| Koca Baba'ya yolunmuş bir demet çiçek vereceksiniz demek Gooper. | Open Subtitles | الزهور الجميلة للأب الكبير ألا ترى ذلك يا جوبر ؟ |
| Koca Baba'ya yolunmuş bir demet çiçek vereceksiniz demek Gooper. | Open Subtitles | الزهور الجميلة للأب الكبير ألا ترى ذلك يا جوبر ؟ |
| Ama gerçekten çok verimli bir araç bu, ve bu görselleştirmeler, bilgi grafikleri ve görseller, bu araçtan açan çiçekler gibi. | TED | لكنها بيئة خصبة حقا، ويبدو الامر وكأنه عروض، رسوم بيانية، عرض بيانات، انها تبدو مثل الزهور التي تتفتح من هذه البيئة. |
| Bu arada muhteşem çiçekler için çok teşekkürler. Çok büyüktü. | Open Subtitles | شكرا جزيلا على تلك الزهور الرائعة بالمناسبة إنهم ضخمين جدا |
| Yaprakları olduktan sonra, çiçekleri olacak ve çiçekleri açtıktan sonra, meyvesi olacak. | TED | و بعد ذلك سيكون لديها زهور و بعد الزهور سيكون لديها فواكه |
| Başakların dolgunlaşması ya da çiçeklerin açılması gibi bir şey. | Open Subtitles | إنه كمتابعة النباتات وهي تنضج أو الزهور وهي تنمو بالحقول |
| BayıIırlar buna. Ben ise onlara çiçek alıp ayakkabılarına iltifat ediyordum. | Open Subtitles | و أنا كنت أضيع وقتى فى شراء الزهور و مدح أحذيتهم |
| Yoksa dışarıdaki insanlar kaldırıma senin için de çiçek ve mum koyarlar. | Open Subtitles | او سياتي هؤلاء الناس ويضعون الزهور والشمو ع في الشارع من اجلك. |
| Yoksa dışarıdaki insanlar kaldırıma senin için de çiçek ve mum koyarlar. | Open Subtitles | او سياتي هؤلاء الناس ويضعون الزهور والشمو ع في الشارع من اجلك. |
| Ona çiçek alabilirim. Birkaç mum, biraz şarap, ikimize birer karides. | Open Subtitles | لرُبّما ابتاع بعض الزهور, وبعض الشموع، نبيذاً, ونُطعم بعضنا الروبيان المشويّ |
| Dağın orada bir kadın vardı çiçek için orada olduğumu biliyordu. | Open Subtitles | كانت هنالك إمراة في الجبل تعرف بأنني جئت هنالك لأجل الزهور |
| Rüzgarda dalgalanan, üzerinde kırmızı çiçekler olan perdeye benzer bir şey. | Open Subtitles | تبدو مثل الستائر مع بعض الزهور الحمراء التي تتطاير مع الرياح |
| Annemin tekerlekli sandalye ileyken araba çarptığı yerdeki çiçekler çalınmış. | Open Subtitles | شخص ما سرق الزهور التي كانت تدل على موقع الحادثة |
| çiçekler güzeldir. Bir çiçeğin hayatı güzel bir hayattır, bence. | Open Subtitles | الزهور جيدة, لديها حياة طيبة حياة الزهور على ما أعتقد |
| Fazla konuşkan değilsin belki, Ama bahar çiçekleri kadar tatlısın. | Open Subtitles | وبطء في الكلام ، ولكن الحلو في الربيع وقت الزهور. |
| Ya da belki kuşları ve çiçekleri veya çalıları, arıları... | Open Subtitles | حسناً ربما الطيور و الزهور إذاً أو الشجيرات و النحل |
| En iyi porselenleri, tertemiz peçeteleri, bahçeden topladığın çiçekleri kullanmışsın. | Open Subtitles | أنتِ تستخدمي الطقم الصيني الجميل المناديل النظيفة، الزهور من الحديقة |
| Bilmelisin ki bunların, ışıkların Ve çiçeklerin parasını sen ödüyorsun. | Open Subtitles | و لمعلوماتك فقط، ستدفع ثمنهما و ثمن الزهور و الأضواء |
| Ve-Ve-Ve-Ve Steve, çıktığım çu çiçekçi adam, ile ben ayrıldım. | Open Subtitles | ووووأنا تَحطّمتُ مَع ستيف، بائع الزهور الذي أنا كُنْتُ أُؤرّخُ. |
| Gelip gül bahçesini görmeli. Bize bazı fikirler verebilir. Yaşlı Molseley bir şampiyon. | Open Subtitles | يجب أن يأتي ليطلع على حديقة الزهور ممكن أن يقدم لنا نصائح وأفكار |
| Sonunda bu Bengal sarisi ve bu çiçeklere karar verdim. | Open Subtitles | في النهاية تخذت قرار بشأن الساري البنغالية.. .. وهذه الزهور. |
| Karşılığında da böcekler çiçeklerden topladığı polenleri yayarlar. | Open Subtitles | في المقابل ، تقوم الحشرات بنشر بذور الزهور |
| Bu yüzden fırsatı tepip, bu güzelim masum çiçeklerle olmuyorsun. | Open Subtitles | هذا سبب أنك أفسدت فرصتنا مع هذه الزهور البريئة الحبّوبة |
| Buradaki gibi cafeler yok ama Güller var. | Open Subtitles | لا توجد مقاهي كبيرة مثل التي هنا, ولكن الكثير من الزهور |
| Çocuklar bir sığır hırsızı için bile olsa birkaç çiçeği çok görmez. | Open Subtitles | الرجال لن تغضبهم الزهور حتى بالنسبة لسارق ماشية |
| Bay Montgomery, şu büyük, çiçekli şapkaya ve elbisesinin stiline bir bakın. | Open Subtitles | انظر الى هذه القبعة وكل الزهور التى حولها وموديل الفستان الذى ترتديه, لا احد يرتدى مثل هذا اليوم |
| gülleri çok sevdiğini söylerdin hep, ben de sana getirmek istedim... | Open Subtitles | كنت دائما تقولين بأن الزهور ضعيفة , لذا لذا جلبت لك |
| Neden bu elemanlar kendi çiçeklerini sevgililerine kendileri veremez ki? | Open Subtitles | لماذا لا يستطيع هؤلاء الأشخاص أن يوصلوا الزهور لحبيباتهم بأنفسهم؟ |
| Dudaklarım bal kadar tatlı, ...tenim bir çiçeğin, yaprakları kadar yumuşak olsun. | Open Subtitles | اجعل شفتاى حلوة كالعسل اجعل بشرتى ناعمة و عطرة مثل وريقات الزهور |