Bahane uydurup durma da tüm gücünle saldır. Vaktimi boşuna harcıyorsun. | Open Subtitles | توقّف عن اختلاق الأعذار، آتني أقوى ما لديك ولا تهدر وقتي. |
Senin, Hall-of-Fame'e girecek bir kolun var. Ama sen bunu harcıyorsun. | Open Subtitles | لديك ذراع تخولك أن تكون فى "ردهة المشاهير" وأنت تهدر ذلك |
Kanımca bölge bölge çok vakit harcıyorsun: | Open Subtitles | أشعر بأنك تهدر الوقت بالعمل بشكل تدريجي. |
Sus. Zaten çok güçsüzsün. Enerjini yalan söylemek için harcama. | Open Subtitles | أنت ضعيف بما يكفي أرجوك لا تهدر طاقتك على الكذب |
Söyledim ya, sadece evet ya da hayır deyin. Vaktimi boşa harcıyorsunuz! | Open Subtitles | لا, أخبرتك ألا تقول سوى نعم أو لا إنك تهدر وقتي |
Şu saçmalıkları açıklamak için vaktini ziyan etme. Hadi gidelim! | Open Subtitles | هيّا بنا، لا تهدر وقتك في تفسير تلك التفاهات، لنرحل، |
Vaktini boşa harcıyorsun. | Open Subtitles | أنت تهدر وقتك يا هارولد توقفي، أنتِ لا تفهمين |
Son baktığımda, karnına başım büyüklüğünde bir metal saplanmış olan bir adamı kurtarmaya çalışarak, zamanını harcıyorsun. | Open Subtitles | أنت تهدر وقتك محاولًا إنقاذ رجل لديه شظية بحجم رأسي تخرج من صدره |
Şu anlamsız eski kitaplar hakkında konuşarak zamanımı niye harcıyorsun? | Open Subtitles | ولم تهدر وقتى فى الحديث عن الكتب القديمة ؟ |
Senden bir adım önde olan birisi için süpriz parti düzenlemeğe çalışarak zamanını boşa harcıyorsun. | Open Subtitles | و لا تهدر الوقت تحاول مفاجأة شخص ما هو دائمًا قبلك بخطوة واحدة |
Sen, bu akşam benim paramı harcıyorsun, git ve gerekeni yap dostum | Open Subtitles | يا أنت، أنت هنا تهدر مالي، اذهب و أدي فقرتكَ الليلة يا رجل |
Süphelilerden bilgi toplamalıyız Ve sen vakit harcıyorsun. | Open Subtitles | نحن يجب ان نجمع معلومات خارج المشتبه بهم، وأنت تهدر الوقت |
Ferdy, orda satış yapan pisliklerden dedikodu dinleyerek bence zamanını boşa harcıyorsun. | Open Subtitles | يبدو أنك تهدر وقتك كي تصدق تلك الخرافات و أن هناك شيء يأتي من هناك |
Buraya gel lanet olası, daha fazla zaman harcama. Dağılın ve bulun onları. | Open Subtitles | اصعد للأعلى ، ولا تهدر مزيداً من الوقت انتشرواعثرعليهم. |
Eğer kayıp sayfaları arıyorsan zamanını boşa harcama. | Open Subtitles | إذا كنت تبحث عن الصفحات المفقودة فأنت تهدر وقتك لقد أكلتهم |
Kendini acındırıp benim ilgimi kazanma peşindeysen, boşa zaman harcama. | Open Subtitles | حسنا ، إذا كنت تعتقد إنك ستحصل على تعاطفي أنت تهدر وقتك |
mahkeme kararına gerek yoktu Herkesin zamanını boşa harcıyorsunuz | Open Subtitles | لست بحاجة الى امر محكمتك انت تهدر وقت الجميع |
Bu parkta hiçbir yağmur damlası ziyan edilmez. | TED | ولا يوجد أي قطرة مطر تهدر في هذه الحديقة. |
İçme suyumuzu israf ettiğinin farkındasın, değil mi? | Open Subtitles | أنت تعرف أنك تهدر مياه الشرب، أليس كذلك؟ |
Roketleri boşa harcamayın, Sonra ihtiyacımız olacak. | Open Subtitles | لا تهدر الصواريخ، ربما نحتاج إليها لاحقاً |
Vaktini boşa harcıyor. Öyle şeylere kimse gitmez. | Open Subtitles | حسناً، هي تهدر وقتها لا أحد يذهب إلى تلك الأشياء |
Ömrün boyunca yaptıklarını heba etme. | Open Subtitles | أنك رجل قانون يا ويات لا تهدر عملك طوال حياتك |
Elindeki tek şansı çarçur eden bir aptalsın hem de. Burada iyi seçeneğin yok. | Open Subtitles | وأنت أحمق، تهدر الفرصة الوحيدة التي قد تحصل عليها. |
Hiçbir kadın güzel bir şampanyayı iş konuşarak harcamak istemez. | Open Subtitles | لا توجد إمرأة تهدر الشمبانيا الممتازة و تناقش عملا |
Bizimle vaktini boşa harcadığını söyledin bunun sorumlusunu zaten bildiğini farz ediyorum. | Open Subtitles | حسناً، قلت أنّك تهدر وقتك معنا، لذا إفترضتُ بالفعل أنّك تعرف المسؤول. |
Neden kapıcıyla konuşarak zamanını harcayasın ki? | Open Subtitles | لماذا تهدر وقتك في خوض محادثة بسيطة مع البوّاب؟ |
Şimdi, sen burdasın, sonunda burada, ve hiper motor simulasyonunu sonsuz sayıda çalıştırarak zaman kaybediyorsun. | Open Subtitles | الآن أنت هنا، أخيرا هنا، وأنت تهدر وقتك فى محاكاة المحركات الفائقة |
- Hiç vakit kaybetmemişsin, değil mi? | Open Subtitles | أنت لا تهدر وقتك، أليس كذلك ؟ |
Konuşmayı kes. Enerjini tüketiyorsun. | Open Subtitles | توقف عن الحديث أنت تهدر طاقتك |