Faşist aynaya baktığınız zaman, kendinizi olduğunuzdan çok daha güzel görüyorsunuz. | TED | عندما تنظرون في مرآة الفاشي، ترون أنفسكم أجمل كثيرًا من الواقع. |
Kendini o korkunç siyah kumaşın içinde boğmandan daha iyi. | Open Subtitles | أجمل من أن تخنقي نفسك بكل قماش الحداد الأسود هذا |
Noel ağacının altında, hayatınızda görebileceğiniz en tatlı golden retriever oturuyordu. | Open Subtitles | .. وتجلس تحت شجرة الكريسماس وتجد أجمل جرو ذهبي في العالم |
- Şehirdeki en iyi meyhanedir. - Ara sıra orada biraraya gelelim. | Open Subtitles | ـ إنه أجمل ملتقى فى المدينة ـ لنذهب هناك سويا فيما بعد |
Tanrım, burası ne kadar hoş. Çocuklar için tam bir cennet. | Open Subtitles | يا إلهي، ما أجمل هذا المكان إنه بمثابة الفردوس بالنسبة للأطفال |
Güzel genç bir hanımın potaya doğru gidişini izlemek çok güzel. | Open Subtitles | نغم لاشئ أجمل من مشاهدة فتاة شابه تسحق بفوه في الفتحه |
Bütün hayatım boyunca çok renkli hayaller kurdum ve filmlerdekilerden daha harika. | TED | أنا من ذوات الحلم الصافي الجلي طوال عمري ، وهي أجمل من تلك التي تحدث في الأفلام. |
Ancak sesi daha önce çalmış olduğum bütün piyanolardan daha güzeldi. | Open Subtitles | لكنّه بدا لي أجمل من أي بيانو آخر كنت قد عزفته |
Senden daha güzeli ve benden daha şanslısı olamaz, bütün dünyada... | Open Subtitles | لن يكون هناك أجمل منك وأكثر حظّا منيّ، في كلّ العالم |
Tapınakların bu zamana dek gördüklerimden çok daha güzel olduklarını söyleyebilirim. | Open Subtitles | قيل لي إن التماثيل أجمل من كل الذي رأيته حتى الآن |
Gerçeğe yolculuk yapmak daha tatlıyken neden senin yalanlarını dinleyeyim ki? | Open Subtitles | ولم أستمع إلى أكاذيبك؟ بينما طريق الوصول الى الحقيقة أجمل بكثير |
Ama o dünyanın en akıllı en tatlı, en güzel... | Open Subtitles | ولكنها حقا أذكى ألطف و أجمل ما هذا بحق الجحيم؟ |
O bu dünyanın en tatlı kız bebişi... ve siz onu hiç görmediniz. | Open Subtitles | إنها أجمل بنت في كل العالم ولم تروها أبدا |
Hayatlarımızın en iyi bahar tatilindeyiz, ve senin inekliğine ihtiyacımız yok. | Open Subtitles | إننا نقضي أجمل اجازة في حياتنا ولا نريد تواجدك معنا لإفسادها |
- Adamım, senin en iyi gecen değil, değil mi? | Open Subtitles | ليست هذه هى أجمل لياليك يا رجل.. أليس كذلك ؟ |
Bunu açıklamanın en hoş yolu; bir duvara top atmak istiyorsanız duvarın üzerinden aşması için yeterli enerjiyi vermeniz gerekir. | TED | أجمل طريقة لشرج ذلك هي أنه إذا أردت إلقاء كرة عبر الحائط، لابد أن تزودها بالطاقة الكافية لكي تعبر فوق الجدار. |
Sigara kutusundan bozma bir gitardan daha hoş bir müzik olduğu kesin. | Open Subtitles | بالتأكيد هذه موسيقى أجمل من موسيقى الجيتار |
16 yaşıma girdiğimde babam bana çok güzel bir mektup yolladı. | Open Subtitles | لكن عندما أصبح عمري 16 أبي أرسل لي أجمل رسالة قرأتها |
Böylece, odaya girerek o odada hasta yatan kişiye hitaben bir mesaj yazmanız mümkün. harika bence. | TED | بحيث أصبح بإمكانك أن تذهب إلى الغرفة وتكتب رسائل للشخص المريض في تلك الغرفة ، ما أجمل ذاك. |
Çok güzeldi, ve gittikçe daha da güzelleşti. | Open Subtitles | كانت أياماً جميلة وفي كلّ مرةٍ تصبح أجمل وأجمل |
Bu benim güzeller güzeli, seksi ve genç karım değil mi? | Open Subtitles | حسناً، إن لم تكن لـ أجمل وأروع زوجه مثيره شابه أعرفها |
Cesedimin Central Park'ta olması için çok güzelim. | Open Subtitles | أنا أجمل من أن أصبح مجرد جثة داخل المتنزه |
Bugün gördüğünüz en şirin evler. | Open Subtitles | أنظر إليه اليوم العشرات من أجمل البيوت الصغيرة التي لم ترى مثلها من قبل |
Aslında bütün kadınların en güzel şeylerini giyip oraya gelmesi çok dokunaklı. | Open Subtitles | في الواقع ، أنه مؤثر جداً ، جميع النساء يرتدين أجمل الأشياء. |