Doğru olanı yapmak için o kadar endişeleniyorsun ki, bunu göremiyorsun. | Open Subtitles | قلق للغاية بشأن القيام بالشيء الصحيح، حتى أنك لا ترى الأمر |
Yarın, doğru olanı yapmadığı için kimsenin bir bahanesi olmayacak. | TED | لن يكون هناك أي عذر في الغد لعدم القيام بالشيء الصواب. |
Ödüllendirmeye ve primlere abartıyla başvurmak, ahlaki irademizin yerini alıp "doğru olanı yapma" isteğimizi yok ediyor. | TED | ومما يُفسد الإرادة الأخلاقية الاحتكام المستمر للحوافز الذي يدمر رغبتنا في القيام بالشيء الصحيح. |
Erkek, ancak yapması gereken şeyleri yaptıktan sonra istediği adam olabilir. | Open Subtitles | المرء يقوم بالشيء الذي يحتاجه ليصبح المرء الذي يريد أن يكون |
Yarattığı şeye tutunmaya çalışan yaşlı adama bile. | Open Subtitles | ليس حتى الرجل العجوز الذي يريد فقط التمسّك بالشيء الذي صنعه |
O boşluğu daha iyi bir şeyle doldurmadıkça onları kaybedeceğiz. | Open Subtitles | ذلك ضروري لملئ تلك الفتحة بالشيء الأفضل. |
Yaptığım şeyin doğru olduğunu bir gün sen de anlayacaksın. | Open Subtitles | وفي يوم من الأيام سوف تعين أني قمت بالشيء الصحيح. |
Ben de okulda onunla aynı şeyi yapıyordum. İstediğinize sorun. | Open Subtitles | لقد كنت أقوم بالشيء نفسه في مدرستي كأي شخص آخر |
Ben Rivera'nın nasıl kör olduğunu anlatacağım... sen de benim doğru olanı yapmam gerektiğini söyleyeceksin... | Open Subtitles | أُثرثرُ حولَ كيفَ تَمَ إعماء ريفيرا و تُخبرُني أنهُ عليَّ أن أقومَ بالشيء الصَحيح |
Benden onurlu olanı yapmamı istiyorsun, fedakârca olanı. | Open Subtitles | تُريدَني أن أقومَ بالشيء المُشَرِّف الشيء الغير أناني |
Bir Kraliçe olarak doğru olanı yaptığımı ümit ediyorum, | Open Subtitles | كملكة استطيع ان آمل فقط اني اقوم بالشيء الصحيح |
Kızkardeşin için doğru olanı yapmamıza yardım et. | Open Subtitles | ساعدنا في القيام بالشيء الصحيح من اجل أختك |
Ve doğru olanı yapmaya çalıştı. Bu yüzden öldü. | Open Subtitles | وحاول القيام بالشيء الصحيح وإنتهى به الأمر بالموت |
Bunun için sana kızgın değilim. Doğru olanı yaptın. | Open Subtitles | لست غاضبة لأنك صنعت الجهاز قمت بالشيء الصحيح |
Şimdi ben de iki tane evlat edindim. Burada doğru olanı yapmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | والآن تبنيت طفلين وأحاول القيام بالشيء الصحيح من أجلهما |
Doğru olanı kendi kendine yapmışsın gibi davranacağız. | Open Subtitles | سنقوم بالتظاهر بأنك قمت بالشيء الصحيح من تلقاء نفسك |
Doğru olanı yaptığımızda daha güçlü oluruz. | Open Subtitles | نحن دائماً أقوى عندما نقوم بالشيء الصحيح. |
İşte şirketlerin başarısız olmasının iki nedeni: Sadece aynı şeyi çok defa yaparlar veya sadece yeni olan şeyleri yaparlar. | TED | يوجد سببين لفشل الشركات: يقومون بنفس الشيء مرارًا، أو يقومون بالشيء الجديد فقط. |
Her yürekli Amerikalı'nın ve akademik anlamda az olgun kişilerin soruları olduğunda yaptığı şeyi yaptım. Bazı şeyleri Google'a yazdım. | TED | قمت بالشيء الذي يقوم به كل أمريكي وطالب أكاديمي عندما يكون عنده سؤال. |
Evet, ilgi gösterdiğin tek şeye olan alakanı kaybetmemen içindi... | Open Subtitles | أجل , لأبقيك مهتم بالشيء الوحيد الذي قدرته ... جسمي |
Sonra beyaz adamın oltasına takıldıklarında ellerinde kalan son şeyle ticaret yapmaya başlamışlar. | Open Subtitles | بعد ذلك عندما أصبحوا معلّقين علي سلع الرجل الأبيض, بدأوا يتاجروا بالشيء الوحيد المتبقّي معهم |
Hepimizi ortak bir paydada buluşturacak şeyin etrafında toplanmalıyız: | Open Subtitles | عَلينا أن نَتَحِد بالشيء الوَحيد الذي يَجمَعُنا معاً |
Bu çocuğun doğru şeyi yapmasını bekleyerek kimseye bir iyilik yapmıyorsun. | Open Subtitles | لكنك لا تخدم أحداً هنا بإنتظار الفتى أن يقوم بالشيء الصحيح |