Bu karakteri ve kişiliğini tamamladığını düşünebileceğiniz pek çok şey var, bu yüzden süper kahraman sadece bir veya iki boyutlu değil. | TED | هناك الكثير من الأشياء التي يمكنك التفكير بها يدور حول الشخصية، لكي لا يكون لدى البطل الخارق بُعد واحد أو اثنين فقط. |
Senin pozisyonundaki bir bayanın bir çok şey bilebileceğini düşünmüştüm. | Open Subtitles | أنا أعتقد أن سيدة في موقعك تعرف الكثير من الأشياء |
Hayatım boyunca birçok şey istedim, çoğuna da asla sahp olamadım. | Open Subtitles | أردت الكثير من الأشياء في حياتي، الذي أغلبه أنا ما أصبحت |
birçok şey bir araya gelip, beni şüpheli durumuna düşürüyor. | Open Subtitles | هناك الكثير من الأشياء التي ستظهر وتجعلني فعلا مشتبه بها |
Ve bence onda hiç işe yaramayacak bir sürü şey vardı. | TED | و كان لديهم الكثير من الأشياء ليست ذات أهمية في اعتقادي |
Evet ve üstüne işenecek bir sürü şey vardır, değil mi? | Open Subtitles | واشياء أخري أجل, و الكثير من الأشياء الجيدة لنقضي حاجتنا عليها |
Aşağıya doğru bakan üçgen birçok şeyi temsil ediyor olabilir. | Open Subtitles | مثلث مشيرا إلى الأسفل يمكن أن تمثل الكثير من الأشياء. |
Ziyeretçilerle yüz yüze karşılaştığımızda, bize çok fazla şey açıklayacaklar. | Open Subtitles | عندما نلتقي بالزوار وجها لوجه فسيفسرون الكثير من الأشياء لنا |
Hadi, Gidelim kahvaltı yapalım , Sana anlatacağım çok şey var. | Open Subtitles | تعال، دعنا نذهب ونتناول الفطور يجب أن أخبرك الكثير من الأشياء |
Fred çok şey yapmış olabilir fakat hırsızlık buna dahil değil. | Open Subtitles | فريد قد يكون الكثير من الأشياء لكن لص ليس واحدا منهم |
Birlikteyken benim için kötü olan pek çok şey yaptık. | Open Subtitles | فعلنا الكثير من الأشياء التي كانت سيئة بالنسبة لي معا. |
Burada birçok şey düşünürdüm. Özellikle de nasıl zıplayacağımı öğrendiğim zaman. | Open Subtitles | أفكِّرُ في الكثير من الأشياء هُنا خصوصاً عندما تعلمتُ كيف أدفع |
Yöneticiler, birçok ve daha birçok şey içinde var. | TED | ولديها مدراء داخلها والكثير الكثير من الأشياء الأخرى. |
Bunun önemli bir söylenti olduğunu anlıyoruz; çünkü yörüngesinde birçok şey var. Eğer bunu açacak olursak, söylentiyle ilgili farklı perspektifler elde edebiliriz. | TED | يمكنكم رؤية أن هذه قصة مهمة. هناك الكثير من الأشياء في مداره. اذا فتحنا هذه، نتلقى نظرات مختلفة حول هذه القصة. |
Eve bir sürü şey almamız lazım, değil mi canım? | Open Subtitles | الكثير من الأشياء نريدها في المنزل أليس كذلك عزيزتي ؟ |
Başka bir deyişle, bu makine bu hastanenin veremeyeceği bir sürü şey istiyor. Bu Malavi kırsalındaki bir | TED | بعبارة أخرى هذه الآلة تحتاج إلى الكثير من الأشياء والتي لا يمكن أن يوفرها هذا المستشفى. هذا هو مزود الكهرباء |
Keyfime baktım, ama burda geçirdiğim zamanda bir sürü şey de keşfettim. | TED | وقد أستمتعت، خلال تلك اللحظة حين كنت هنا، ولكن لقد اكتشفت الكثير من الأشياء. |
Biliyorsunuz, bir casusun birçok şeyi hatırlaması gerekir. | TED | تعلمون، لأنه جاسوس فعليه تذكر الكثير من الأشياء. |
Söylemediğim çok fazla şey var ve bir sürü vaktimi boşa harcadım. | Open Subtitles | هناك الكثير من الأشياء أنني لم يقله، وأنا يضيع الكثير من الوقت. |
- Sanırım, pek çok şeyimiz var. - Tauri ilerlemiş. | Open Subtitles | أعتقد أن لدينا الكثير من الأشياء التاورى أصبحوا متقدمين كثيرا |
Senelerdir kutulara çok enteresan ve çok önemli şeyler konuldu. | Open Subtitles | الكثير من الأشياء الجديرة تم وضعها بصناديق الكرتون عبر السنوات |