Baloo şansını zorlama. | Open Subtitles | لا تغامر بحظك يا بالو ابتعد عن الطريق يا باقي |
Ona ihtiyacın yok oğlum, artık ihtiyar Baloo'nun yanındasın. | Open Subtitles | لست بحاجة لها يا فتى أنت مع بالو العجوز الآن |
Baloo... İnsan yavrusu insan köyüne geri dönmeli. | Open Subtitles | بالو الفتى يجب أن يعود الى القرية |
Böylece Palo Alto'da sıkışık, penceresiz bir ofise taşındık ve tasarımımızı çizim tahtasından laboratuvara taşımak üzere çalışmaya başladık. | TED | وهكذا انتقلنا إلى مكتب، مزدحم بدون نوافذ في بالو ألتو، وبدأنا العمل على نقل تصميمنا من لوحة الرسم إلى المخبر. |
Palo Alto'daki çocuklar gibi küçük internet siteleri yaratmak yerine, Shenzhen'deki çocuklar yeni cep telefonları yapıyor. | TED | والتالي بدلا من البدء صغارا بالمواقع مثلما يفعل الأطفال في بالو ألتو، يصنع الأطفال في شنتشن هواتف جديدة |
Beni araca bindirdiler, Palo Alto civarında sürdüler. | TED | لقد وضعوني في السيارة، وتم اقتيادي في بالو ألتو. |
Baloo, Mowgli'yi evlat edinemezsin. | Open Subtitles | بالو لا بمكنك أن تعتبر ماوكلن أبنك |
Bu kadar oyun yeter Baloo. Çocuğu Ver bana. | Open Subtitles | كفاك لعباً يا بالو والآن ناولني الصبي |
Baloo seni tekrar burada görmek ne güzel. | Open Subtitles | عفواً، أفسح الطريق بالو... ِ تسعدني عودتك يا رجل |
Affedersin Baloo. Yerden göğe kadar haklısın. | Open Subtitles | أنا آسف يا بالو أنت على حق تماماً |
Konuşmalıyız, Baloo. Bir şeyler paylaşmalıyız. | Open Subtitles | أحتاج لأن نتحدث، نتشارك الأمور، بالو |
Ve şansına, en sevdiğin yeni kahramanın ihtiyar Baloo tesadüfen oradan geçiyordu. | Open Subtitles | من حسن حظك، بطلك المُفضَل الجديد (بالو) هنا، كان يعبر من هناك |
Ve şansına, en sevdiğin yeni kahramanın ihtiyar Baloo tesadüfen oradan geçiyordu. | Open Subtitles | ولحسن حظك، بطلك المفضل الجديد (بالو) العجوز صادف وكان ماراً من هناك. |
Oakland'da bir okul açıyorum. Belki bir tane de Palo Alto da. | Open Subtitles | سأفتتح مدرسة فى أوكلاند وربما واحدة فى بالو ألتو |
Ben Palo Alto'danım. Bilgisayar oyunları tasarlarım. | Open Subtitles | انا اعيش في بالو التو انا اصمم العاب الكمبيوتر |
Palo Verde'nin yedi mil kuzeyinde, kırsal anayoldan batıya doğru gidiyor. | Open Subtitles | انه شمال "بالو فيردى" بسبعة أميال يتجه للغرب على الطريق الزراعى |
Palo Alto'daki akrabalarımın partisi için gelmiştim. | Open Subtitles | أنا أزور قريب لى في بالو ألتو. إنه فقط لمجرد حفل |
Palo Alto'da bir yazılım şirketinde patlama olmuş ve yedi kişi ölmüş. | Open Subtitles | في بالو ألتو، شركة برامج قد انفجرت. وقتل سبع أشخاص. |
Palo Alto'ya nakliye edeceğimiz elli paketi ambalajlıyoruz. | Open Subtitles | ماذا يحدث? نحن فقط نقوم بالتعبئه لآننا سوف نشحن الى بالو ألتو. |
Paolo, ben istemek zorunda kaldığımda çok geç demektir. | Open Subtitles | بالو , هل يجب أن أسأل عنها هذا متأخر جداً |
Massachusetts'ten gelen Bay Tony Balu. Kusura bakma. | Open Subtitles | السيد توني بالو من مدينة ماساتشوستس آسف بشأن هذا, |
Refensthal'in filmlerine bayılırım, özellikle "Pizu Palu"ya. | Open Subtitles | -لازلت شاكراً لكِ أحبّ أفلام الجبال لـ(ليني رايفنشتال) وخاصّة فيلم (بيز بالو) |
Oy, sen Ballu'nun kızı mısın? | Open Subtitles | أوى ، أنت ابنة بالو ؟ |
Sao Paulo'daki bir arkadaşa ufak bir ithalat ihracat işinde yardım ediyordum. | Open Subtitles | لقد كنت أساعد صديقا برازيليا مع بعض الأعمال المستوردة [في [ساو بالو |