| Görüyormusun, Baltor,? Kuşu yakalamak için, önce tuzağa yem koymalısın. | Open Subtitles | لكى تصطاد الطائر يجب عليك وضع الطعم فى الفخ أولاً |
| Merak ettiğim niye daha büyük bir yem kullanmadığımız ? | Open Subtitles | أنا فقط أتسائل إذا كنابحاجة إلى قطعة كبيرة من الطعم. |
| Harika bir yem olacak, arkadaşını yakalarsak burada ne aradıklarını da öğrenebiliriz. | Open Subtitles | إنه إفضل طعم حصلنا عليه للإيقاع بصديقه وإكتشاف ما الذي يفعلونه هنا |
| Jill'i yem olarak kullanıp, o sunumu yaptırarak hayatını riske atamayız. | Open Subtitles | من فضلك , لايمكننا استخدام جيل كطعم فى المقابلة ونخاطر بحياتها |
| Dört taze yem bulabilirim. | Open Subtitles | أعرف أين يمكنني إحضار أربعة من الطُعم الطازج |
| önüne yiyeceği bir yem atacağız bizim attığımız bu yemi.. | Open Subtitles | نحن سَنَزْرعُ طُعم أمامه. طُعمنا سَيَدّعي بأنّه لديها |
| Hedef değil yem olduğunuz varsayımını kabul ederek bankaya yürüyüşünüzü, tamamlamanızı rica ediyorum. | Open Subtitles | قد أطلب منك قبول عرض أن تكوني طعماً وليس جسراً أكملي مسيرتك للمصرف |
| Bu hakkı prenses tacını yem Kızına ve garip kibarlıktaki kuzenine kaptırdığında kaybettin. | Open Subtitles | فقدت حقك بهذا عندما خسرت تاجك كأميرة لصالح فتاة الطعم وابنة عما الغريبة |
| Ciddiyim bak. yem gibi neden kenara attılar sence bizi? | Open Subtitles | لما نحن من نجلس على الطريق مثل الطعم الحي ؟ |
| Sen, zaten yakaladığı balığa.. ... yem veren birini gördün mü hiç? | Open Subtitles | هل سبق أن رأيت شخص يعطي الطعم للسمكة بعد أن يمسك بها. |
| - Aradığım yem. - Kedinin karşı koyamayacağı bir şey. | Open Subtitles | الطعم الذى أحتاجه أنه شيىء لايستطيع القط مقاومته |
| İyi bir yem olmadan tam anlamıyla benden gözümü kapamamı elim kolum bağlı tek ayak üzerinde durmamı umuyorsun. | Open Subtitles | وبدون طعم لائقة، انتى حرفيا تطلبين بان أن أقوم بهذا معصوبا العينين و مقيد الايدى قافزا على قدم واحدة |
| Bu bir viperfish (engerek balığı), bol dişli çenesinin üzerinde, uzun bir oltanın ucunda bir yem var kocaman dişlerle dolu çenenin hemen önünde sallanıyor, Balığa ismini veren bu dişler, | TED | هذة افعى الاسماك، و هي لديها طعم على نهاية عصا طويلة للصيد تقوسه امام الفك المسنن الذي يعطي افعى الاسماك اسمه. |
| Beni allayıp pullayıp ünlü kızının dönmesi için yem olarak kullanabileceğini sandın. | Open Subtitles | ظننتِ أنه بإمكانك القدوم وكسائي وتستعملينني كطعم لإغواء إبنتك المشهورة للعودة إليك |
| Stres bozukluğu olan paranoyak bir eski askeri, seri katile yem olarak kullanıyoruz. | Open Subtitles | نحن نستخدم محارب مصاب بجنون العظمة مع أضطراربات ما بعد الصدمة كطعم للسفاح. |
| Aşkını yakalamak için nasıl bir yem kullanmam lazım? | Open Subtitles | الذي الطُعم يَجِبُ أَنْ أَستعملَ لمَسْك حبِّكَ؟ |
| Neden bu sefer oltanda şu yem balıklarından kullanmıyorsun. | Open Subtitles | لماذا لا تستخدم الطُعم الخاص بالسمك الأوروبى ؟ |
| Şu an yaptıkları şey yavru balinaları avlamak ve yem olarak göçü çevreleyen balıkları kullanmak. | Open Subtitles | والآن ما يفعلونه هو اصطياد الحيتان بوضع طُعم لها. |
| Darbe yapabilmrk için kendilerini yem olarak kullandılar ve dışarı çıkardılar. | Open Subtitles | لقد جعل من نفسه طعماً لاستدراج الفصيلة التي تحاول شنّ الانقلاب |
| Buraya barbekü sosu yerine yem almaya geldiğiniz için onu beslediğinizi düşüyorum. | Open Subtitles | وبقيامك بشراء طعام لها دون أن تطبخها فهذا يعني .أنك إحتفظت بها |
| Arkadaşının yeri, orada ol, yada arkadaşın kurtlara yem olur. | Open Subtitles | في منزل صديقك كُن هُناك وإلا صديقك سيكون طعاماً للديدان |
| Ziyaretçilerin en çok arananlar listesinde birinci sırada olmak beni harika bir yem yapıyor. | Open Subtitles | حسناً، أنا على قائمة أكثر المطلوبين للزائرين، مما يجعلني طُعماً ممتازاً |
| Japonya'ya olan saygıdeğer hizmeti için yem Sek-jin, Gizli Servis'e Müfettiş olarak atandı. | Open Subtitles | للخدمة الموقرة له إلى اليابان يم سيك جين.. محقق الخدمات السرية |
| Tutukluları korumaya alın. Belki de daha etkili bir yem olacaklardır. | Open Subtitles | احرسوا الأسرى، أعتقد بأنهم سيكونون طعمًا أكثر فعالية |
| Evet, belli. Ve yem bir şifre makinası. | Open Subtitles | من الواضح أنه فخ والطعم هو ماكينة تشفير. |
| Bu çubukların diğer tarafında yem olacak, insan yemi. İşi başlatacağım. | Open Subtitles | وساضع طعما بشريا عند الطرف الاخر من القضبان |
| Bir keresinde bir köleyi tabak düşürdü diye balık havuzundaki yılan balıklarına yem edecekti. | TED | فقد حاول مرةً إطعام أحد العبيد إلى الثعابين في حوض الأسماك لمجرد إسقاط طبق. |