Ancak gerçek olan şu ki, ben bir trafik polisi olmak istemiyorum. | TED | لكن الشيئ هو , أنا لا أريد أن أكون مثل شرطي المرور |
bu trafik ışığı kırmızı, yeşil değil ve bu durman gerektiği ileriye gitmemen gerektiği anlamına gelir." noktasına değiştirdik. | TED | انت اكتشف اين اشارة المرور. و ان الاشارة حمراء و ليست خضراء و التي تعني التوقف و ليس الحركة. |
Garip bir paradoks tarafından trafik akışımız robotik hâle geldikçe, devinimi de o kadar organik ve canlı olacak. | TED | وبسبب مفارقة غريبة، وكلما أصبحت شبكة حركة المرور ذاتية على مجال أوسع، كلما أصبحت حركتها حيوية ومحاكية للأسس العضوية. |
Eğer yüzey ağımız kapasitesini doldurmuşsa, o zaman trafiği bir üst seviyeye taşıyalım. | TED | في حال كانت الشبكة السطحية مشبعة، فلنقم إذا برفع حركة المرور عن السطح. |
Ispanaktan, trafik sıkışıklıklarından, ve M*A*S*H'in* son 2-3 yılından nefret ettiğimden çok. | Open Subtitles | اكرهم اكثر من السبانخ ، ازدحام المرور ، والسنوات القليلة الماضية للهريسة |
Oraya neden ekspres yol diyorlar bilmiyorum trafik salyangoz gibi ilerliyor. | Open Subtitles | لا أدري لماذا يُسمونَ ذلك الطريق بالسريع لأنَ المرور يتحرك كالبزاقة |
Gittileri yöndeki trafik kameralarını deneyeceğim. Bakalım onları tekrar bulabilecek miyiz. | Open Subtitles | سأحضر إذن دخول لكاميرات المرور ونرى اذا أمكننا العثور عليه مجدداً |
trafik yoğun olmazsa, pazar günü 21:30 gibi dönmüş oluruz. | Open Subtitles | سوف نعود الأحد حوالي التاسعة و النصف تبعا لظروف المرور |
trafik yoğun olmazsa, pazar günü 21:30 gibi dönmüş oluruz. | Open Subtitles | سوف نعود الأحد حوالي التاسعة و النِّـصف تبعاً لظروف المرور |
Sonra bunların zamanlarını trafik kameralarınkiyle çakıştırdım sesleri de eşzamanlı yapalım. | Open Subtitles | ثم طابقت الطابع الزمني للفيديو من كاميرا المرور وقمت بمزامنة الصوت |
trafik polislerimiz ne kadar zor şartlarda çalışıyor biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعلم الجهود التي يبذلها ضباط المرور عندنا لحفظ النظام؟ |
Üzgünüm efendim. trafik tam bir kâbus. Bir tür, sarımsak festivaline yakalandım. | Open Subtitles | آسف يا سيدي، المرور كان مريعاً، ثم علقت بنوع من احتفالات الثوم |
Sanırım, trafik azalana kadar burada beklemeliyiz. Tanrım, Londra'dan nefret ediyorum! | Open Subtitles | حسناً، أعتقد أننا يجب أن ننتظر هنا حتى تخفف حركة المرور |
trafik polisleri bile sizi 10 veya 20 Rupiye serbest bırakırlardı. | Open Subtitles | شرطي المرور يتركك تذهب اذا دفعت له عشرة أو عشرين روبيه |
Bölgede bulunan bütün kapalı devre ve trafik kameralarının izlenmesini istiyorum. | Open Subtitles | أريدُ تحكّماً فوريّاً بكلّ كاميرات المراقبة و كاميرات المرور في المنطقة |
Yerel Polis Sepulveda merkezindeki ve La Tijera bulvarında trafiği tekrar açmaya çalışıyorlar-- | Open Subtitles | شرطة لوس أنجلوس يعيدون توجية حركة المرور المحلية أمام سيبولفيدا في شارع القرن |
Çiftlikte boş boş durmaktan canın sıkılırsa her zaman uğrayıp seni alabilirim ve başka bir yere gidebiliriz birşey yapmayız. | Open Subtitles | آنتي , تعلمي , إذا مللتي من عدم عمل شي بالمزرعه بإستطاعتي المرور بكِ وآخذك وبإستطاعتنا الذهآب لا آماكن آخرى |
Oh, şey, şu... sektör geçiş kartlarından birine ihtiyacım olmayacak mı? | Open Subtitles | لن أحتاج لشيء آخر .. كتصريحات المرور مثلاً؟ |
Üzgünüm, sadece bileti olanlar kapıdan Geçebilir. | Open Subtitles | المعذرة سيدي ، فقط أولئك من يحملون التذاكر مسموح لهم المرور |
Rachel Solando buraya gelmek için başka kimi geçmek zorundaydı? | Open Subtitles | من أيضاً يمكنها المرور من عنده لتصل إلى هنا ؟ |
Asla Trafiğe yakalanmıyorlar, gerekirsse kaldırımdan dahi gidebiliyorlar. | TED | دراجة الإسعاف لا تتعثر في حركة المرور و يمكنها أن تصعد على الرصيف |
Böylece bebeğiyle eczaneye uğramak yerine hemen evine dönebiliyor. | TED | وبهذا تستطيع أخذ طفلها مباشرة إلى المنزل دون الحاجة إلى المرور بالصيدلية. |
Eve geldiğimde çevre otoyolununun tam sonundan geçerken Trafiğe sıkıştığımdan dolayı hayal kırıklığına uğramıştım, | TED | عندما عدت إلى الوطن، أُصبت بالإحباط فورا، عالق في زحمة المرور بينما أعبر الجهة العليا من محيط طريقنا السريع. |
ABD'de yılda 7 milyar saati trafikte boş oturarak harcıyoruz. | TED | في الولايات المتحدة ، ننفق 7 مليارات ساعة في السنة ، تضيع في حركة المرور. |
Uğradığın ve yaptıkların için sana minnettarım ama anlarsın, burada yalnız olmayabilirim. | Open Subtitles | قد لا تقدري المرور علي ولكن يجب أن تعرفي أنني لوحدي |
Senin duygularını anlamıyor değilim. Yani sonuçta adam senin giriş kartını çaldı. | Open Subtitles | ليس أنني لم أتعاطف معك, أعني لقد سرقة بطاقة المرور الخاصة بك |
Pek çok yerde, trafikten kurtulmak için kayda değer bir çözüm yok. | TED | وهكذا في أغلب الأماكن، لا يوجد الكثير من الحلول الجيدة لتحسين وتطوير حركة المرور. |
Çık ve şifre olarak C I S 83 R gir. | Open Subtitles | اخرج منها وأدخل رقم المرور سي أي إس، 8، 3، أر |
800 m. içindeki tüm trafik ve güvenlik kameralarına bakın. | Open Subtitles | تحققوا من كل حركات المرور وآلات المراقبة ضمن نصف ميل |