| Tabloda kırmızı nokta ile ifade edilen "işsizlik" Çalışma Bakanlığı istatistiklerini gösteriyor. | TED | النقطة الحمراء هنا تمثل والبطالة وهو مكتب بسيط للإحصاء تابع لوزارة العمل. |
| Ama o noktada olan şey beni kesinlikle mest etti. | TED | ولكن أدهشني ما حدث عند هذه النقطة من التحول وللغاية. |
| Ve bu beni üçüncü noktaya, Veronica'nın ilginç sorusunun üçüncü cevabına getiriyor. | TED | والتي تقودني إلى تلك النقطة الثالثة تلك الإجابة الثالثة لسؤال فيرونيكا المُلح |
| Acil olan Konu şu ki sizleri daha iyi tanımayı umuyorum. | Open Subtitles | النقطة الانية، أيها السادة هو أنني آمل أن أعرفكم جميعا أفضل |
| Esas Mesele kırmızıyla işaretli olanların fazlalığına dikkat etmenizi sağlamak. | Open Subtitles | وهذه النقطة هي أريدك أن تلاحظ كمية من الرموز الحمراء. |
| Çoğunuzun bildiği gibi, bu sorun değil çünkü bu noktayı silebilirim. | TED | لا توجد مشكلة كما يعلم معظمكم لأنه بامكاني مسح تلك النقطة |
| O noktadan sonra Dünya'ya, patlamanın yoldan saptıramayacağı kadar çok yakın olacağız. | Open Subtitles | بعد هذة النقطة يكون قريبا من الأرض الإنفجار لن يحرفة بما يكفي |
| Okyanusta petrol, plastik ve radyoaktivite arasındaki ortak nokta nedir? | TED | في المحيط ما النقطة المشركة بين النفط والبلاستيك والنشاط الإشعاعي؟ |
| Benim alanım atomun içinde küçük bir nokta olan atomik çekirdek. | TED | مجال اختصاصي هي نواة الذرة، وهي النقطة متناهية الصغر داخل الذرة. |
| İşte araba sektöründeki tasarımcıları mühendislerden ayıran nokta aslında budur. | TED | هذه هي حتماً, النقطة التي يبتعد فيها الفنانون عن المهندسون. |
| Bu noktada, onu sağ görmeyi sizden bile daha çok istiyorum. | Open Subtitles | أعتقد، في هذه النقطة أريد لرؤيته حيّ لدرجة أكبر منك يعمل. |
| ...o dramatik noktada gerisin geriye gerçekliğe fırlatılırız ve erkek aynı çıkmaza düşer. | Open Subtitles | وفي تلك النقطة الصادمة نعود إلى الواقع عندما يواجه البطل نفس الإخفاق بالضبط |
| Hayır. Okullarda uzun zaman geçirdikten sonra bu noktaya geliriz. | Open Subtitles | لا قضينا وقت طويل في المدرسة للوصول إلى هذه النقطة |
| Onların anneleri, babaları, halaları, amcaları, büyükbaba ve büyükanneleri, onu bu noktaya getiren herkes olabilirdi. | TED | والدته ووالده وعمته وعمه وأجداده، أيًا كان من أوصله لتلك النقطة. |
| Kimin haklı, kimin haksız olduğu önemsiz. Esas Konu, ben gidiyorum. | Open Subtitles | وأنا لا أهتم إن كان محق أو مخطئ, النقطة إنني سأذهب. |
| Asıl Mesele elimizdeki bu teknolojilerin aslında yanlış şeyi ölçüyor olması. | TED | لذا فإن النقطة هي أن هذه التقنيات التي نمتلكها تقيس بالفعل الشيء الخاطئ. |
| Yukarıya bakıp o soluk mavi noktayı kendi göklerinde zorlukla görmeye çalışacaklar. | Open Subtitles | قد أتوا من الأرض سوف يتأملون ويجتهدون ويجدون النقطة الزرقاء في سمائهم |
| Şimdi ise iki ay önce aynı noktadan çekilen başka bir resmi göstereceğim. | TED | الآن سأريكم الصور التي أخذتها لنفس النقطة قبل شهرين. |
| Ofansımızın odak noktası olan bir oyuncu için 7 milyon dolar. | Open Subtitles | هذا 7 ملايين دولار لاعب الذي كان النقطة المحورية في إساءتنا |
| Tecrübe olarak konuşuyorum bu Olay her zaman üçüncüyü incitiyor. | Open Subtitles | وأتكلم عن خبرة حين أقول أن النقطة الثالثة تؤلم دائماً. |
| Zaman meselesi, zimmetine para geçirmesinden daha Önemli şu durumda. | Open Subtitles | وهو أقرب الى النقطة من المال الذي قام باختلاسه لبدايته |
| NG: Yakında. JC: Yakında. Bu konuda sana geri döneceğiz. | TED | نيل: قريبا. جون: قريبا. سنعود إلى هذه النقطة فيما بعد. |
| Oldukça etkili. Amaç A noktasından B noktasına olabildiğince yaratıcı bir şekilde geçmek. | Open Subtitles | الهدف منها هو الوصول من النقطة أ إلي ب بكل الطرق الإبداعيّة الممكنة. |
| Çok eğlenceli. Veriyor olmalı yani yoksa ne anlamı var ki? | Open Subtitles | أعني , هي ستكون في الخارج أو ما هي النقطة ؟ |
| Demek istediğim, bu proje benim olduğu kadar senin de. | Open Subtitles | ولكن النقطة هنا، هذا المشروع هذا ملكك كما هو ملكي |