"أدركت أن" - Traduction Arabe en Turc

    • fark ettim ki
        
    • olduğunu fark ettim
        
    • anladım ki
        
    • farkettim ki
        
    • olduğunun farkına
        
    • olduğunu anladım
        
    • olduğunu biliyordum
        
    • olduğunu farkettim
        
    • olmadığını anladım
        
    Beşinci sorudan sonra, fark ettim ki... - ...annem sıkıştırıyordu! Open Subtitles عن الحق بعد السؤال الخامس أدركت أن والدتي والمرج لي.
    Sonra fark ettim ki vücudum savaşın insanlara yaptıklarının en iyi örneğiydi. TED ومن ثم أدركت أن جسدي كان، بأكثر من طريقة، نموذج حي لما يمكن للحرب فعله بأي شخص.
    Sonra, fingirdemesi için yaklaşık 1 milyon sebep olduğunu fark ettim. Open Subtitles لذا أدركت أن هناك ملايين من الأشياء تسعى إليها هذه المرأة
    Fakat çok geçmeden anladım ki bu fırsat evrensel değildi. TED لكن سرعان ما أدركت أن هذه الفرصة لم تكن عالمية.
    Sonra farkettim ki bu fotoğrafların sadece bir türü geçerli. Open Subtitles الآن أدركت أن تلك الصورة مهمة في ورقة واحدة فقط
    Tamam. Ama bir süre sonra, bunun benim yaşantım olduğunun farkına vardım. TED حسناً. ولكن بعد فترةٍ وجيزة أدركت أن هذه هي حياتي.
    İleriye, daha ileriye gittim ve gittikçe fark ettim ki bütün bilim dalları birbiriyle bağlantılı. TED سوف استمر في الذهاب أبعد من ذلك، وبينما استمررت، أدركت أن جميع مجالات العلوم مترابطة.
    Aslında tam o an fark ettim ki, Zaraeeb semti algı konusunu ele almak için en iyi şartları sunuyordu. TED إذًا وفي هذه اللحظة بالذات أدركت أن مجتمع الزرايب هو النطاق الأفضل لطرح موضوع التصور والفهم.
    Bir de fark ettim ki, bilgilendirilmiş toplum kurmak için bizim de iş hayatının üzerinden geçmemiz gerekiyor. TED لذا فقد أدركت أن علينا المرور عبر أعمال بناء مواطنة مستنيرة.
    Sonunda fark ettim ki kahvem dünyadaki diğer pek çok şey gibi her kesimden inanılmaz sayıda insanın çabasının birleşimini gerektiriyor. TED لقد أدركت أن قهوتي مثل بقية الأشياء الكثيرة في العالم، تتطلب عملًا مشتركًا لأعداد هائلة من البشر من مختلف المهن والتخصصات.
    fark ettim ki tüm insanlığın yüzleştiği en büyük problem olan iklim değişikliğinin çözülmesi konusunda bir rolüm olabilecekti. TED إذ أدركت أن بإمكاني أن أؤدي دورًا في حل إحدى أكبر المشكلات التي تواجهها الإنسانية اليوم، ألا وهي مشكلة التغير المناخي.
    O gün bulutlara dalıp gittiğimde gerçeğin kuşkulu bir konu olduğunu fark ettim, annemin aşina olduğu çevreye uyarlanabilen. Open Subtitles عندما حدّقت في الغيوم ذلك اليوم أدركت أن الحقيقة موضع شك أنني أستطيع أن أضع أمي ضمن محيط مألوف
    O gün bulutlara dalıp gittiğimde gerçeğin kuşkulu bir konu olduğunu fark ettim, annemin aşina olduğu çevreye uyarlanabilen. Open Subtitles عندما حدّقت في الغيوم ذلك اليوم أدركت أن الحقيقة موضع شك أنني أستطيع أن أضع أمي ضمن محيط مألوف
    Sizi yakaladığıma gerçekten çok sevindim çünkü... birkaç sorum daha olduğunu fark ettim. Open Subtitles أنا سعيدة للغاية أنني وجدتكِ لانني أدركت أن لديِ المزيد من الاسئلة لكِ
    Ve sonra anladım ki verilen mücadele buna anlam kazandırmıştı. Open Subtitles ثم أدركت أن ذلك كان نضالاً.. لمنحها معنى.. لجعلها منطقية.
    anladım ki kurgunun dayanağı insanların birbirleriyle bir tür bağlantıları olması. Open Subtitles أدركت أن الخيال يرتكز على الاعتقاد أن الناس مرتبطون فيما بينهم
    Robotik bir ameliyata başlamak üzereydim, ama asansörden dışarı, ameliyathanenin parlak ve göz kamaştırıcı ışıklarına adım atarken, farkettim ki, sol görme alanım hızla karanlığa gömülüyordu. TED كنت سأبدأ عملية روبوتية ، و لكن عندما صعدت خارج المصعد إلى اضواء غرفة العمليات الساطعة ، أدركت أن مجال بصري الأيسر كان ينهار نحو الإظلام.
    Ve ancak o zaman genç olmanın mazeret teşkil etmeyeceğini ve o yaşta da doğruları bulabilmenin mümkün olduğunun farkına vardım. Open Subtitles عندها فقط أدركت أن الشباب ليس عذراً وأنّه كان من الممكن ادراك الحقيقة
    Ama sonra, Meru'nun, onun için tutunacak bir dal olduğunu anladım. Open Subtitles ولكن أدركت أن ميرو بالنسبة له هو شيء يستحق التمسك به
    Ve bu fikir aklıma kışın geldiğinden, planlamak ve temel olarak yap-bozun parçalarını oluşturacak farklı yerleri bulmak için birkaç ay olduğunu biliyordum. TED وبمجرد أن خطرت لي هذه الفكرة في الشتاء أدركت أن أمامي عدة أشهر للتخطيط لإيجاد الأماكن المختلفة لتجميع قطع اللغز
    Bazı söze dökülemeyecek konuşmalar olduğunu farkettim. TED أدركت أن هناك أجزاء من الحديث التي لا يمكن نقله في الكلمات.
    Üzgünüm Rodney, ama şu an için yerimin burası olmadığını anladım. Open Subtitles أسف,رودنى. لكن من اللحظة الاولى أدركت أن مكانى ليس هنا

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus