Johnny Reb, bırak şunu. Gidelim buradan. Çabuk. | Open Subtitles | جوني ريب، أتركها رجال، دعونا نخرج من هنا. |
bırak onu. | Open Subtitles | ـ أيها الفتى العجيب أنت أكثر من اللازم ـ أتركها تذهب |
Huzur içinde ölmesine izin vermek hayatımda verdiğim en zor karardı. Doktorların söylediği o sözleri gün be gün beraberimde taşıdım. | TED | كان ذلك أصعب قرار اتخذته في حياتي، أن أتركها تموت بسلام، ومازلت أحمل كلمات أولائك الأطباء معي كل يوم. |
Tekerlekli sandalyeyle karavanda kalamaz, ve onu evde de yalnız bırakamam. | Open Subtitles | المقطورة لاتتسع للكرسي المدولب وأخشى أن أتركها وحيدة في المنزل |
Ama ona alışsan iyi olur, çünkü onu bırakmayacağım. | Open Subtitles | لذا أقترح بأنّك تتعوّد عليها لأن لا أتركها تذهب أي مكان |
Bence, onu donmaya terk etmediğime pişman olacağım. | Open Subtitles | أعتقد أنني سأندم أنني لم أتركها تتجمد حتى الموت |
Havadan hedefe nişan alma alıştırması komutanım. Öldürüp bırakmak istemedim. | Open Subtitles | بعض التمارين على الأهداف الجوية لم أرد أن أتركها خلفي |
Ben arkasında durumda bırakın bir şey akla. | Open Subtitles | سوف أتركها هنا,فى حالة إذا ما بدأ أى جرس فى الدق |
O halde bana bir iyilik yap ve dileğimi yerine getir. Onu orada bırak. | Open Subtitles | إذن قدم لى خدمة و قدر رغبتى و أتركها هناك |
- Çözmeyeceksin. Sen kenarda kal, Frankie. Bunu Tanrı'ya bırak. | Open Subtitles | لا تفعل ذالك تنحى جانبا و أتركها مع الله |
bırak onu gitsin hemen. Şimdi, hiç bir umudumuz kalmadı artık. | Open Subtitles | أيا كان ما ستفعله لهذه الأرواح سوف أردها لك عشرة أضعاف أتركها الآن |
Bunun için geldi sandığımdan çok şaşırıp mutfağa girmesine izin verdim. | Open Subtitles | لقد فزعت ظننت أنها هنا من أجل هذه سوف أتركها في المطبخ |
Onun bu kadar uyumasına izin vermemeliydim, ama ihtiyacı vardı. | Open Subtitles | كان يجب أن لا أتركها تنام كل هذه المدة ولكنها كانت بحاجة لذلك |
Hiçbir hanımefendinin odasına yaydığım borulara ve aletlere takılıp sendelemelerine izin vermem. | Open Subtitles | بلا سباكة ستعلق السيدة بين الموا سير والأدوات بينما أتركها ترقد في جحيمها |
Eğer aşağıdaysa onu burada bırakamam. | Open Subtitles | إن كانت هنا بالأسفل. فلا يمكنني أن أتركها. |
Charlie sahip olduğum tek şey , ve onu bir daha bırakmayacağım . | Open Subtitles | تشارلى هى كل ما تبقى لى وأنا لن أتركها مجددا |
Bak, söz veriyorum. Onu yakın zamanda terk edeceğim, tamam mı? | Open Subtitles | إستمعي لي ,أعدك أني سوف أتركها قريبا , حسنا ؟ |
Klarnet üzerine eğitim aldım. Ama sorunlar çıktı ve bırakmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | لقد درست آلة الكلارينيت و لكن حدثت مشاكل وكان علي أن أتركها |
Şimdilik rahat bırakın. Onunda zamanı gelecek. | Open Subtitles | أتركها وشأنها الآن سيحين وقتُها. |
Kardeşimin eli beş çakmak için havada kalmışsa onu havada bırakmam. | Open Subtitles | عندما يكون أخي يمد خمسة معلقة في الهواء لن أتركها هناك |
Onun bakması için bir kaç şey getirmiştim. Eve bırakayım mı? | Open Subtitles | ،حسناً، لقد جلبت لها بعض الأعمال الورقية هل أتركها في المنزل ؟ |
Sahip olduğum her şeyi, evimi, kitaplarımı, galeriyi, bu treni istediğin gibi kullanman için sana bırakıyorum. | Open Subtitles | كلّ ما أمتلكه، منزلي، كُتبي، المعرض هذا القطار.. أنا أتركها لكِ لتفعلي بها ما تشائين. |
Uyurken ağzına donmuş jambon parçası koyabilir ve ağzında erimeye bırakabilirim. | Open Subtitles | يمكنني أن أضع قطعة لحم مجمده في فمك و أتركها حتى يذوب منها الثلج |
bak hayatımın bazı kesin parçaları var onların kendi özelimde kalsın istiyorum. | Open Subtitles | أنظر، هناك بعض الأجزاء في حياتي أحب أن أتركها خاصة |
Anladın mı? onu ilk bulduğum gibi sefalet ve pisliğin içinde bırakıp gidemem. | Open Subtitles | لن أستطيع أن أتركها للمرض و البؤس الذين رأيتهم فيها من قبل |
Ama, onu serbest bırakmaya karar verdim. | Open Subtitles | وبعد هذا القول، بأنني قررت أن أتركها تذهب |
Hepsi benim hatam. Onu yalnız bırakmamalıydım. | Open Subtitles | لقد كان خطأي لم يكن علي أن أتركها لوحدها |