Neredeyse tüm detaylar, neredeyse tüm yüzey girinti çıkıntılar korunmuştu. | TED | وتقريبا كل التفاصيل، تقريبا كل تعقيدات السطح تم الحفاظ عليها. |
Eğer yüzey ağımız kapasitesini doldurmuşsa, o zaman trafiği bir üst seviyeye taşıyalım. | TED | في حال كانت الشبكة السطحية مشبعة، فلنقم إذا برفع حركة المرور عن السطح. |
Bu iyi görünmüyor. yüzey tamamen lav akıntıları ile kaplı. | Open Subtitles | هذا لا يبشر بخير، السطح الخارجي مغطىً بالكامل بحمم البراكين |
Bu elastiklik kalitesine de yüzey gerginliği diyoruz. | TED | وخاصية المرونة هذه هي ما نسمّيه التوتر السطحي. |
Kendi kendime milyonlarca kere yalnızca bir deri tabakası, bir yüzey dedim. | Open Subtitles | أخبرت نفسي ملايين المرات بأنه ليس إلا طبقة من الجلد.. مجرد سطح |
Chan, yüzey tarayıcısı, profesör farklı bir sinyal alıyor gibi görünüyor, tho. | Open Subtitles | تشان، إنه ماسح السطح يا أستاذ يبدو أنه يلتقط إشارة مختلفة، ذُو |
yüzey altındaki kayaların su içinde kalmış olduğu yerler gördük. | Open Subtitles | لقد رأينا أماكن غمرت فيها ..المياه الصخور الموجودة تحت السطح |
Etrafınıza bakarsanız, bütün bu siyah kayaların yüzey boyunca uzandığını görürsünüz. | Open Subtitles | إذا نظرتِ حولك، ستجدين كل هذه الأحجار السوداء المرميين على السطح |
Ancak isteğiniz doğrultusunda yüzey çatışmasında sağ kalan tek kişiyi buraya getirdik. | Open Subtitles | ولكن بناء على طلبك جلبنا معنا الناجيه الوحيده من الاشتباك على السطح |
Fakat petrol emicileri rüzgarın, yüzey akıntısının ve rüzgarın tersine hareket ettirmek son derece zordur. | TED | لكن من الصعب جدا تحريك ممتص النفط عكس الرياح وتيارات السطح والأمواج. |
Ve geleneksel mimarinin tersine, tüm formu oluşturan ve mikroskopik yüzey detaylarını üreten tek bir işlemdir. | TED | وخلافا للعمارة التقليدية، فهي عملية واحدة تنشئ كلا النموذجين الشاملين وتفاصيل السطح المجهرية. |
Yılın üç ayında, yüzey sıcaklıkları 150'den 180'e çıkacak. | TED | ولثلاثة أشهر من السنة ، سترتفع درجة الحرارة على السطح بين 150 إلى 180 درجة فهرنهايت ؛ |
yüzey sıcaklığı 900 Fahrenhayt dereceye yakın, yani 500 Celsius. | TED | حرارة السطح تقارب 900 درجة فهرنهايت، أو ما يقرب من 500 درجة مئوية. |
Bu ayaklar aslında oldukça duyarlı birer reseptör, bakteriyal hücre üzerinde uygun bir yüzey için tetikte bekliyorlar. | TED | أقدامها في الحقيقة تُعتبر مستشعرات شديدة الحساسية، وهي تترصد السطح المناسب في الخلية البكتيرية. |
Çok fazla yüzey alanları var, derimizin yaklaşık 40 katı kadar. | TED | هناك العديد من المناطق السطحية حوالي 40 مرة من منطقة بشرتنا. |
Sabun eklendiğinde gerçekleşen sabun molekülünün suyun yüzey gerginliğini azaltması, böylece daha elastik bir hâl alıyor ve baloncuk oluşması kolaylaşıyor. | TED | الآن مع إضافة الصابون، ما يحدث هو أن جُزيء الصابون يخفف التوتر السطحي للماء، فيجعله أكثر مرونة وأكثر قابلية لتكوين الفقاقيع. |
Çünkü hiçbir parmak izi için uygun yüzey alanı yoktu. | Open Subtitles | لأنه ليس لدينا منطقة سطح على أي بصمة لتأكيد تطابق |
Bir numaralı tübe basınç verildi. yüzey atışına hazırız. | Open Subtitles | تم تعويم الأنبوب رقم واحد إستعد للإطلاق السطحى |
Sonunda bazıları yüzey mikropları tarafından kirletilmemiş, el değmemiş derin yüzeyaltı numuneleri toplayabildiler. | TED | وهكذا حصلوا في النهاية على عينات نقية للسطح الخارجي من القاع حيث لم يتلوث بعضها بالميكروبات السطحية. |
Sekoyaların, yukarı doğru genişleyen kocaman yüzey alanları vardır. Çünkü her seferinde kendilerini yinelerler. | TED | لدى السكويات منطقة سطحية هائلة تمتد لأعلى نحو الفضاء لأن لديها ميلا إلى القيام بما يسمى بالتكرار. |
Evet. Bir sürü tuvalet var. Yanıcı bir yüzey yok. | Open Subtitles | لديهم وفرة من المراحيض، ولا توجد أسطح قابلة للاشتعال |
Bu nedenle hava kontaktörleri bu benzersiz karakteristik tasarıma sahip, devasa yüzey alanına sahip ancak nispeten ince bir kalınlıkta. | TED | لذا فإن لدى قواطع الهواء لجمعه مباشرة تصميمًا مميزًا فريدًا، حيث لديها سطحًا كبيرًا، ولكن بسمك رقيق نسبيًا. |
Bu yassı buzlar birbirine yapışarak düz bir yüzey oluşturuyor. | Open Subtitles | تلتحم هذه الأقراص سوية لتكوّن سطحا متّصلاً |
Steril bir ortam oluşturmamız gerekiyor. Sert bir yüzey bulun ve bol suyla yıkayın. | Open Subtitles | علينا إنشاء بيئة معقّمة جدوا سطحاً صلباً واغسلوه |
Çok yakın olursa yüzey sıcaklığı su kaynama sıcaklığını aşacak ve okyanuslar buharlaşacaktır. | TED | إن كان قريبًا جدًّا، فسوف تتجاوز درجة حرارة سطحه درجة غليان الماء، وتتحوّل المحيطات إلى بخار. |
Unutmayın, sabun baloncuğu her zaman kusursuz bir geometrik düzenle yüzey alanını küçültmeye çalışır. | TED | تذكروا، فقاقيع الصابون ستحاول دائمًا تقليص مساحة سطحها بتكوين تنظيمات هندسية مثالية. |
Bu bir yüzey alanı, bu yüzden herhangi bir şeyi... spesifik olarak tarihlemek imkansız ancak bu teknolojiden, sana gösterdiğim merkezden; 70.000 ila 12.000 yıI aralığındaki her zamandan, belki de daha öncesinden olduğunu söyleyebiliriz. | Open Subtitles | فإنه موقع سطحي إذا من الصعب تأريخ أي شيء بدقة لكن باستخدام تلك التقنية، تلك التي عرضتها عليك |
yüzey kapısını bağlayın. | Open Subtitles | -أوصلني ببوّابة السّطح . |