"ترعرع" - Traduction Arabe en Turc

• büyümüş
• büyüdü
• büyüdüğü
• büyüyen
• yetişmiş
• büyümüştü
• büyüyüp
• büyümüşler
• büyütülmüş
• büyüdüyse

Annesiyle birlikte Helsingborg'da büyümüş. Annesi ölünce, 17 yaşında oradan taşınmış.
ترعرع مع والدته في هلسينغبورغ إنتقل في عمر 17، عندما ماتت

İngiltere'de, Küba Füze Krizi yıllarında büyümüş bir çocuk olarak çok net anımsıyorum,
أتذكرأنّني كصبيٍّ ترعرع في إنجلترا، عايش أزمة الصّواريخ الكوبية.

Evet, Ben burada doğdum. Kocam da burada yetişti, büyüdü.
. نعم ، لقد ولدتُ هنا زوجي ترعرع هنا أيضاً

Lord Snow sizin gibilerin hor görüldüğü bir kalede büyüdü.
لورد سنو هنا ترعرع في قصر البصق تحت على أشباهك

Sağlık kaytılarını almak için, sözde onun büyüdüğü akıl hastanesine bir faks çektim.
لقد بعثت طلباً بالفاكس أطلب ملفه الطبي من المستشفى النفسي الذي قال بأنه ترعرع فيه

Doğru ama benden 480 km uzaklıkta büyüyen birinin Güney Amerikalı uyuşturucu satıcısı adi bir katili neden bu kadar önemsediğini anlamaya çalışıyorum.
صحيح، كلا، أنا فقط فقط أحاول أن أفهم لم رجل ترعرع على بعد 300 ميل عني يهتم كثيراً حول ،تاجر مخدرات خسيس قاتل

Büyük büyük annem ve babam Nijer Nehri kıyısına çok yakın büyümüş.
ترعرع أجداد أجدادي بالقرب من حافة نهر النيجر.

Yoksulluk içinde, zor koşullarda büyümüş.
بالتأكيد شكراً اسمع لقد ترعرع في الفقر والصعوبات

New England'da büyümüş birini aradığımızı biliyoruz, buraya 8 yıl önce taşındığını,
نحن نعرف بأننا نبحث عن شخص ترعرع في إنكلترا الجديدة انتقلت إلى هنا منذ 8 سنوات مضت

Bu çocuk Eagle Rock'ta* büyümüş. Diğerleri ile alakasız.
هذا الولد ترعرع في إيغل روك بعيدا كل البعد عن الآخرين

William Atlanta'da 20 yıl yaşamış ama Columbus'ta büyümüş.
ويليام عاش في أتلانتا لـ 20 عاما لكنه ترعرع في كولومبوس

Birçok çocuğun eğitim alıp, doktor veya avukat olduğu bir Yahudi mahallesinde büyüdü.
أنه ترعرع في حي يهودي، حيث أغلب الأطفال متعلمين. الذين أصبحوا أما أطباء أو محامين.

Yedi kız kardeş, iki erkek kardeş zorba bir anneyle katı, ve umursamaz bir babanın olduğu evde büyüdü.
ترعرع في منزل مع سبع شقيقات و أخوين و أم متعجرفة و أب صارم لا يدعمه

Muhtemelen bir şey çıkmaz ama babam Corpus Christi'de sahil kenarında büyüdü.
أيّ شئ يمكن أن يكون مفيد من المحتمل لا شيء لكن أبي ترعرع قرب الشاطئ

Merhum Amiral Jonas Titus'un torunu Emil Titus Mississippi'de doğdu ve orada büyüdü.
إيميل تايتس،حفيد الأدميرال البحري المتوفي جوناس توتاس ولد و ترعرع في المسيسيبي

Orası yedi kız kardeşin içinde tek çocuk olan Sebastio'nun büyüdü yerdir.
هنا ترعرع سيباستياو وكان وحيدا بين 7 اخوات

Kimse büyüdüğü evi gezmek için 25 sent ödemeyecekti.
لن يدفع أحد قط 25 سنتاً ليقف في الغرفة التي ترعرع فيها

Michael Westen'in büyüdüğü ev... burası, ha?
إذن هذا المنزل الذي ترعرع فيه مايكل ويستون وفي

EA: Amerika'da büyüyen genç bir siyahi insanın adaleti anlaması nasıl mümkün olabilir?
إيف: كيف ينظر شاب أسود اليوم ترعرع بأمريكا إلى القضاء؟

Royal'da yetişmiş bütün gençler öyle.
حسنا,ذلك يبدو كأنه اي شاب مراهق ترعرع في رويال

Mincayani, yağmur ormanlarında büyümüştü.
لقد ترعرع مينكايانيي في غابة الأمطار الإستوائية

Birlikte büyüyüp sonunda evlendiği kadın çıkıp çocuk senden diyor.
هنالك امرأة ترعرع معها ثمّ تزوجها تخبره بأنّ هذا ابنه

O ve kız kardeşi o bölgede büyümüşler ama oralarda başka kimse yokmuş gibi görünüyor.
ترعرع هو و أخته في تلك المنطقة، لكن لا يبدو أن شخصاً آخر مازال في الأرجاء

- Sessiz ol. Joe, primatolojist Ruth Young'un kızı Jill Young tarafından büyütülmüş.
ترعرع منذ طفولته على يد "جيل يونج" أبنة العالمة المشهورة "روث يونج"

Ya burada büyüdüyse?
ماذا لو ترعرع هنا؟