığımız bu durumdadır çok yüksek uçurum yolculuğa başladığımızda sahip olduğumuz sanılan sınırsız kaynakları temsil eder Open Subtitles بهذا الشكل كانت حضارتنا منحدر شاهق يمثل موارد غير محدودة
    Sonra onun ayağını ezip, arabayı uçurum kenarının yakınına çarpışlar. Open Subtitles ثم دهسوا قدمه وقاموا بصدم السيارة عند نهاية حافة المنحدر.
    Amerikalılar, uçurum üstündeki sepetlere dinamit koydurup o dinamitleri Çinlilere patlattırırlar. Open Subtitles كان الأمريكيون ينزلون الصينين في سلالم من على الجرف لوضع الديناميت
    Zenginle fakir arasındaki uçurum her zamankinden daha da açık. TED الفجوة بين الفقراء والأغنياء هي أكبر من أي وقت مضى.
    Suyun etrafında küçük bir uçurum var ve küçük bir kumsal var. TED ويحيط بالماء الموجود جرف صغير ويوجد شاطئ رملي أبيض اللون.
    Hakkında konuştuğumuz şey, bu dijital boşluk işte, bu bir sayısal uçurum değil. TED ما يعني أن ما نتحدث عنه هو "هوة رقمية"، وليست مجرد فجوة رقمية.
    O protestan, ben katoliğim, arada dini bir uçurum var. Open Subtitles انها بروتستانتية، أنا كاثوليكى الهاوية الدينية عظيمة
    Dünyanın bittiği yere ulaşmak istiyorlardı, gerçekten bir uçurum olup olmadığını görmek için. Open Subtitles أرادوا أن يذهبوا للحافة ليروا إن كان هان هناك هاوية.
    Bu, yarışmacıların dağ üzerindeki, uçurum ya da nehirdeki yeteneklerini test edecektir. Open Subtitles و سوف تختبر مهارات المتسابقون على الطرق الجبلية, المنحدرات و الجداول
    Betty Suarez'in 15 metrelik bir uçurum tepesinde sallandığını düşünsene! Open Subtitles هل تتخيل, انا, بيتي سواريز متعلقة على منحدر.. مسافة 50 قدم في الهواء ؟
    Eğer burada 90 milyon yıl önce yürüyor olsaydım bu uçurum ve bu okyanus burada olmayacaktı. Open Subtitles لو كنت أتحرك هنا ، منذ 90 مليون عام لن يكون هناك منحدر ، و لن يكون هناك مُحيط
    Sahne bir uçurum kenarındaydı ve seyirciler komedyenleri aşağı atıyordu. Open Subtitles المسرح كان على منحدر والجمهور... كان يرمي بالمجلات...
    buz parçasını göremedi... kar, rüzgar ve... ve sonra kütük ve uçurum... şey hiç kurtulma şansı... Open Subtitles ولم يرى طبقة الجليد أسفله الجليد و الرياح و جذع الشجرة و المنحدر
    Bazen insanlarin, birbirlerine ne anlam ifade ettiklerini anlamak için bu uçurum noktasina gelmeleri gerekebilir. Open Subtitles كما تعلمان, أحياناً على الناس أن يمروا بهذا المنحدر حتى يفهموا ما يعنيه الشخص للآخر
    Bu o uçurum kenarında görebildiğin evlerden biri. Open Subtitles إنها أحد المنازل الموجود على جانب المنحدر!
    Kuzeyde uçurum var, doğuda ve batıda ise dağlar. Open Subtitles هناك الجرف في الشمال والجبال في الغرب والشرق
    O büyük çanta şüphesiz ki uçurum yakınlardaki görevleri için, değil mi? Doğru. Open Subtitles أمتعتهما الثقيلة هي لمهتهما قرب الجرف بلا شك
    Herkesin görüp de, senin farkına varmadığın şeyse ikisi arasındaki devasa uçurum. Open Subtitles و ما لا ترين هو ما يراه بقية الناس الفجوة العملاقة بالوسط
    Her zaman aramızda bizi ayıran upuzun bir uçurum olduğunu bileceğiz. Open Subtitles لطالما كنا مبتعدين عن بعض بأميال مع وجود تلك الفجوة بيننا
    Eğer bunu yapmazsak, eğer ortada kolay yanıtlar olduğunu varsayarsak, herkesi uçurum kenarına sürüklüyoruz demektir. TED إذا لم نفعل ذلك، إذا تظاهرنا أن هناك أجوبة بسيطة فقط، فنحن نقود الجميع نحو حافة جرف شديد الانحدار.
    Artık zengin ve fakir arasında bir uçurum yok. Bu bir efsane. TED لم تعد هناك فجوة بين الغني والفقير. هذه خرافة
    uçurum kenarında dolaşan kalanımız için. Open Subtitles وأريد أن أصلي لأجل الجميع الذين يتأرجحون نحو الهاوية
    Kelimenin tam anlamıyla altımızda kirli iç çamaşırı gibi kokan sonsuz bir uçurum dışında hiçbir şey yok. Open Subtitles هناك حرفيا لا شيء تحتنا، باستثناء هاوية لا حصر لها أن رائحة مثل الملابس الداخلية القذرة.
    Denizin üzerinden yükselen uçurum 80 metre yüksekliğindedir. Open Subtitles المنحدرات ذاتها إرتفاعها 80 مترا ، تطل على البحر مباشرة
    Eğer bu uçurum gerçekten bir çıkış yoluysa ucunun çıktı yerde bekliyordur. Open Subtitles لو كان ذلك الجُرف هُو المخرج من هُنا حقاً، فإنّه سيكون في الإنتظار أينما يقود.
    Evet, bu adada oldukça fazla uçurum var John. Open Subtitles حسناً، هناك منحدرات كثيرة (في الجزيرة يا (جون
    Öyleyse sorun nedir, bu uçurum neden oluştu, ve bunu düzeltmek için ne yapabiliriz? TED اذا ماهي المشكلة تحديدا .. ولماذا بدأت هذه الهوة بالتشكل ومالذي يمكننا القيام به حيالها
    - bir de uçurum var. - Demek ki bu bölgedeler. Open Subtitles وجرف صخري يعني انهم في هذه المنطقة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more