Yolda buraya doğru gelirken, uçakta, koridorda aşağı yukarı yürüyordum. | TED | في طريقى إلى هنا على الطائرة , كنت أسير فى ممر الطائرة |
Aslında daha fazla almak için markete doğru yürürken yürüyüşün zihnimi açtığını keşfettim. | Open Subtitles | في الحقيقة, أنا أسير للبقالة لأحضر المزيد عندما أكتشفت أن السير يصفي الذهن |
Eğer sen onun esiri olsaydın seni haşlar, dilimler, bir tepside sunardı. | Open Subtitles | لو كنت أسير عندها لكانت طبختك مسلوق شرائح وفي أطباق |
Senin yanında yürümek benim seçimim. Bu hayatta ve öteki hayatta. | Open Subtitles | لقد أخترت أن أسير بجوارك في هذه الحياة والحياة التي تتبعها |
Kadın: Birileri sana doğru eğilince kapana kısılmış hissediyorsun, ve bir an esir kalmış oluyorsun. | TED | امرأة: تشعر بأنك محاصر للغاية، حينما يتكيء شخص ما وتشعر بأنك وكأنك أسير لدقيقة. |
Ben diğer yöne gidiyorum. Seninle yürüyebilirdim. | Open Subtitles | وأنا ذاهب الي الأتجاه المعاكس كنت أود أن أسير معك |
Yani başka seçeneği yoktu. O da en az bizim kadar tutsak. | Open Subtitles | إذاً ليس بيده الخيار إنه أسير مثلنا تماماً |
{\1c00FFFF}İsa gibi giyinip su üstünde yürüyeceğim, gördüğün gibi... | Open Subtitles | أرتدي مثل المسيح و أسير على الماء و هذا ما رأيته سلفاً |
Kocaman bir ağaca bakarak yolda yürüyordum. | Open Subtitles | هل فهمت؟ ؟ كنت أسير بالشارع رافعاً رأسي لمشاهدة تلك الشجرة الكبيرة |
Onunla dümdüz bir yol üzerinde yürüyordum... | Open Subtitles | كنت أسير معه على طريق مرصوف, مستقيم وجميل |
Uzunca bir süre, bir yol boyunca yürüyordum ve biri beni takip ediyordu, takip ediyordu, bir erkek. | Open Subtitles | لمدة طويلة كنت أسير في طريق طويل وشخص ما يلاحقني كان يلاحقني |
Zaten günde 12 saat yürürken neden egzersiz yapayım ki? | Open Subtitles | لماذا عليّ أمارس التمارين بينما أنا أسير 12 سّاعة باليوم؟ |
yürürken, bir adımım yarım santim kısa düşse, bir şeyin değiştiğini anlarım. | TED | عندما أسير, كل خطوة, إذا فوتُ منها ثُمن البوصة, سأعرف أن شيئاً ما تغير. |
Ve savaş esiri olduğuna göre... her zamankinden daha şanslı, | Open Subtitles | كما ان أسير الحرب لديه فرصة أكثر من عدم وجود فرصة على الإطلاق |
Defol! Eğer ateşin başına vurduysa git kendine bir savaş esiri bul. | Open Subtitles | اجلب لنفسك أسير حرب إن كنتِ تشعرين بالحرارة |
Senin yanında yürümek benim seçimim. Bu hayatta ve öteki hayatta. | Open Subtitles | لقد أخترت أن أسير بجوارك في هذه الحياة والحياة التي تتبعها |
Fakat; İnternet isnan davranışının asil olmayan tarafı tarafından esir tutuluyor. | TED | لكن جزء من هذا الإنترنت أسير بجوانب أقل نبلا من السلوك البشري. |
Uyanıyorum... işe gidiyorum... ve sadece sürüyorum. | Open Subtitles | أستيقظ أذهب إلى عملي أسير بالسيارة بلا هدف |
Cinler bana ölmediğini söyledi, bildiği şeyler yüzünden onu tutsak tutuyorlar. | Open Subtitles | العفاريت أخبروني أنه ما زال حيا أسير لدى السيلف بسبب الأسرار التي يعرفها |
Dünya üzerinde yürüyeceğim ve açlığım sınır tanımayacak. | Open Subtitles | ، سوف أسير على الأرض ولن يعرف جوعي حدوداً |
Tüm gece sokaklarda yürüdüm. | Open Subtitles | كنت أهيم على وجهي طوال الليل أسير في الشوارع |
Gündüz de yürürüm ve bana ilginç gözüken insanları takip ederim. | TED | أسير أثناء النهار وأتبع الناس الذين أعتقد أنهم يبدون مثيرين للأهتمام. |
Birbirimizi tanımıyoruz sana doğru Yürüyorum ve sen iyi görünüyorsun. | Open Subtitles | لا نعرف بعضنا البعض، وأنا أسير نحوك ومظهرك يبدوا جيد. |
Biraz yürüyebilir miyiz? | Open Subtitles | هل تسمحي لي أن أسير معكِ قليلاً ؟ |
Bölük üyelerimizden biri savaş tutsağı addedildiğinde veya çatışmada kaybolduğunda onun ismine bir çarpı atarlardı. | Open Subtitles | لكن عندما يكون واحد من أعضاء خدمتنا العسكرية يصنف على أنه أسير.. أو مفقود في معركة، |
Babam burada nasıl yürümem gerektiğini öğretti bana. Çocuk parkı mı burası? | Open Subtitles | ـ أبي علمني كيف أسير هنا ـ هذه ليست ساحة لللعب |
''Ölümün gölgesinin dolaştığı vadiden yürüyor olsam da, korkum yok, çünkü benimlesin.'' | TED | "رغم أنني أسير خلال وادي ظل الموت، لن أخاف الشر، لأنك معي." |