| Kullandığın o zavallı kızda olduğu gibi... -...ve Tanrı bilir kaç tane var! | Open Subtitles | تماماً مثل مافعلت مع تلك الفتاة المسكينة التي تستغلها، ويعلم الله كم عددهن |
| Ancak, aynen trende olduğu gibi, onlar da asla son hıza ulaşamazlar. | Open Subtitles | لكن تماماً مثل القطار , أنها لن تصل تماماً إلى السرعة النهائية |
| Evet, Aynı öyleydi ama benimki pırlanta kolyeli gerçek bir tavşandı. | Open Subtitles | نعم، تماماً مثل ذلك، لكن كان أرنبي حقيقيّاً، مع قلادة ألماسيّة |
| Aynı Gam Gam gibi Sheila da girmemesi gerektiği halde aralarına giriyordu. | Open Subtitles | تماماً مثل جام جام شيلا كانت تتدخل وما كان ينبغي عليها ذلك |
| Bunun aynısı olan fosiller tam olarak büyük kara istilasının başladığı zamandan kalma. | Open Subtitles | حيوان عتيق تماماً مثل هذا يـؤرخ الزمن بالضبط عندما حدث الإحتلال العظيم للأرض |
| Bu tıpkı emlakçılık işi gibiydi | Open Subtitles | ،الشؤون السريه كثيره تماماً مثل العقارات |
| Tıpatıp resimdekine benzeyen birini istiyorum. | Open Subtitles | أريدها أن تبدو تماماً مثل الصورة |
| Sakalını saymazsak Aynı Bender'a benziyor! | Open Subtitles | بإستثناء هذه اللحية الأنيقة فهو يبدو تماماً مثل بيندر |
| Aynı toplumda olduğu gibi, sadece yüzde 1'i aykırıları dinleyip sıradan olanları, yüzde 99'u ihmal edemezsiniz. | TED | تماماً مثل ما يحدث في المجتمع, لاتستطيع السماع الى الـ1 بالمئة المتطرفين وتجاهل الـ99 بالمئة، العاديين |
| Doğruca bana bak. İlk kez şarkı söylediğimizde olduğu gibi. | Open Subtitles | تماماً مثل أول مرة غنينا مع بعض أتتذكرين ذلك؟ |
| Kamera kayıtlarını kontrol edecekler, boks maçlarında olduğu gibi. | Open Subtitles | رقائق الصالة ستتغير تماماً مثل ما فعلته إم جي إم بعد معركة تايسن. |
| Kamera kayıtlarını kontrol edecekler, boks maçlarında olduğu gibi. | Open Subtitles | رقائق الصالة ستتغير تماماً مثل ما فعلته إم جي إم بعد معركة تايسن. |
| İki motorsikletin de birbirinin tıpatıp Aynı olmasının ihtimali nedir? | Open Subtitles | ماهي فرص أن تكون تلك الدراجتين تبدوان تماماً مثل هذه؟ |
| Normal Aynı kuşak solucanların yaptığı gibi, ... ... tamamiyle doğurgan olabilirler. | TED | وهي يمكن ان تكون خصبة تماماً ولديها نفس العدد من الذرية تماماً مثل الدودة الطبيعية. |
| Aynı şu örnekteki gibi: beyaz ırka mensup bir kişiyseniz ve beyaz ırka mensup başka bir kişi | TED | تماماً مثل إذا كنت شخص أبيض وشخص أبيض آخر |
| Peki, neden geçen senenin yeni arabaları bu seneninkilerin neredeyse tıpatıp aynısı? | TED | لذا لماذا سيارات هذا العام تبدو إلى حد كبير تماماً مثل سيارت السنة السابقة؟ |
| Bu soru, aynen şunun eşdeğeri, Microsoft Word'un birebir aynısı gibi çalışacak yazılabilecek en küçük bilgisayar programı nedir? | TED | هذا مماثل للسؤال , ما هو أصغر برنامج أستطيع كتابته والذي سيتصرف تماماً مثل مايكروسوفت وورد؟ |
| 212'nin aynısı, sadece 3 ile çarpmışlar. | Open Subtitles | إنه تماماً مثل 212 ولكن مضاعف ثلاث مرات. |
| Seni sunağa bağlanmış görünce bu resimdeki insan kurbanı olayı gibiydi. | Open Subtitles | بعد أن رأيتك مقيداً تماماً مثل الاضحية البشرية في رسومات الكهف ؟ |
| 2 tane de buna benzeyen madeni para. | Open Subtitles | وعملتين نقديتين تماماً مثل هذه. |
| Bu kutunun rengi, senin arabanın rengine benziyor baba. | Open Subtitles | اللون الموجود على هذه العلبة يبدو تماماً مثل ألوان سيارتك يا أبى |
| - tıpkı baban gibisin. - Ben onun gibi değilim. | Open Subtitles | ـ تماماً مثل والدك ـ أنا لست مثل هذا الوغد |