- denizci, ezilmiş ciğeri ile hastahanede yatıyormuş. - Ölebilirdi. | Open Subtitles | البحار في المستشفى وهو مصاب بثقب في الرئة وقد يموت |
GüçIü olmalıyız, denizci. Bu işten kurtulmak için dimdik ayakta olman lazım. | Open Subtitles | يجب أن تبقي ثابتً, أيها البحار سوف نخرج من هنا, نحتاجك قوي |
deniz kaplumbağalarının suda kayması için daha düz ve hafif kabukları vardır. | TED | سلاحف البحار ذات أصداف ملساء ولامعة؛ من أجل حركة سلِسة في الماء. |
deniz çukurlarını, sualtı dağlarını görebilmemiz ve derin denizlerdeki yaşamı anlamamız gerekli. | TED | نحتاج أن نرى الخنادق العميقة، الجبال المغمورة، ونفهم الحياة في أعماق البحار. |
Kaderine razi bir ölüm. Büyük Britanya'nin denizler üzerindeki hükümranliginin sonu. | Open Subtitles | كان ذلك تاريخا حاسما اذ انتهت سياده بريطانيا العظمى على البحار |
Açık denizlerin en çok korkulan kaptanı domuz baharatlayıp, kızartmayı nereden biliyor? | Open Subtitles | كيف بالضبط القبطان الأكثر رعبًا في أعالي البحار يتعلم كيف يطهو خنزير؟ |
Bu sayede ilk defa açık denizlerde avlanmanın kâr haritasını çıkarabildik. | TED | لذا ولأول مرة، تمكنا من حساب ربح الصيد في أعالي البحار. |
Gördüğünüz her şey, derin denizin zifiri karanlığında gerçekleşiyor. | TED | كل شيء تراه هو لعب في الظلام الدامس في أعماق البحار. |
O zamanlar korsanlığın altın zamanlarıydı, Teach gibi korsanlar uzak denizleri korkuya boğuyorlardı. | TED | وكان ذلك العصر الذهبي للقرصنة، عندما كان يرهب القراصنة كأمثال تيتش أعالي البحار. |
Bu kadar Bayan Smith.Sağ ol denizci. Askerlerimizle gurur duyuyoruz. | Open Subtitles | انتهينا يا آنسة سميث ، شكراً أيها البحار ، نحن نفتخر بأولادنا |
Eminim o denizci burada. | Open Subtitles | أنا متأكد أنه هنا ، ذلك البحار الذي يبدو مثل تمثال إنسان جاوة |
Profesör, şu denizci bugün saat 30 sularında Antropoloji Tarihi... - ... | Open Subtitles | يا أستاذ ، تقول أن هذا البحار كان في متحف التاريخ الأنثروبولوجي اليوم 11: |
Balık araştırmaları için tasarlandı: derin deniz balıklarının yumurtlama alışkanlıkları. | Open Subtitles | صمم خصيصا لابحاث عادات وضع السمك للبيض فى اعلى البحار |
Bu yüzden değil mi zaten açık deniz balıklarının gülünçlüğü? | Open Subtitles | ألهذا السبب تكون الأسماك في أعماق البحار في قمة البشاعة؟ |
deniz aşırı ülkelerde, bilinmeyen insanların arasında seyahat ettim ben. | Open Subtitles | لقد سافرت بين الناس المجهولين فى اراضى ما بعد البحار |
Bu denizler soğuk ve çalkantılı olsa da içlerinden yaşam fışkırıyor. | Open Subtitles | قد تكون هذه البحار باردة والعواصف فيها عاتية لكنها تعج بالحياة |
Avlanma sadece açık denizlerin yarısında kârlıdır. | TED | الصيد مربح حقاً فقط في نصف المناطق في أعالي البحار. |
Açık denizlerde, senin gemin saldırdı, ve korkulan korsan Roberts hiç esir almaz. | Open Subtitles | فى أعالى البحار هوجمت سفينته و القرصان روبرتس الرهيب لا يأخذ سجناء أبدا |
Mercanin sıcağa ne kadar çok duyarlı olduklarını ve denizin çeşitliliği için ne kadar önemli oldugunu biliyorsunuzdur. | TED | وتعرفون كيف أن الشعب المرجانية حساسة تجاه درجة الحرارة، ومهمة للغاية للتنوع الحيوي في البحار. |
Ve Tanrı'Verimli olun ve çoğalın ve denizleri doldurun' diyerek onları kutsadı. | Open Subtitles | و باركها الله قائلاً اثمري و اكثري و املاي المياه في البحار |
Modern kurtarma ve onarma ama dalgalı denizde kurallar aynı. | Open Subtitles | حقيقةً، إنّه إنقاذ واستعادة حديثَين، لكنّ قوانين أعالي البحار واحدة، |
Bizim denizaşırı birlikler bu kollar için bize yarım milyon dolar ödüyor. | Open Subtitles | إئتلافنا مع ما وراء البحار دفعوا لنا نصف بليون دولار لهذه الأسلحة |
Er buralıymış. Adresi dosyada var. İşin kötü kısmı size kalmadı. | Open Subtitles | كل ما يلزمكم لمعرفة البحار عنوانه وليس عليكم أن تقوموا بأي شيء خاطىء يا كيكو وابدأ بالاقرباء أ |
Aşırı karbondioksit, küresel ısınma dışında da sorunlara neden oluyor. Okyanusun kimyasını değiştiriyor, denizi daha asitli hâle getiriyor. | TED | ثاني أوكسيد الكربون الزائد ليس فقط يقود الى الإحتباس الحراري، لكنه أيضاً يغير كيمياء المحيطات، جاعلاً البحار أكثر ملوحةً. |
Ve gerçekten de böyle denizlere doğru adım adım ilerliyor olabiliriz. | TED | وهذا هو نوع البحار التي نتجه إليها في المستقبل |
Eğer seri katilse, ölü denizcinin bir fahişe olması gerekmez miydi? | Open Subtitles | إذا كان القتل متسلسلا، ألا يُفترض أن يكون البحار الميت عاهرة؟ |
Böylece denizden gelen nemli rüzgar estiğinde böceğin kabuğunda Su tanecekleri oluşmaktadır. | TED | مما يجعل الرطوبة الناتجة عن البحار القريبة تتكثف على سطح قشرتها مشكلة قطرات من المياه |
Sea World'de olmak gibi. İIk beş sıra kesin ıslanır. | Open Subtitles | الأمر وكأنك في عالم البحار "الصفوف الخمسة الأولى سوف تبتل" |