| Ve belki de bunda biraz doğruluk payı vardı, çünkü düşündümki eğer yürümeye başlarsam herkes, bilirsiniz, takip ederdi. | TED | ربما كان فيما يقولون شيء من الحقيقة، لأنني كنت أعتقد أنني إذا بدأت في المشي سيتبعني الجميع في ذلك. |
| - Evet, evet. yürümeye gerek yok öyleyse, otobüste kalabilirdin. | Open Subtitles | ما كان عليك المشي إذن كان عليك البقاء في الحافلة |
| Kendi adıma, çocuklarım adına korkuyorum. Sokakta yürümeye bile korkuyorum. | Open Subtitles | انا خائف علي نفسي علي اطفالي اخاف السير في الشوارع |
| Koltuk değnekleriyle yürümenin en önemli sonucu olarak -- ben bir buçuk yıl yaptım -- daha yavaş yürümeye başlarsın. | TED | واكبر مشكلة في السير على العكازات التي كنت استخدمها لطيلة عام ونصف هو انك تسير ببطء |
| Belki de karanlık, kasvetli bir bara girmektense yürümeye devam etmeliyim. | Open Subtitles | ربما يجب ان أستمر بالمشي عِوضاً عن الدخول إلى حانة مظلمة |
| Ayaklarını yere basıyor, Yıldız Savaşları'na benziyor. Yere indiğinde, sarsıntıyı emiyor ve yürümeye başlıyor. | TED | ومن ثم سوف يقوم هو بفتح أرجله .. يبدو هذا كما حرب النجوم وعندما يهبط .. سوف يمتص صدمة الإرتطام ويبدأ بالسير |
| yürümeye başlasak iyi olur çünkü parkın ta diğer ucunda. | Open Subtitles | لذا علينا التحرك لانها تقع على الجانب الأخر من الحديقة |
| Denver'da postacı olarak çalıştığım için, her gün yürümeye alışmıştım. | Open Subtitles | خلال عملي كساعية بريد في دينفر اعتدت على المشي يومياً |
| İleri geri yürümeye devam ederek kişinin zihnini toplamaya çalışması. | Open Subtitles | المشي المستمر صعودا ورجوعا محاولة لتصفية الذهن من الاختراقات العقلية |
| Doktorların dediğine göre,... bir sene içinde tekrar yürümeye başlarmışım. | Open Subtitles | و لكن الاطباء قالو قد استطيع المشي خلال سنة تقريباً |
| Bana bakma, yürümeye devam et, telefonunu çıkart ve konuşuyormuş gibi yap. | Open Subtitles | لا تنظر إليّ، استمر في المشي اسحب هاتفك وتظاهر بأنك تجري محادثة |
| Geceleri o dar patikada yürümeye devam etmeye karar verdim ancak ilk defa bir ışık yakaladım. | TED | وكان هو قرار السير في ذلك الطريق الصعب. لكن للمرة الأولى، لمحت ومضة ضوء. |
| Hızla yürümeye başladığımda yaşamanın ne kadar güzel olduğunu hissettim. | Open Subtitles | شعرتُ بشعـور جيّد أن تكون حيّـاً لذلك أقدمت على السير مسرعـاً |
| yürümeye devam edersen, kanamadan öleceksin. | Open Subtitles | لو واصلت السير على هذه القدم سوف تنزف حتى الموت |
| Sadece sakin ol, yürümeye devam et, direk gözlerinin içine bak. | Open Subtitles | فقط إبقوا هادئين ، استمروا بالمشي أنظروا إليهم مباشرة في العين |
| eğer işini korumak istiyorsan, yürümeye devam et, sesini yükseltme, ve doğal davran. | Open Subtitles | اذا اردت ان تحفظ على وظيفتك استمري بالمشي واخفضي صوتك وتصرفي بطريقة طبيعيه |
| Dışarıda birçok yaralı var. yürümeye başla. | Open Subtitles | لدى العديد من الجرحى بالخارج أبداً بالسير |
| Arabayı babamla birlikte doldurup yürümeye başladık. | Open Subtitles | اخذنا عربة جر صغيرة أنا وأبى صنعنا عربة جر مرتجلة وبدأنا فى التحرك |
| Bu çift, adımlarındaki titreşimin yer değiştiren kumlara karışmasına izin vererek ahenksiz yürümeye çalışıyor. | TED | لقد حاول الاثنان المسير على غير نسقٍ واحد، لتمتزج تموّجات آثار أقدامهما في الرمال المتحركة. |
| Burada yürümeye alışıktım... Sanırım bu sonuncusu olmalı. | Open Subtitles | أنا إعتدت أن أمشي هنا وقت الغداء ربما هذه هي المرة الأخيرة |
| Fakat yürümeye devam edersen daha iyi bir yere ulaşırsın. | Open Subtitles | لكن إذا استمررت بالتحرك ستصل إلى مكان أفضل |
| Rolls-Royce'um bozulunca demir yolu boyunca yürümeye karar verdim. | Open Subtitles | لقد اخذت فى المشى عندما تعطلت سيارتى الرولز رويس |
| Afrika'da bir yerde bir ape yeni büyük savana üstünde yürümeye başladı. | TED | في مكان ما في أفريقيا، بدأ القرد يمشي خلال السافانا الجديدة. |
| İşimiz bitti, banyoya doğru yürüyor, daha doğrusu yürümeye çalışıyor arkasına dönüyor bakıyor oradaki benim. | Open Subtitles | وانتهينا هي تمشي إلى الحمام تحاول المشي وتلتفت وتنظر |
| Tıpkı balıkların yüzmeye veya kuşların uçmaya ya da geyiklerin koşmaya ihtiyacı olduğu gibi, bizim yürümeye ihtiyacımız var. | TED | كما يحتاج السمك للسباحة أو الطيور للتحليق أو الأيل للركض، نحتاج نحن للمشي. |
| Yürümüye başladığınız zaman dağ da yürümeye başlıyor. | TED | في اللحظة التي تبدأ الحركة، يبدأ الجبل في الحركة. |
| Başta aklıma bir şey gelmedi merhaba demek için yürümeye başladım. | Open Subtitles | لم أرى وجهها ولم أعتقد أيّ شيء من هذا في باديء الأمر وأنا كنت أسير نحوهم لقول مرحبا |
| Bu yönde yürümeye devam edersek çok geçmeden yola varırız. | Open Subtitles | إذا إستمرينا بالمسير من هذا الطريق سنصل إلى المخيّم قريباً. |