Halan söyleme dediği için çenemi tuttum ama sen hastanedeyken Tae Gong Shil her gün geldi. | Open Subtitles | أبقيت فمي مغلق لأن عمتك أخبرتني أن لا أتكلم تاي جونج سيل كانت تأتي كل يوم |
Peki sen neredeydin, aptal kafa? Kapıyı hep kapalı tuttum, ama o hep açık bıraktı. | Open Subtitles | لقد أبقيت الباب مغلقاً ولكنها استمرت في فتحه |
Babam bana kötü örnek olduğunu düşünüyordu. Ben de aşkımızı sakladım. | Open Subtitles | أبي يعتقد أنك ذو تأثير سيء علي لذا أبقيت حبنا سرا |
Bakın, bunun kulağa korkunç geldiğini biliyorum, ...ama iyisini sona sakladım. | Open Subtitles | أنا أعلم أن هذا يبدو مخيفا لكنني أبقيت الأخبار الجيده للنهايه |
Çünkü sen geleneğimizi ayakta tuttun, ve gerçekte bizden çok daha üsttesin. | Open Subtitles | بأنّك أبقيت تقليد حيّ، وفي الحقيقة أنت خطوتان للأمام |
Eski patronun çeneni kapalı tutarsan tanığın icabına bakacağını mı söyledi? | Open Subtitles | رئيسك القديم أخبرك إذا أبقيت فمك مغلقاً، سيهتم بأمر الشاهد عنك؟ |
Beni kovacağını umarak birazını cebe attım ama kimse fark etmeyince atmaya devam ettim. | Open Subtitles | أنا إزلت قليلاً من الأمل أن يطردني لكن لم يلاحظ أحد لذا فإنني أبقيت على التزوير |
Bir anlaşma yaptık. Ben sözümü tuttum. | Open Subtitles | كان لدينا إتفاق وأنا أبقيت جزئي من الصفقة |
Hepsini besleyemezdi. Büyüğünü tuttum sadece. | Open Subtitles | لم يكن بإمكانها تحمل كلفه إطعامها ولقد أبقيت على الكبيره منها فقط |
Ben, ağzımı kapalı başımı eğik tuttum. | Open Subtitles | أما أنا، فقد أبقيت فمي مقفلاً ورأسي للأسفل |
Biliyor musun bu şişeyi burada yıllarca sadece evlendiğim gece açmak üzere sakladım. | Open Subtitles | لقد أبقيت هذه الزجاجة هنا لسنوات من أجل أن أفتحها في ليلة زواجي |
Bu zamana kadar bir sır gibi sakladım, ama artık size söyleyebilirim. | Open Subtitles | أبقيت الأمر سراً لكن الآن يمكنني إخباركم |
Emniyette olmak için kitapların hepsini yaktık ama bunu sakladım. | Open Subtitles | لقد تخلّصنا من جميع كتبه لكي نكون بأمان فقط، لكنني أبقيت هذا |
Çünkü sen geleneğimizi ayakta tuttun, ve gerçekte bizden çok daha üsttesin. | Open Subtitles | بأنّك أبقيت التقاليد حيّة، وفي الحقيقة أنت خطوت خطوتان للأمام |
Ama kendini ateşten uzak tuttun, değil mi? Şu ana dek. | Open Subtitles | أبقيت محمصاتك الخاصة بعيدا عن النار, اليس كذلك ؟ |
Ulaşılabilir mesafede tutarsan içinden kullanmak da gelebilir diye düşündüm. | Open Subtitles | رأيت أنه إن أبقيت المخدرات، ستغريك بتعاطيها أو ما شابه. |
Yani sence e-postayı devam ettirirsen... - ...kurtulacak. | Open Subtitles | تعتقدين لو أنك أبقيت على إستمرار الرسالة فسوف يعفى عنها |
Amerikan ordusuyla anlaşması olan bir şirket için çalışıyorsun ve bu sırrı öz karından bile sakladın, öyle mi? | Open Subtitles | عظيم جداً أنت تعمل مع شركة متعاقدة مع الجيش الأمريكي, و أبقيت الأمر سراً حتى عن زوجتك المقربة منك, أتنكر ذلك؟ |
Büyük ziyafeti yarınki zafer kutlamasına saklıyorum. | Open Subtitles | أبقيت الليلة الكبيرة للأحتفال بالنصر غدا. |
Ben 35 yıldır evliliğimi ayakta tutuyorum. - Araya girebilir miyim? | Open Subtitles | لقد أبقيت على زواجي لـ35 عاماً، هل يُمكنني أن أقول رأيي في هذا الأمر؟ |
Sesimi çıkarmadım Karl Heinz çünkü babam buradayken münakaşa çıkarmak istemedim. | Open Subtitles | لقد أبقيت فمي مغلقاً لأنني لم أرد أن أتجادل في حضور أبي |
Dostum tüm eşyalarımı saklamışsın! | Open Subtitles | رفيقي، لقد أبقيت على كلِ أشيائي |
Birazını babama ayırdım. | Open Subtitles | لقد أبقيت القليل جانباً من اجل والدي. إنه مريض ومفلس. |
Elbiselerimi temiz tutmaya başladım böylece benden utanmayacaktınız. | Open Subtitles | لقد أبقيت على ملابسى مهندمة حتى لا تخجل منى |
Biçim, renk ve koyuluğa dair tuttuğum kayıtlar da arkadaki tablolarda var. | Open Subtitles | هناك بعض المخططات في الخلفية، حيث أبقيت على تتبع للشكل، اللون والقوام |
Bu yüzden mi bunu kendine saklıyordun? | Open Subtitles | لذلك هذا هو السبب الذي أبقيت من أجله هذا الطفل لنفسك، أليس كذلك ؟ |