| yatağın arka tarafı daha iyi görünüyor sol tarafta bir kapı var. | Open Subtitles | هناك الآن مساحة مرئية أكبر حول الفراش و هناك باباً على اليسار |
| yatağın kenarına doğru yatıp elbiseni kaldırmanı ve külotunu indirmeni istiyorum. | Open Subtitles | اريدك ان تاتي لهذا الجانب من الفراش وانحني علي الطرف هنا |
| Buna bir benzetme şöyle olurdu; yemek masasında oturup acıkmayı beklemezsiniz, o zaman yatağın içinde yatıp uykunuzun gelmesini de beklemeyin. | TED | لذا المقارنة ستكون، أنت لن تجلس أبدًا على مائدة الطعام منتظرًا أن تجوع، فلماذا إذًا ستسلقي على سريرك منتظرًا أن تنعس؟ |
| Ve bana ne düşündürüyor biliyor musunuz, biraz rahat ve pofuduk gibi; bir yatağın üstüne serilmiş yorgan gibi. | TED | وتعرفون ما الذي تجعلني أفكر به هو أنها نوعاً ما دافئة ومنتفخة كما لو أنها لحاف منتشر على سرير |
| Saman yatak yerine Özel kuştüyü yatağın. | Open Subtitles | فراشك الخاص المعمول من الريش بدلاً من حصيرة قش |
| Senin izmaritlerinden birini yatağın yanındaki küllükte bıraktı. | Open Subtitles | وفّرتْ أعقابَ سجائركِ في منفضةِ سجائر بجانبِ السريرِ. |
| O sırada ben yatağın altında saklanıyordum. Her şeyi duydum. | Open Subtitles | كنتُ أختبئ تحت الفراش عندما حدث ذلك، سمعتُ الأمر كلّه |
| İstediğin kadar bağır, seni duyacak kimse yok. Annem, yatağın altına bıçak koyarsan, acıyı keser derdi. | Open Subtitles | كانت أمي تقول إن و ضعتِ سكيناً تحت الفراش فسوف يقطع الألم |
| İyi, bırak oraya. yatağın içine bak. | Open Subtitles | لو رأيت أكثر ، اتركهم هنا ابحث فوق الفراش |
| Etrafta gezinen domuzlar, yatağın üstünde uçuşan tavuklar. | Open Subtitles | خنازير حول البيت, الدجاج يطير على الفراش. |
| Yemin ederim, yatağın altında belki 200papeli vardı.Tracy hakkında bir şey söyleyeceğim. | Open Subtitles | كل أسبوع تعبيرها تحت الفراش. أقسم أنني أعتقد أن طفل زيارتها ربما 200 دولارات تحت الفراش. |
| Ruby bana yatağın altındaki böcekten korkmamam gerektiğini öğretti. | TED | علمتني روبي أنه ليس من المفترض أن تكون خائفاً من حشرات البقّ الموجودة تحت سريرك |
| ...bu dünyada gerçekten mutlu olduğun tek yer yatağın değildir. | Open Subtitles | إن سريرك هو المكان الوحيد في العالم الذي تشعر فيه بالسعادة |
| yatağın bu ama burada uyumayız. Bu yurtta kesintisiz heyecan vardır. | Open Subtitles | هذا سريرك ولكننا لا ننام هنا المفاجآت لا تتوقف في هذا المسكن |
| Yelek bana kocaman bir yatağın üzerine serilmiş bir örtüyü hatırlatıyordu. | TED | تجعلني الصدرية أفكر بغطاء سرير على سرير كبير جداً |
| yatağın altına saklanmak için çok yaşlıyım. Bir şey bilmiyorum. | Open Subtitles | أنا أكبر من أن أختبئ تحت سرير أنا لا أعرف شيئا |
| yatağın yanındaki İncil'de cep telefonu var. | Open Subtitles | هناك هاتف خلوي في الأنجيل الموجود بجانب فراشك |
| Ama yatağın altındaki cesede dokunmamışlar. | Open Subtitles | حَكَّ السطحُ لكن تَركتْ الجثّةُ تحت السريرِ. |
| -Ben mutfaktaydım. Uyuşturucu yatak odasındaki yatağın içine gizlenmişti. | Open Subtitles | المخدرات كانت مخبأة في فراش في غرفة النوم |
| 3 Mart'ta... Kadın, yatağın başında, çıplak olarak diz çöktü. | Open Subtitles | في صباح الثالث من آذار جاءت امرأة عارية إلى سريره |
| Uyurken yatağın altından açılıp beni yutabilir miydi? | TED | هل يمكن أن ينفتح أسفل سريري وأن يبتلعني بينما أنا نائم |
| Bıçak falan yok yatağın kenarında sadece o ve silah vardı | Open Subtitles | ولم يكن هناك أى دخلاء لم يكن هناك سكين فقط هو ومسدسه بجانب سريركِ |
| Havaya CO2 eklemek yatağın üzerine bir tane daha battaniye atmak gibidir. | TED | إضافة ثاني أوكسيد الكربون إلى الهواء يشبه رمي بطانية أخرى على السرير. |
| yatağın yanındaki masaya bırakmıştı. | Open Subtitles | إنها كانت ترتديهم الليلة الماضية إنها وضعتهم على طاولة سريرها |
| Dün gece gözümü bile kırpamadım, sana söyleyeceklerimi düşündüm, yattığım yatağın yeni sahibine. | Open Subtitles | لَم أنَم و لا لحظَة الليلَة الماضية و أنا أُفكرُ بما أقولهُ لَك المالِك الجديد للسرير الذي أستلقي عليه |
| Küçükken, böyle soğuk gecelerde, kız kardeşimle yatağın içine büzülürdük. | Open Subtitles | في صباي في تلك الليالي الباردة كنت أنام مع أختي في فراشها |
| Ancak ölümü yaklaştığında, bir gün yatağın bir kenarına oturduğunu ve hemşireye vaizi görüp görmediğini sorduğunu söledi. | TED | لكنها قالت عندما جاءه الموت جلس على حافة فراشه ذلك اليوم وطلب من الممرضة أن يرى قسيس. |
| Tunç zırhını kuşanıp yatağın etrafında yürür. | Open Subtitles | ينقضّ عليك مرتديًا كامل ردائه الرسمي المجنون بالسرير |