Ancak, herkesin mutlu mesut yaşadığı türden bir hikaye değil.. | Open Subtitles | ولاكنها ليست تلك القصة , التي يعيشها الجميع بسعادة دائمة |
Senin uğruna, memnuniyetle ölebileceğini ve gece gündüz seni düşlediğini söyledi. | Open Subtitles | بأنه مستعد للموت بسعادة لأجلك وانه يفكر ويحلم بك ليلا ونهارا |
Fargo. Sen ve Carter bundan sonra mutluluk dolu yaşayabilirsiniz. | Open Subtitles | حسنا, فارجو الان تستطيع انت وكارتر ان تعيشو بسعادة للابد |
Bu mutlulukla duruşma gününe kadar yaşarsın. | Open Subtitles | لتأخذ حذرك كما قلت؟ عيش بسعادة حتى يوم المحاكمة |
Fazla olmadı... ama daha önce hiç olmadığım kadar mutluyum. | Open Subtitles | منذ فترة ليست بالطويلة ولكني أشعر بسعادة أكبر عما قبل |
Mesele kitap okumak istememeleri değildi, aksine, ellerinde imkân olsa seve seve okurlardı. | TED | لم يكن الأمر أنهم لم يريدوا القراءة، لكن بدلاً من ذلك، أنهم يقرأون بسعادة إذا كانت المصادر موجودة. |
10 yaşında Zaman Efendileri'yle dolu bir evde mutlu mesut yaşayabiliyorum. | Open Subtitles | يمكنني التعامل بسعادة مع منزل مليء بسادة زمان عمرهم 10 سنوات |
Deliler gibi sevişip, çocuklar yetiştirip, mutlu mesut yaşayabileceğini mi sandın? | Open Subtitles | تعتقد بأنّك تستطيع ممارسة الجنس معى مثل ثعالب الماء بساط إرتفاع يفرّ وبشكل مباشر بسعادة أبدا بعد؟ |
Deliler gibi sevişir, çocuklar yetiştirir, ve mutlu mesut yaşar. | Open Subtitles | يمارسون الجنس مع مثل ثعالب الماء بساط إرتفاع يفرّ وبشكل مباشر بسعادة أبدا بعد |
Ve bu yüksek olan mutasyon oranında işe başladım, hatta tüm dünyada memnuniyetle kullanılan bir program olsaydın , eğer kaybedersen hemen ölmek için mutasyona uğramış olursun. | TED | وأبدأ هذا بمعدل تحول عالي جداً بحيث انك اذا اسقطت برنامج تكراري سوف ينمو بسعادة ليملأ كل العالم لو اسقطته , سوف يصير التحول الى الموت مباشرة |
Büyük zorluklar sonrasında onu buldular ve o da memnuniyetle ekibe geri katıldı. | TED | وبعد المرور بتحديات كبيرة، وجدوا سبوك بالفعل، وقام بسعادة وامتنان بالإنضمام إليهم مرة أخرى. |
"Çocuklarımı mutluluk içerisinde oynarken gördükçe..." | Open Subtitles | عندما رأيت أطفالي يلعبون بسعادة سُرعان ما يقفز الى ذهنى وأفكر |
Ölse ve kendisine sonsuz mutluluk bahşedilse bile mutsuz olmak için yine bir sebep bulurdu kesin. | Open Subtitles | لو ماتَ وحظي بسعادة أبدية فأعتقد أنه سيجد سبباً كي يكون تعيساً حزيناً |
Randall ve Jeannie'nin birleşmesinden dolayı kalbimiz mutlulukla dolu. | Open Subtitles | قلوبنا مليئة بسعادة جمّة لإجتماع راندال و جينى |
Her zaman istediğim, sen, Yong-ee ve ben, üçümüzün sadece mutlulukla yaşamasıydı, son nefesime kadar. | Open Subtitles | أردتُ دائماً: أنت، يونغ، وأنا ان نعَيْش بسعادة فقط نحن الثلاثة |
Bu akşam bu akşam çok mutluyum ve sizin de mutlu olmanızı istiyorum. | Open Subtitles | ...الليلة الليلة، أنا أشعر بسعادة غامرة وأنا أريد منكم أن تشعروا بالسعادة أيضا |
Bu yerden çıkmak için yapılması gereken buysa, seve seve yaparım. | Open Subtitles | إن كان ذلك هو كل ما عليّ فعله للخروج .من هذا المكان، فسوف أفعله بسعادة |
Durum farklı olsaydı ailemize gelişinizi sevinçle karşılardım. | Open Subtitles | لو كان الأمر غير ذلك, لكُنت ساُرَحبُ بك فى عائلتنا بسعادة |
Tüm bunların senin kalbinden ve zihninden geldiğini düşündüğümde, ...seni tanımam ve karın olacak olmam nedeniyle kendimi çok mutlu hissediyorum. | Open Subtitles | عندما أفكر بكيفية مجيئها من قلبك وعقلك أشعر بسعادة غامرة لأنني عرفتك و سأصبح زوجتك |
Ne zamandan beri Hera'nın mutluluğunu düşünür olduk? | Open Subtitles | منذ متى و أي منا قد سبق أن إهتم بسعادة هيرا؟ |
Saçındaki ilk beyazı gördüğümde ev işini daha neşeli yapmıştım. | Open Subtitles | عندما رأيت أول شعرة بيضاء لديه, قمت بالأعمال المنزلية بسعادة |
O zaman hayatı boyunca zevkle b.kun içinde oturur. | Open Subtitles | ثم انه سوف يجلس بسعادة في القرف حياته كلها. هذه هي سياسته. |
Elvis'in aldığı Los Angeles'taki evde karısı Cindy'yle mutlu bir şekilde yaşıyor. | Open Subtitles | يعيش سيندي بسعادة مع زوجته في لوس انجليس في منزل اشتراه ألفيس. |
Sonsuza kadar mutlu yaşamak için tek şansım gerçek aşkımla evlenmek. | Open Subtitles | الفرصة الوحيدة لأحيا بسعادة هي الزواج من حبي الحقيقي |
Seni öptüğümde derin bir uykudan uyanıp sonsuza dek mutlu yaşamayacaksın. | Open Subtitles | عندما أقبلك، لن تستيقظى من نوم عميق وتعيشين بسعادة للأبد بعدها |
Mutluluğuk yolunda olmak ile bu kadar ilgilenmemeliyiz, ama bir yolda olmanın mutluluğu ile ilgilenmeliyiz. | Open Subtitles | يجب ألا نشغل أنفسنا بمطاردة السعادة بل بسعادة المطاردة |