Haklıymışsın. Bu raddede yapabileceğimiz bir şey yokmuş. Sokağa atabilirmişiz. | Open Subtitles | لا يوجد ما نفعله لها ربما يجب علينا إعادتها للشوارع |
Bütün bilgiler yok edildi. yapabileceğimiz başka bir şey yok. | Open Subtitles | كل المعلومات تدمر , لم يتبقي شيئ نستطيع ان نفعله |
Fakat şu boşanma işi bitene kadar yapabileceğimiz fazla bir şey yok. | Open Subtitles | ولكن حتى تنتهى إجراءات الطلاق الصغيره هذه فلا يوجد ما نستطيع فعله |
Ama aslında neler yapabileceğimiz hakkında konuşmak için burada değilim. | TED | ولكنني لست هنا اليوم للحديث عما نستطيع فعله. |
yapabileceğimiz hiçbir şey yok ki her şeyi çoktan yaptık. | Open Subtitles | لكن لم يكن هنالك شيئاً لنفعله لم نجربه من قبل |
Üzgünüm ama şuanda onun için yapabileceğimiz bir şey yok. Hemen limana gitmeliyiz. | Open Subtitles | أنا متأسف لا يمكننا فعل شيء حيالها الآن علينا الوصول إلى مرفأ السفن |
Borcumuzu ödemek için yapabileceğimiz bir şey varsa siz sadece... | Open Subtitles | لو أن هناك أي شيء نفعله لنرد الجميل إليك قمتللتو.. |
Şu an bunun üzerinde durmaktan başka yapabileceğimiz bir şey yok. | Open Subtitles | لا شيئ يمكننا ان نفعله سوى أن نراقب الأمر الى الآن |
Borcumuzu ödemek için yapabileceğimiz bir şey varsa siz sadece... | Open Subtitles | لو أن هناك أي شيء نفعله لنرد الجميل إليك قمتللتو.. |
Yani burada yapabileceğimiz bir sürü heyecan verici şey var. Bir sonraki kısmı Eric'e havale ediyorum. | TED | وحتى لا يكون هناك الكثير من الأشياء المثيرة يمكن أن نفعله هنا، وسوف ننتقل لاريك للجزء القادم. |
Size şunu söyleyeyim ki, insan olarak birbirimize yapabileceğimiz şeylerin en kötüsüne tanık oldum. Ancak hâlen farklı bir neticenin mümkün olabileceğine inanıyorum. | TED | لكنني سأخبركم أنني شهدت الأسوأ على الإطلاق لما بمقدورنا كبشر أن نفعله بالآخرين، ولكنني ما زلت أؤمن بحدوث نتيجة مختلفة. |
yapabileceğimiz şeylerden birisi şu bazı fareleri kendi mikroplarından başka mikrop bulunmayan mikropsuz baloncuklarında yetiştirebiliriz. | TED | حسنا، هناك امر واحد نستطيع فعله هو ان نربي بعض الفئران دون أي مايكروبات خاصة بهم في فقاعه خالية من الجراثيم. |
Kim olduğumuz ve neler yapabileceğimiz hakkında samimi ve açık olmamız gerektiğini görmemizi istiyorum. | TED | أريدنا أن نرى أننا بحاجة للانفتاح وأن نصرِّح بهوياتنا وما الذي نستطيع فعله. |
Dinle. Bu konuda yapabileceğimiz hiçbir şey yok şu an. | Open Subtitles | اسمعي، لا يوجد ما نستطيع فعله بشأن هذا الآن |
- Bir şeyler lazım. - yapabileceğimiz bir şey yok. | Open Subtitles | يجب أن نفعل شيئاً ما لا يوجد أي شيء لنفعله |
Gemi kaldırmak ve saldırıları engellemek dışında yapabileceğimiz hiçbir şey yok. | Open Subtitles | فيما عدا تدشين سفينة و ايقاف الهجمات لا يمكننا فعل الكثير |
Sadece sizin için yapabileceğimiz bir şey olup olmadığını öğrenmek için uğradık. | Open Subtitles | كنا في الجوار. تساءلنا إن كان ثمة ما بوسعنا فعله من أجلكِ. |
Elimizde olan teknolojiyi kullanmak, kameraman yapabileceğimiz en iyi şeydir. | Open Subtitles | إستخدام تقنية الوجود مع المصور .إنه أفضل ما يُمكننا فعله |
yapabileceğimiz en iyi şey, o kanıtın hatalı olduğunu kanıtlamak. | Open Subtitles | أفضل شيءٍ بإمكاننا فعله هُو الإثبات أنّ تلك الأدلة خاطئة. |
Bu nedenle büyük bir hayal kırılığı yaşadım çünkü gördüğüm kadarıyla, ofis ortamındaki müstakbel çalışanlarımızdan onunla aynı fikirde olanları susturmak için arkadaşlarımın ve benim yapabileceğimiz bir şey yoktu. | TED | لقد كنت محبطًا تمامًا، لم يكن بوسعنا فعل أي شيء لنسكت أي أحد أيّد قراره في بيئة المكتب لعمالنا في المستقبل. |
Elimizi kolumuzu bağladı, Marge. yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Artık o ölü birisi. | Open Subtitles | لقد نال منا، ليس بيدنا حيلة، لقد أصبح في عداد الموتى |
Hayır Gina, yapabileceğimiz bir şeyler olmalı. Bir miktar param var. | Open Subtitles | نستطيع فعل شيء يا ـ جينا ـ لدي أشياء في المستودع |
İçmekten başka yapabileceğimiz fazla da bir şey yok. -Oturun. | Open Subtitles | ـ مع الشراب، هناك القليل نستطيع عمله ـ تفضل بالجلوس |
Söyleyecek bir şeyim yok. Şu anda yapabileceğimiz şey bu. | Open Subtitles | لايوجد شئ لدى لأقوله هذا كل ما يمكننا عمله فى الوقت الحاضر |
Ancak bunu etkisiz hale getirmek için yapabileceğimiz bir çok yenilik var. | TED | فهناك الكثير من الاصلاحات التي يمكننا فعلها لتغير مجرى الاحداث. |
Korkarım hayır. Bu gece burada yapabileceğimiz bir şey yok. | Open Subtitles | للأسف ، لا لا يوجد شيء يمكننا القيام به الليلة |
Ancak yapabileceğimiz başka şeyler de var, örneğin makine bilimi, finans, tıp... | TED | لكن يوجد مجموعة من الأشياء الأخرى التي نستطيع القيام بها، مثل الميكانيكا والمالية والطب، إلى آخره. |