Lex Luthor'un balosuna benimle gelecek olan adam grip olmuş. | Open Subtitles | الرجل اللذي كنت سأذهب معه حفلة ليكس لوثر أصاب بالبرد. |
İhtiyacın olan parayı aldın mı? Tekrar kuzeye gidecek misin? | Open Subtitles | هل حصلت على المال اللذي تريده، هل ستذهب للشمال ثانية؟ |
Globmun benim okuduğum devredeki ilk alt takımını tıraş eden çocuktu. | Open Subtitles | غلوبمن كان الطفل الأول في فصلي اللذي حصل على شعر العانة |
Senin kadar gelen tek kişi kendini bir şey için affeden bir adam. | Open Subtitles | الرجل اللذي يأتي الى الكنيسه هو الرجل اللذي لا يمكنه أن يغفر لنفسه |
İyi, 58 dakikan daha var. Bar bölümüyle kim ilgileniyor? | Open Subtitles | جيّد , تبقى 58 دقيقة من اللذي سيقدم المشروبات ؟ |
Memleketimi özlediğim zaman beni teselli eden tek şey faytona binmek oluyor. | Open Subtitles | عندما ارغب بالشعور وكأنني قريب من موطني الشيء الوحيد اللذي يساعدني على ذلك هو الجلوس خلف حصان |
İhtiyacın olan parayı aldın mı? Yine Kuzey'e gidecek misin? | Open Subtitles | هل حصلت على المال اللذي تريده، هل ستذهب للشمال ثانية؟ |
Ama gerçekten istediği şey geçmişi düzeltmekti kayıp olan şeyin yerini doldurmaktı. | Open Subtitles | لكن الشيئ اللذي أرادته بجد هو أن تصلح الماضي لتعوض عن المفقود |
Fraunhofer bir tür teleskop olan teodoliti ayarlarken manastırın başka bir kısmını göstermek istiyorum size. | Open Subtitles | حسناً, في الوقت اللذي يجهز فيه فراونهوفر مزواته إنه من قبيل التلسكوب أريد أن أُريكم شيء في جزء آخر من الدير |
Yanlış olan ne yaptım ? | Open Subtitles | ما اللذي فعلته وكان خطأ ما اللذي لم تفعله؟ |
- Bana bin galon yakıta mal olan tekne mi? - Evet, değişime uğramış adamın teknesi. | Open Subtitles | القارب اللذي كلفني الف غالون من الوقود اجل قارب الغريب |
Daha sonra, zengin ülkelerden yoksul ülkelere yardım aktarımı yaparak yoksullukla mücadele eden Dünya Bankası'na katıldım. | TED | فيما بعد، انضممت إلى البنك الدولي ، اللذي سعى لمكافحة الفقر عن طريق تحويل المساعدات من الدول الغنية إلى الفقيرة. |
Vajinası hakkında beni şoke eden şeyler söyledi. Vajinası kurumuş, bitmiş, ölmüş. Ben şoke olmuştum. | TED | و لقد قالت اشياء فد فعلا اذهلتني عن مهبلها اللذي كان جافا منتهيا و ميتا و كنت مصدومة شيئا ما |
Kırılmış ve lanetlenmiş bir insan başlamıştı o yolculuğa. Ama ortaya çıkan kişi, hayatta kalmayı başaran kişiydi ve sonuçta olmam gereken kişiye dönüştüm. | TED | شخص مكسور ومجروح قد بدأ تلك الرحلة، ولكن الشخص الذي خرج كان ناجياً و سوف ينمو في النهاية ليصبح الشخص اللذي أمثّله انا الآن. |
Akşam saatlerinde eve girerseniz şahit olacaksınız ki on kişi için hazırlanan sofraya ama sandelyeler her zaman tam olarak dolmaz. Akşam yemeği servise hazir olduğunda, | TED | اذا دخلت سوف ترانا وقت المساء, عند الطاولة المعدة لعشرة اشخاص و لكن ليس دائما كل الكراسي مشغولة. في الوقت اللذي يكون فبه العشاء جاهزا للتقديم, |
Buradaki tek yarım akıllı kişi o. Anlayacağın senden daha akıllı. | Open Subtitles | أنه هو الوحيد هنا اللذي يمتلك دماغاً أكثر ذكاء مما كنت ستكون يوماً |
Bil bakalım kim haham okuluna kabul edildi? Oh ne güzel! | Open Subtitles | حسناً إحزر من اللذي دخل المدرسة اليهودية |
Belki senin tipin biriyimdir. kim bilir? | Open Subtitles | ربما أنا من النوع اللذي يروق لك من يعلم؟ |
Tamam mı? Neler oluyor burda ? Senin işin ne burda ? | Open Subtitles | اخبرني البواب بمكانك ما اللذي يجري هنا بحق السماء |
Neden hep, istediklerimiz, alamayacaklarımız oluyor? | Open Subtitles | لماذا الشخص الوحيدَ اللذي نُريدُه دائماً لايمكننا الحصول عليه؟ |
Biliyor musun bence sorun ne? Homo olduğumu tek bilen sensin. | Open Subtitles | حسناً إليك ما أظنه أنت الشخص الوحيد اللذي يعلم بأني شاذ |