Neenah, kızma. Korkuyorum, Amal. | Open Subtitles | ـ نينة, لا تغضبي ـ اننى خائفة, آمال |
Biz, hepimiz, kendimizle birlikte ailesel ve toplumsal umut ve düşler taşırız. | TED | نحن نحمل، كلنا، آمال وأحلام عائلية واجتماعية معنا. |
Hayatları boyunca gerçekleştirecekleri muhteşem umutları ve hayalleri var. | TED | ولديهم آمال وأحلام مدهشة لما سوف يحققونه في حيواتهم. |
Öyle yerler, sizin gibi insanların umutlarını sömürmek için kuruluyor. | Open Subtitles | أماكن مثل تلك أعدّت للإفتراس على آمال أناس من أمثالكِ |
Zaman sirkte pek çok değişiklikleri de beraberinde getirdi Yeni umutlar ve yeni ihtiraslar. | Open Subtitles | بمرور الوقت حدثت تغييرات عديدة فى السيرك وظهرت آمال و طموحات جديدة |
Savaşın ortasında, serveti ve herhangi bir umudu olmayan bir denizciyle nişanlandığında 19 yaşındaydın, şüphesiz kendini harcamış olurdun. | Open Subtitles | أن تكوني مخطوبة في التاسعة عشر في وقت الحرب لجندي في البحرية ليس لديه ثروة أو آمال |
Amal benden mucizeler bekliyor. Eski dünyanın bilgisini... araştırmış tek kişi sensin. | Open Subtitles | آمال تتوقعنى أن أقوم بعمل معجزات |
Tek istediğim Amal'ın vatanperverlik görevini yerine getirmesi ana oyuncuyu yakalamakta yardımcı olması. | Open Subtitles | كل ما اطلبه ان يقوم (آمال) بواجبه الوطني يساعدنا على اسقاط اللاعب الرئيسي |
Amal amcamdan o çocuğu uzak tutabilmek için para istedim. | Open Subtitles | لقد استعرت مالا من عمي (آمال) لأجعل هذا الشاب يبتعد، |
Sadece... tekrar birisine umut bağlayıp aldanmak ve hayal kırıklığına uğrayıp, sonra da kaybetmek istemiyorum. | Open Subtitles | أنا فقط. .. لا أريد الحصول على آمال بشيء جديد وبعد ذلك أصاب بخيبة أمل |
Adama umut veriyorsun, az önce neredeyse öldürüleceğinden bahsetmiyorsun. | Open Subtitles | أنت ترفع من آمال هذا الرجل دون أن تذكر بأننا كدنا أن نُقتل |
İnsanların korku ve umutları yıldızlarda kendine yer edinirdi. | Open Subtitles | كل آمال الإنسان ومخاوفه كانت توضع بين النجوم |
Sharks'ın playoff umutları Julian Washington'a bağlı. | Open Subtitles | هذا سيضع آمال القروش في اللعب على عاتق جوليان واشنطن |
Kozmostan geçerken, halkının umutlarını ve hayallerini taşıdın yanında. | Open Subtitles | عندما سافرت عبر المجرات حملت آمال وأحلام |
Kozmostan geçerken, halkının umutlarını ve hayallerini taşıdın yanında. | Open Subtitles | عندما سافرت عبر المجرات حملت آمال وأحلام |
Yürümeyen ilişkiler gerçekleşmeyen amaçlar yok olan umutlar verilen zarar, incinen duygular... | Open Subtitles | كانت هناك علاقات لم تنجح، طموحات لم تتحقق، آمال تحطّمت، |
Büyük umutlar, Oliver Twist ve şu hayaletli olanı. Bir Noel Şarkısı mı? | Open Subtitles | آمال عظيمة و أوليفر تويست ، وقصة الشبح هذه تعنى أنشودة الكريسماس - |
Tabi ki, o ekibimizin umudu ve hayali... Hatasız saha kaydı. Kusursuz. | Open Subtitles | هي آمال وأحلام فريقنا لديها سجل بلا عيوب إنه مثالي |
Tek olmanın güzelliği de hayal kırıklığına uğratacak kimsen olmaması. | Open Subtitles | عدم تخييب آمال أي شخص هي إحدى فوائد كوني أعزب |
umutlarımız parçalandı. Dualar ve merhamet için çok geç. | Open Subtitles | كانت لدينا آمال والآن تحطمت لم يعد بإمكاننا العودة، لم يعد ينفعنا الدعاء |
Ama bunun zamanla değişeceğine umudum var. | Open Subtitles | ولكن لدي آمال أنه سيغير بعضا مما فيه مع الوقت |
Ben çok umutluyum. | Open Subtitles | - أجل - لدي آمال كبيرة في الواقع |
Benim açık sözlü olmamı sağlıyor. Bu yüzden, göz boyayıcı bir ümit istemiyorum. | Open Subtitles | وهو من يبقيني على الطريق القويم لذا لا أريد أي آمال زائفة |
Orijinal DNA'dan yana umutluyuz, fakat senin biyolojin de göz ardı edilemez. | Open Subtitles | لدينا آمال كبيرة على الحمض النووي الأصلي وتركيبتكِ الجسدية لا يُمكِن إهمالها |
İnsanları bahis gişelerine ne umutlarla koştururken izledim. | Open Subtitles | شاهدت أشخاصاً يركضون إلى نافذة دفع المراهنات ولديهم آمال عالية وبدون خطط |
Bu adamdan çok umutluydum. | Open Subtitles | أنت تعرف, كان لدي آمال كبيرة في هذا الرجل |
Gunnerson ikinci atışı kaçırmalı Vipers 'ın ümitlerini kesmemesi için... | Open Subtitles | يجب على غينريسون أن يخطأ التسديد الثانية لكي يبقوا على آمال الفايبرس |