| Romalılara göre bir Vesta'nın bakireliği yalnızca vefasından veya ılımlı ruhu ve vücudundan değil, Ayrıca saflığından da anlaşılıyordu. | TED | بالنسبة إلى الروم، لا تشير عذرية الكاهنة إلى طهارتها فحسب، أو تواضع روحها وجسدها، وإنما إلى نقائها الطقوسي أيضًا. |
| Yani, tıptaki istisna ve aykırılıklar bize bilmediğimiz bir şey öğretir ve Ayrıca bizi yeni bir düşünceye götürür. | TED | ولذلك تقوم الاستثناءات والقيم المتطرفة في الطب بتعليمنا ما لم نكن نعلم، وإرشادنا أيضًا إلى أنماط جديدة من التفكير. |
| Kendini bil çünkü zaten Başka bilinecek ne var ki? | Open Subtitles | إعرف نفسك ، لأنهُ ما الذي يستحقّ المعرفة أيضًا ؟ |
| Peki öyleyse yeni yetme notlarında yer alan Başka ne var? | Open Subtitles | إذًا ماذا لديك أيضًا في مذكّرة الصف الثامن الخاصذة بك ؟ |
| Vücudumuzu çalıştırır ama aynı zamanda da bir güç türü. | TED | هو ما يحرك أجسادنا، لكنه أيضًا شكل من أشكال القوة. |
| Ve Amazonlardan sadece efsanelerde değil, eski tarihi belgelerde de bahsedilmişti. | TED | وأن الأمازونيات ذُكرن في أحداث تاريخية أيضًا وليس فقط في الأساطير. |
| Ayrıca bunu müfredatta hayatlarının ve anlatılarının bulunmaması sayesinde öğreniyorlar. | TED | ويتعلمون ذلك أيضًا خلال تغيب حياتهم وحكاياتهم في المناهج التعليمية. |
| Ayrıca bir daire içindeki hareketin, hareket ve sabitlik anlamına gelebileceğini düşünebilirsiniz, tıpkı evren gibi, çoğu yerde görebileceğiniz bir şey. | TED | تستطيع أن تتخيل أيضًا أن الحركية في شكل دائري قد تعني الحركة والسكون، مثل الكون، ما تراه في العديد من الأماكن |
| Ayrıca midye kabukları takı ve süs eşyası olarak da popülerdir. | TED | صدف المحّار شائع أيضًا في تجارة الزخارف كمجوهرات ومن أجل عرضها. |
| Bu hafıza Ayrıca neresi dost neresi düşman bölgesi bilmeye ek, üreme bölgeleri ve doğum alanlarını da kapsar. | TED | وتمتد هذه الذاكرة أيضًا لتشمل مواقع التزاوج ومناطق الولادة، إضافة إلى معرفة من هم الأصدقاء ومن الأعداء من الجيران. |
| Ayrıca zehire karşı bir anti serum bulundu sonunda bir antidota dönüşebilecek türden. | Open Subtitles | أيضًا اكتشف المصل المضادّ للسّمّ . سوف يشكّون و قريبًا يتحكمون فى التّرياق |
| Ayrıca parayı benim çalmamı ümit ederek, komodinin üzerine bıraktığını biliyorum. | Open Subtitles | وأعلم أيضًا أنها تركت مال على المنضدة، على أمل أن أسرقه. |
| Zürafa ve çakmak da hatıra olarak alınmışsa Başka cesetler de bulunabilir. | Open Subtitles | إن كانت الزرافة والولّاعة غنيمتين أيضًا فقد تكون هنالك جثث أخرى لنجدها |
| Satürn'ün bahardan yaza geçerek ısınmasıyla bir Başka dünya da canlanır. | Open Subtitles | عندما ترتفع حرارة زحل من الربيع للصيف يحيا عالم آخر، أيضًا |
| Ayrıca Başka endişem de üvey babanı öldürmüş olman yüzündendi. | Open Subtitles | كان لدي مخاوف أيضًا من حقيقة أنكِ قتلتِ زوج والدتِك |
| Vücudunda Başka hasar yok. Kayıp uzuv ya da organ yok. | Open Subtitles | لا يوجد أضرار أخرى للجسم لا أجزاء مفقودة ولا أعضاء أيضًا |
| aynı zamanda posta kodunun genetik kodumuzu da şekillendirdiğini öğreniyoruz. | TED | ونتعلم أيضًا أن الرمز البريدي يقوم فعليًا بتشكيل الرمز الوراثي |
| Burada gördüğünüz gibi Pleurobot yürüyebiliyor ve ileride göreceğiniz gibi aynı zamanda yüzüyor. | TED | كما ترون هنا، بليوروبوت يستطيع المشي، و سترون لاحقًا، أنه يستطيع السباحة أيضًا. |
| Yapıştırıcı oluşturuyorlar ve kayalara yapışıyorlar. aynı zamanda birbirlerine de yapışıyorlar. | TED | لقد صنعت المواد اللاصقة، وتعلق على الصخور، وتلتصق ببعضها البعض أيضًا. |
| Gençler için uygun özel korumaların edinilmesi gerektiğini de düşünmeliyiz. | TED | نحن بحاجة أيضًا إلى النظر في وجود حماية خاصة لليافعين. |
| ortak noktasını merak ediyorsanız, söyleyeyim: Bizim de paralı doğum izni politikamız yok. | TED | مع بابوا غينيا الجديدة وليبيريا فالجواب نحن أيضًا ليس لدينا إجازات أمومة مدفوعة. |
| Demokrasimizin insanların demokrasisi olduğunu, bu nedenle hem insanlar gibi doğru olabileceğini hem de insanlar gibi yanlışa düşebileceğini söyledi. | TED | أخبرني أن ديموقراطيتنا هي ديموقراطية الشعب. ويمكن أن تكون عظيمة كما للشعب أن يكون، لكنها غير معصومة كما الشعب أيضًا. |
| Bende seni kaybetmek istemem ama ne seçeneğimiz kaldı ki? | Open Subtitles | وأنا لا أريد خسارتكِ أيضًا. لكن ما الخيار الذي نملكه؟ |
| Hayır ama ben söyledim O da söylemeliydi. Nezaket ölmüş. | Open Subtitles | لا، لكني قلتها فينبغي عليه قولها أيضًا إنه من الأدب. |