| FDA insanları korumak için kurulmuştur onların yardım almasını engellemek için değil. | Open Subtitles | وكالة الأدوية تشكلت لكي تحمي الناس ليس لمنعهم من الحصول على المساعدة |
| Annesi kendini korumak için çocuğu hakkında yalan söylüyor olabilirdi. | Open Subtitles | من الممكن أن تكذب الأم بشأن الطفل لكي تحمي نفسها |
| Ne zamandan beri o parlak yıldızınla katilleri koruyorsun? | Open Subtitles | منذ متى تحمي القتلة بهذا الأسلوب الجريء؟ |
| Elinden hiçbir şey gelmeyeceğini bildiği çocuğunu kötü haberlerden koruyor. | Open Subtitles | تحمي طفلتها من الأخبار السيئة التي لا تستطيع حيالها شيئاً |
| Gördüğünüz gibi, teknolojimizi kullanarak geçidinizi koruyan bariyerin içinden yürüyüp geçmiştim. | Open Subtitles | كما رأيت أستعملت تقنيتنا لإختراق الحواجز التي تحمي البوابة على كوكبك |
| Söylenmiş olanı korumaya, yaratıcı olanı bulmaya çalışarak. | Open Subtitles | تحمي الشخص من المشاكل تجعله قادراً على مراوغة رصاصة |
| Herhangi bir güç alanı ya da algılayıcının bölmeyi koruduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعتقد هناك أيّ حقول قوةِ أَو مجسات تحمي المقصورة. |
| Kardeşimizin ölümünü, bir piçi korumak için mi ortaya çıkardın? | Open Subtitles | هل جلبت حقيقة قتل اخي للنور حتى تحمي ذلك اللقيط؟ |
| Senin için dünyadaki en önemli şey o bebeği korumak. | Open Subtitles | أهم شيء في العالم بالنسبة لكِ هو أن تحمي طفلك |
| Bir yıl önce bu şirkete geldiğimde, bu şirketin gay lezbiyen biseksüel ve transları korumak adına ayrımcılığa karşı politikaları olduğunu düşündüm. | TED | عندما أتيت إلى هذه الشركة قبل سنة، فكرت في نفسي، لهذه الشركة سياسات ضد التمييز تحمي المثليين والمتحولين جنسيًا. |
| Diğer bakteri ise kendini korumak için kimyasal saldırıya karşı koruma geliştiriyor. | TED | وبكتيريا أخرى لكي تحمي نفسها، تطور دفاعات ضد هذا الهجوم الكيميائي. |
| Ama dünyayı yok edebilecek tehlikeli bir sırrı koruyorsun. | Open Subtitles | . . لكنك تحمي سراً خطيراً قد يدمر العالم |
| Önemsediklerini buzda ya da buz dışında koruyorsun. | Open Subtitles | أنتَ تحمي الذين تهتم بشأنهم على الجليد و خارجهُ |
| Gezegenimizi çok fazla çarpışma, meteor ve benzerlerinden koruyor. | TED | فهي تحمي كوكبنا من العديد من التأثيرات، كالنيازك وما شابهها. |
| Seyşeller mercan kayalıklarını koruyor, balıkçılığını tazeliyor, iklim değişikliğine dayanıklılığını geliştiriyor. | TED | تحمي سيشيل شعابها المرجانية وتجدد مصايدها وتحسن من مرونة تكيفها مع التغير المناخي، |
| Silah yüzünden çocuklarını kaybeden anneler yerine silahla çocuklarını koruyan anneler. | Open Subtitles | من أمهات فقدن أطفالهن بسبب الأسلحة إلى أمهات تحمي أطفالهن بالأسلحة |
| Günlük yaşıyorsun kendi bölgeni korumaya ve ailenin geçimini sağlamaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | تعيش يوماً بعد يوم تحاول أن تحمي منطقتك وتعيل عائلتك |
| Eee, yolcu, bayanları hala koruduğunu görüyorum. | Open Subtitles | حسنا، ايها الحاج، أرى أنك لا تزال تحمي السيدات. |
| Ekosistemin korunması ayrıca biyolojik çeşitliliği, gezegenin işleyişini ve soluduğumuz oksijeni korur. | TED | وحماية النظم البيئية تحمي التنوع البيولوجي، وتحمي صحة الكوكب، والأكسجين الذي نتنفسه. |
| Ben de sevdiğin insanları koruman gerektiğine inanılan bir toplumdan geliyorum. | Open Subtitles | وانا جئت من عالم انه يعتقد انك تحمي الناس الذي تحب. |
| Demek bir patenti korumuyordun, onu koruyordun. | Open Subtitles | إذا، لم تكن تحمي براءة اختراع بل كنت تحميها |
| Ancak Malena Scordia'yı bu insanlardan korumalısın. | Open Subtitles | ولكنك يجب أن تحمي مالينا سكورديا من هذه المدينة |
| Maggie bizim böIgemizi korurken, babam da kendi böIgesini koruyordu. | Open Subtitles | في حين كانت ماق تحمي منطقتنا وادي كان يحمي اصته |
| Önce sevdiğin insanları koru. Sonra daha yüce iyilikleri düşün. | Open Subtitles | أولاً، تحمي الأناس الذين تُحبهم بعدئذٍ تتحدث عن الصالح العام |
| Savaşımız henüz kazanılmış değil. Hayattaki en önemli şeyimi korumanı isiyorum. | Open Subtitles | معركتنا لم تنتهِ بعد وأحتاجك أن تحمي أهم شيء في حياتي. |
| Bu vejetaryen Convict Tang'ler mercanlara bulaşan yosunları sürekli kemirerek korurlar. | Open Subtitles | هذه النباتية تحمي الشعبة المرجانية مجاورة لموجة الأعشاب البحرية التي شوهت |