| Bence, senin yapabileceğin en iyi şey, gidip onunla konuşmak, erkek erkeğe. | Open Subtitles | أفضل شيء تفعله هو الذهاب اليه و التحدث معه , رجلاً لرجل |
| Yapılacak en iyi şey silahını ağzına dayamak ve sonra ateş etmektir. | Open Subtitles | أفضل شيء هو أن تطلقى النار على نفسك في الفمّ فتنفجر جمجتكِ |
| Yapılacak en iyi şey rotamıza geri dönüp, mevziimizi ele geçirmek. | Open Subtitles | أفضل شيء هو أن نعود إلى المسار وإرسال بعض حاملي نقالة. |
| Biliyorum biraz acı olabilir, ama bu hepimiz için de en iyisi. | Open Subtitles | أنا أعلم أنه يبدو قاسيا ولكن هذا أفضل شيء بالنسبة لنا جميعا |
| Bu ıssız yerde başımıza gelen en güzel şey birbirimizle karşılaşmamız oldu. | Open Subtitles | أفضل شيء حدث في هذا المكان هنا هو مقابلة كل منا للآخر |
| Bak, biliyorum kendini güvende hissetmiyorsun ama inan bana sanırım yapacağın en iyi şey iyi bir uyku çekmek olacak. | Open Subtitles | بيكا أعرف انكِ حقاً لا تشعرين بالأمان ولكن ثقي بي أنتِ بأمان أظن أن أفضل شيء لكِ هو أن تنامي |
| Onlar için yapacağın en iyi şey, içinde bulundukları durumu anlamalarını sağlamak. | Open Subtitles | أفضل شيء يمكنكِ فعله هو أن تساعدينهم في فهم ما يحدث لهم |
| Yapabileceğiniz en iyi şey.. ..dümdüz oynamak ve davaya yoğunlaşmak. | Open Subtitles | أفضل شيء يمكنكم القيام به هو التصرف بحذر والتركيز بالقضية |
| Çılgınca gelecek ama benim için olabilecek en iyi şey. | Open Subtitles | سيبدو هذا جنونياً ولكن بالنسبة لي ، إنه أفضل شيء |
| Yapabileceğiniz en iyi şey, baskı yapmamızın en iyi yolu boykot etmektir. | Open Subtitles | ,أفضل شيء يمكنك القيام به كي تساعدنا هو مواصلة الضغط و المقاطعة |
| Belki de ailemin yaptığı en iyi şey beni satmaktı. | Open Subtitles | على الأرجح أنهُ أفضل شيء فعلوه والديّ لي على الإطلاق. |
| Şu anda, şu burger dünyadaki en iyi şey gibi geldi. | Open Subtitles | أشعر بأن تناول هذه البرغر هو أفضل شيء في الحياة حالياٌ |
| Yapabileceğin en iyi şey eve geri taşınman, gözüm üzerinde olur. | Open Subtitles | أفضل شيء بالنسبة لك أن تعودي إلى البيت لتكوني تحت رقابتي. |
| en iyisi de, Yüzbaşı Kai, genç Joey'e sersemletici silah veriyor. | Open Subtitles | أفضل شيء هو أنّ الكابتن كاب قدّم للصبي جوي مسدس صعق. |
| Yaptığım şeyin ikimiz içinde en iyisi olduğunu anlamak zorundasın. | Open Subtitles | يجب أن تدركي أن ما فعلته كان أفضل شيء لكلانا |
| Yani bu çok etkili değil, fakat belki de şu an sahip olduğumuzun en iyisi. | TED | إذن هذه الطريقة ليست فعالة جدًا، لكنها تُعَد في الأغلب أفضل شيء لدينا في الوقت الحالي. |
| Bazen insanlar kovulmalarının başlarına gelen en güzel şey olduğunu söylerler ya? | Open Subtitles | تعلمون حين يقول الناس بأن طردهم كان أفضل شيء حدث لهم أبدا؟ |
| Ya içtiğiniz en güzel şey olacak ya da içtiğiniz en son şey. | Open Subtitles | سوف يكون إما أفضل شيء لديك. أو آخر شي أفضل كان لديك. ممم. |
| Kalp kırıcı olabilir ya da hayattaki en güzel şey olabilir. | TED | قد يكون محزنًا. أو قد يكون أفضل شيء في الحياة. |
| O bileti kazanmak, hayatımda başıma gelen en güzel şeydi. | Open Subtitles | الفوز ببطاقة السفر هو أفضل شيء حدث لي في حياتي. |
| Bende o zaman yapılabilecek en iyi şeyi yaptım uzaklaştım. | TED | لذلك فعلت أفضل شيء أستطيع فعله في ذلك الوقت وخرجت. |
| Denediği en iyi şeyin bu olduğunu söylüyor. Brendiden bile iyi. | Open Subtitles | وتقول انها أفضل شيء من أي وقت مضى وقال انه ثبت من البراندي. |
| Bilmeni isterim ki, başıma gelen en güzel şeysin. | Open Subtitles | معرفتي بكِ هو أفضل شيء حصلت عليه في حياتي |
| Senin için zor olacak... ama belki tuhaf bir şekilde sana olabilecek en iyi şeydir. | Open Subtitles | ، سيكون شيئـاً صعباً عليك هذا أمر مؤكد لربّمـا هو أفضل شيء كان يُمكن أن يحدث |
| ..geleneksel programın daha iyi olacağı kanısındayım. | Open Subtitles | أعتقد أن التمسك ببرنامج تقليدي سيكون أفضل شيء |
| O peruğu pencereden atması başıma gelen en iyi şeydi. | Open Subtitles | عندما ألقت بالباروكة من النافذة، كان أفضل شيء حدث لي على الاطلاق. |