Komik olan ne biliyorsu musun, beni ve adamlarımı buraya sürükleyerek yapmak zorunda olduğun tüm piçliğin üzerini örtmek mi? | Open Subtitles | أتعرف الممتع في الأمر هو أنك تريد توريطي أنا ورفاقي في حين أن كل ماعليك فعله هو تنفيذ هذا التهديد |
Buraya yapmak için geldiğimiz şey uğruna bazılarımız fedakarlıklar yaptı. | Open Subtitles | بعضنا قدم تضحيات، من أجل تنفيذ ما جئنا من أجله. |
Şu andaki iş göremezliği ve ofisteki görevlerini yerine getiremediğinden dolayı sürece başlamalıyız. | Open Subtitles | و نظراً لعجزه و عدم تمكّنه من تنفيذ مهام المكتب، يجب أن نتابع |
Özlerini, ... ...hayattaki arzularını, sanat stillerini inceledim ve... ...çalışmalarımı yapmaya başladım. | TED | اخترعت سيرهم الذاتية واهتمامتهم الحياتية وأساليبهم الفنية وبدأت في تنفيذ أعمالهم |
İsteklerimi yapmayı reddediyorsun. En önemli sebebi bilmek ister misin? | Open Subtitles | ورفضتَ تنفيذ ما طلبتُه لكنْ أتعلم ما هو السبب الأهمّ؟ |
Bu yüzden idam belirlendiği gibi California yasaları gereği şimdi uygulanacaktır. | Open Subtitles | ولذلك سيتم تنفيذ بالاعدام حسب القوانين المعمول بها.. في ولاية كاليفورنيا |
Kanunları uygulamak önemlidir ve bunlar, ahlak çerçevesi dışına çıkmadan yapılmalıdır | Open Subtitles | والآهم يكون عن الإجراءات التصحيحية في تنفيذ سلطة الحكم الصحيح المؤكد |
Bu pusu harekatı için en uygun adam Highway mi? | Open Subtitles | هل انت متاكد ان هايواى بامكانه تنفيذ الكمين ؟ |
Evlat, bir şeyi doğru yapmak istiyorsan kendin yapmalısın. | Open Subtitles | اعطني البندقية ان اردت تنفيذ شيئ بالطريقة الصحيحة فلتقم به بنفسك |
Para olmadan lisetedekileri yapmak kumandasız tv kanallarında zaplamaya benziyordu-- | Open Subtitles | تنفيذ المهام على القائمة بدون نقود بدأ يبدو كتبديل محطات التلفاز بدون جهاز تحكم |
Emirlerini yerine getirmediğinde gerçekten öfkelenirler ama buna katlanmak zorundasın çünkü yaşamak, yemek ve okula gitmek için paraya ihtiyacın var. | Open Subtitles | وإنهم يغضبون بشدة عندما لا يتم تنفيذ أوامرهم لكن عليك أن تتحمل دون شكوى، لأنك بحاجة لمال لتعيش وتأكل وتذهب للمدرسة |
Eğer yoksa emirleri yerine getirip kahvaltı edeceğim. | Open Subtitles | إذا كان لايوجد، أعتزم تنفيذ ألاوامر وتناول طعام الإفطار |
Çünkü biz imkansız bir işi yapmaya çalışan deli insanlarız. | TED | بما أننا أشخاص مجانين نحاول تنفيذ مهمة مستحيلة |
Onun bizi bir araya getirmek istemesinin tek bir anlamı var eğer onun istediklerini yapmaya devam edersek hepimizin sonu ölüm olacak. | Open Subtitles | لقد قال بأنه سيعيدنا لبعض والوسيلة الوحيدة لفعل ذلك هي تنفيذ ما يطلبه وإذا فعلنا ذلك فإننا سنموت |
Bunu yapmayı başaramazsanız sizi yolunuzdan çıkarır ve aradığınız cevaplardan uzaklaşırsınız. | Open Subtitles | و عدم تنفيذ هذا سيؤدى إلى حيادكم عن الطريق، و بعدكم عن الإجابات التى تبغونها. |
Duruşmayı kaybetsek ve idam cezasına çarptırılsan bile biz temyizle uğraşırken, sen önümüzdeki 20 yılı idam edilmeyi bekleyerek geçirirsin. | Open Subtitles | حتّى وإن خسرنا المحاكمة , و حُكم عليك بالإعدام سوف تقضي العشرين السنة القادمة تنتظر الطعن في تنفيذ حكم الإعدام |
Kanunları uygulamak önemlidir ve bunlar, ahlak çerçevesi dışına çıkmadan yapılmalıdır | Open Subtitles | والآهم يكون عن الإجراءات التصحيحية في تنفيذ سلطة الحكم الصحيح المؤكد |
Bunların hepsi tabi ki Henry'nin hazırladığı vasiyete uygun olarak yapılacak. | Open Subtitles | هذا كل شيء ،بالطبع سوف يتم تنفيذ الوصية طبقاً للشروط |
Onları gözaltına alacak herhangi bir kolluk kuvvetinin yanına bile asla yaklaşmayacaklar ki. | TED | لن يقتربوا من أي ضابط مسؤولٍ عن تنفيذ القانون والذي سيأخذهم إلى السجن. |
Hâlâ ölüm hücresindeyim Ajan Jareau, tek kalan şey saçım. | Open Subtitles | حسنا .. انا انتظر تنفيذ حكم الأعدام .. عميلة جارو |
Kararın infaz vakti geldi. | Open Subtitles | هو الآن أمر المحكمة أن الجملة يتم تنفيذ هذا اليوم. |
Şu adamın idamını seyrettiklerinden sonra gece yarısında dışarıda olman böyle hissettiriyor olmalı. | Open Subtitles | بعد مشاهدة تنفيذ حكم الإعدام في رجل، ثم البقاء نصف الليل بالخارج |
Yazılımı şimdi başlatıyorum. Manyetik yükselticiyi çalıştır. | Open Subtitles | تنفيذ الأمر، وشغل المغناطيس المعزز |
Süreç içerisinde, biz, Afrika toplumu ülkelerimizdeki politika oluşturulması, politik yönlendirme ve politik uygulama süreçlerinden dışlanmış olduk. | TED | نحن في هذه العملية، والشعوب الافريقية، قد تم تهميشها من صنع السياسات، وتوجيه السياسة، وسياسة تنفيذ عملية في بلداننا. |
Birlikte ülkemizin hizmet dağıtımını etkileyen değişiklikleri uygulamaya başladık. | TED | وبدأنا معًا في تنفيذ التغييرات التي أثرت على توصيل الخدمات لبلدنا. |