"النبيذ" - Traduction Arabe en Turc

    • şarap
        
    • şaraptan
        
    • şaraba
        
    • şarabın
        
    • şarapla
        
    • içki
        
    • şaraplar
        
    • şarapları
        
    • viski
        
    • şarabım
        
    • şarabımız
        
    • şarabını
        
    • - Şarap
        
    • şampanya
        
    • şarabı
        
    ve bana bir kadeh kırmızı şarap koyuyorlar ve küvette banyo yapmamı öneriyorlar ve böyle binlerce gecem oldu. TED وهم يصبون لي كاسا من النبيذ الأحمر وتقترح لي ان استحم. ولقد امضيت آلاف ليال مثل هذا ومثل هذا.
    Hayır efendim, hatırladığım kadarıyla hayır. - Genellikle şarap içer miydi? Open Subtitles لا يا سيدى, لا اتذكر هل هو يشرب النبيذ عادة ؟
    Biraz şarap içer, güzel bir biftek yeriz. Sonra da maçı izlemeye gideriz. Open Subtitles . سنتناول بعض النبيذ ، و شرائح لحم شهية و بعدها نذهب للمباراة
    şarap hakkında konuşmaya başladığında, keşke bir silahım olsaydı diyorum. Open Subtitles عندما تتحدث عن النبيذ أحيانا أتمنى لو كان معي مسدساً
    Şu ünlü İtalyan operacılardan birinin, 8-10 tane fotoğrafının üstüne şarap döktüm. Open Subtitles لقد سكبت النبيذ على صوره لاحد افضل مغنين الايطالين للاوبرا بالنسبه له
    Tamam, hafif salata... zayıf somon ve bir bardak beyaz şarap. Open Subtitles اذاً .. سلطة خفيفة سلمون طري و كأس من النبيذ الأبيض
    Şimdi, bu şarap anne ve babamın düğününde servis edilmiş. Open Subtitles هذا هو نفس النبيذ الذي قدم لنا في يوم زواجنا
    Seni kendim de uğurlardım, ancak evimdeki şarap tadımına geç kaldım. Open Subtitles كنت أود أن أمشى معك للخارج لكنى متأخر على تذوق النبيذ
    şarap kağıt torbayla gelir ve her şeyi satın alabilirsin. Open Subtitles يباع النبيذ في كيس ورقي وبامكانك شراء اي شيء تريده
    Her Pazar... sadece şarap geldiğinde kendilerini sarsarak uyandıran... altı cüppeli adam görüyorum. Open Subtitles لقد رايت ستة اشخاص هناك بجلباب لقد هزوا انفسهم بعيدا عندما خرج النبيذ
    Arkamızda bulunan Fransızlar bağırarak dans ediyorlar ve şarap şişelerini sallıyorlardı. Open Subtitles ، الفرنسيون وراء موقعنا كانوا يرقصون يصيحون ، ويلوّحون بزجاجات النبيذ
    Baban nezaket gösterip bana son bir kadeh şarap önerdi. Open Subtitles والدكِ كان لطيفاً كفاية ليعرض عليّ آخر كأس من النبيذ
    Çarşıda kahkahalar, el ele tutuşmalar sana şarap doldurduğunda boynuna ufak bir öpücük. Open Subtitles الضحك فى السوق تشبّث الأيدى يداعبك فى رقبتك , عندما يسكب لكى النبيذ
    Çarşıda kahkahalar, el ele tutuşmalar sana şarap doldurduğunda boynuna ufak bir öpücük. Open Subtitles الضحك فى السوق تشبّث الأيدى يداعبك فى رقبتك , عندما يسكب لكى النبيذ
    - Ben de şarap olduğundan eminim. - Hayır, altın. Open Subtitles ـ وأنا واثقة جدا انه النبيذ ـ لا؛ انه الذهب
    Buna inanıyorsan, muhtemelen bunun bir bardak şarap olduğuna da inanırsın. Open Subtitles لو أنكم تصدقون هذا، فستصدقون أيضاً أن هذا كأس من النبيذ
    Buna inanıyorsan, muhtemelen bunun bir bardak şarap olduğuna da inanırsın. Open Subtitles لو أنكم تصدقون هذا، فستصدقون أيضاً أن هذا كأس من النبيذ
    Seçimini kullanırdı şaraptan yana sırt çevirerek onu isteyen onca adama Open Subtitles تحركت بشكل أفضل على النبيذ بينما رجال بقيتهم كان يتلقي ركلاتهم
    Evet öyle, biradan şaraba yeni bir yeni bir sayfa açıyorum...bu mükemmel. Open Subtitles نعم، أنا أفتح صفحة جديدة من البيرة إلى النبيذ لذلك هذا مثالي
    Ne vermenin bir yararı var ne almanın Ne şarabın ne suyun Open Subtitles هناك القليل في الأخذ أو العطاء هناك القليل في الماء أو النبيذ
    Bir saat içinde elimde bir kadeh şarapla küvetimde olmazsam, kendinizi ölmüş bilin. Open Subtitles إذا لم أكن في مغطسي مع كأس النبيذ الأحمر خلال ساعة فأنتما ميتان
    Arjantin'de bir atasözü vardır: Güç aç karnına içki içmek gibidir. TED هنالك حكمة في الأرجنتين تقول: القوة كشرب النبيذ على معدةٍ فارغة.
    Kış geliyor ve soğuklar bastırıyor, yiyecek yok ve şaraplar asite dönüşüyor. Open Subtitles عندما تتحرك الجيوش أو تتراجع، فيأيّمن الحالتين.. لن يكون هناك طعام ويتحول النبيذ إلى حمض
    Fransız şarapları dünyanın en bol çeşitli şaraplarıdır. Open Subtitles النبيذ الفرنسي أفضل نبيذ في أوروبا، في العالم كلّه أيضًا.
    Bir mikrodalga ve bir şişe viski abartılacak hediyeler değil. Open Subtitles مايكرويف و زجاجة من النبيذ تعتبر فجأه الكثير من الهدايا
    Yılbaşından kalma bir şişe şarabım var. Open Subtitles لدي زجاجة واحدة من النبيذ تبقت من عيد الميلاد.
    Daha bu öğleden sonra, uyuyakaldım, ve onu, kaç şişe şarabımız olduğunu sorarken gördüm rüyamda. Open Subtitles بعدظهراليوم،غفوت.. وحلمت أنه سألني عن عدد قنّينات النبيذ التي لدينا
    Korkarım ki şarabını paylaşacak olursam eğer... sende olduğu anlaşılan iğrenç hastalığı kaparım. Open Subtitles أخشى أنّني إذا شاركتك في شرب النبيذ فقد الأًصاب بالأمراض التي تعاني منها
    - şarap da varmış. - Küçük bir yemek demiştiniz. Open Subtitles دعنا نرى, النبيذ - قلت مجرد القليل من الطعام -
    Yoksa son yıl dönümümüzde şampanya içtiğimiz yere mi oturayım? Open Subtitles ربما هنا حيث إحتسينا النبيذ في آخر ذكرى زواج
    Birlikte akşam yemeği yedik ve getirdiği kırmızı şarabı içtik sonra birlikte yattık. Open Subtitles تناولنا الغداء معا، وشربنا النبيذ الأحمر الذي أحضره معه وبعد ذلك مارسنا الجنس

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus