| Bundan hoşlanmadığınızı biliyorum, ama içeri girmem gerek, tamam mı? | Open Subtitles | اعلم انك لا تحبذ ذلك، ولكنني بحاجه إلى الدخول، موافق؟ |
| Özür dilerim büyükbaba. Benim biraz hava almam lazım. Bay Lewis. | Open Subtitles | معذرة يا جدي انا بحاجه لاستنشاق بعض الهواء النقي سيد لويس |
| Bu sabahki güvenlik kasedinin kopyasına ihtiyacım var, ITS'te 8:50- 9:00 arası, | Open Subtitles | انا بحاجه لشريط الامن ما بين الساعه الثامنه و النصف و التاسعه |
| Bu çocuğu önemsediğini biliyorum, ama şu an yanımda olmana ihtiyacım var, ve babanın da ikimize ihtiyacı var. | Open Subtitles | اعرف انكِ تهتمين بهذا الفتى و لكنى بحاجه لكِ هنا الان و يحتاج اباكِ ان نكون هنا من اجله |
| Hemen bir teşhis gerekiyor. En iyi adli tıpçımız kim? | Open Subtitles | انا بحاجه لهويته من هو افضل من يمكنه القيام بهذا |
| Yardıma ihtiyacın olduğunu biliyorum. Ama bu sefer verebilecek durumda değilim. | Open Subtitles | أنا أعرف انكى بحاجه للمساعده,ولكن حاليا لا يمكننى تقديم شيئ لكى |
| Peki, eğer bu genç adam sıkılırsa, burada bir çok gönüllüye ihtiyacımız olacak. | Open Subtitles | ان ضعر هذا الفتى بالضجر, نحن بحاجه للعديد من المتطوعين في المشفى هنا |
| Böyle sakalının olması için sağlam bir hormon takviyesi yapman gerek. | Open Subtitles | سيتكون بحاجه للكثير من حقن الهرمونات كي ينمو لك لحية كهذه |
| Bana teşekkür etmene gerek yok, ama sayemde, sen kazandın. | Open Subtitles | حسنا انت لست بحاجه لشكري ولكن الفضل لي لقد ربحت |
| Ameliyat odasında olaylar çok hızlı gerçekleşecek, ...buna hazırlıklı olman gerek. | Open Subtitles | ستشتعل الأمور فى غرفه العمليات، لذا أنتِ بحاجه لأن تكونِ مستعدة. |
| Umarım ikiniz bunu geride bırakabilirsiniz, ama bırakamazsanız ve konuşacak biri lazım olursa, ya da ağlayacak bir omuz... | Open Subtitles | انتم يمكنكم تخطي هذا واذا كنتِ لاتستطعين. واذا كنتِ بحاجه لشخص للتحدث معه او مجرد كتف لكي تبكي عليه.. |
| - Sana hatırlatmam lazım ki itfaiyeciler asla yanan binaya koşarak girmez. | Open Subtitles | هل أنا بحاجه لتذكيرك أن رجال الاطفاء لايهرعون ابدا الى مبنى يحترق |
| Başka şeyler de sarpa sarmadan önce onun güvenliğini sağlamam lazım. | Open Subtitles | الآن أنا بحاجه لجلبها لبر الأمان قبل ان تزداد الأمور سوءً. |
| İhtiyacım olmayan bir dersi dinlemeye, sırf senin anahtarını... çalmak için katlandım. | Open Subtitles | أنا أرى أني عانيت من خلال الدراسه التي لم أكن بحاجه اليها |
| Ne zaman kötü bir şey olsa hemen birini suçlama ihtiyacı hissediyoruz. | Open Subtitles | هذه لن تسري عليهم ليست بحاجه لذلك بقدر أن الأمر سيبدو معقولاً |
| Annem aşırı gergin ve benim ona veremeyeceğim bir şeye ihtiyacı var. | Open Subtitles | أمي متوترة للغايه و هي بحاجه لشيء ما لا يمكنني تقديمه لها |
| Sizin güçlü olmanız gerekiyor. Bütün o şeylere ihtiyacınız yok ki? | Open Subtitles | من المفترض ان تكونوا رجال اقوياء لستم بحاجه للادوات صح ؟ |
| Ama bölge maçlarını sürekli olarak kaybediyoruz ve bu gidişe dur dememiz gerekiyor. | Open Subtitles | اوه حقا . نحن لسنا بحاجه للخساره الرابعه على التوالي , صح ؟ |
| İyi şanslar. İhtiyacın olan bir şey yok. Mükemmel olacaksın. | Open Subtitles | حظ موفقاً ، انت لست بحاجه إليها سوف تكون رائعاً |
| Tuzağı boşluğun üzerine çekmemiz için hala zaman ihtiyacımız var . | Open Subtitles | ما زلنا بحاجه إلى المزيد من الوقت لسحب القماش عبر القضبان |
| Bunu hâlâ yapabiliriz. Tek yapman gereken arkana yaslanıp somurtmayı kesmek. | Open Subtitles | ومازال بإمكاننا أن نفعلها, أنت فقط بحاجه للنهوض وتكفي عن التكشير. |
| - Seni istiyorum. - Ben her isteyenle beraber olmam. | Open Subtitles | ـ أنا أريدك ـ أنا لست بحاجه لأن يريدنى أحد |
| Siz dinlenin ve biraz şarap için. İkisine de ihtiyacınız var. | Open Subtitles | أبقي هنا وأسترح وتناول بعض الخمر انا متأكد أنك بحاجه للأثنين |
| Olumsuz Yüzbaşı. En az üç saat daha gerektiğini söyle. | Open Subtitles | فاوضه أيها النقيب أخبره أنك بحاجه لثلاث ساعات على الأقل |
| Tedavi görmesi gereken başka birisinin gelebileceğini düşündüklerinden yer açmaları gerekiyordu. | TED | لأنهم كانوا بحاجه لمساحة لشخص آخر يظنون أنه من الممكن ان ينجوا مما حدث له. |
| Ancak hepsini yerseniz sizi buradan çuvalla çıkarmak zorunda kalabiliriz. | Open Subtitles | حسنا سيدي لكن إذا كنت ستستمر بالأكل إلى وقت متأخر فنحن بحاجه إلى سحبك خارجا |
| Umarım göreve hazırsınızdır. Bu genç adamların disipline ihtiyaçları var. | Open Subtitles | حسناً, آئمل أنك مستعد للمهمة هؤلاء الفتيان بحاجه للعقاب |
| Bilgisayarına birkaç dakika bakmam gerekecek. | Open Subtitles | انا بحاجه لبضعه دقائق بمفردى على حاسوبها |