Ama University Caddesi itfaiye istasyonundan laboratuara en kestirme yol değil. | Open Subtitles | لكن درب الجامعة ليس بأقصر الطرق من محطة الإطفاء إلى المختبر |
Fakat uzun süre önce fark ettim ki senin izlediğin yol, ölüm yolu kimseyi huzura veya aydınlığa kavuşturmaz. | Open Subtitles | لكنّي أدركت منذ زمن طويل بأن الدرب الذي مشيته هو درب القتل لا يؤدي أبدا إلى السلام و التنوير |
Dolayısıyla aklıma bir fikir geldi bir rota, bir yol temin etmek için -- ipek yolunu düşünün, Appalachian Parkurunu İbrahim ayak izlerinden takip edilen. | TED | وقد جاءتني هذه الفكرة وألهمتني عن منحى .. طريق .. مثل طريق الحرير في الشرق الاوسط او درب الآبالاش الذي هو تعقب لطريق النبي إبراهيم |
Hollanda sınırında, bir kuş cennetinin kıyısında küçük bir yolda yürüyor. | Open Subtitles | إنه يمشي على درب صغير بمحاذاة الحدود الهولندية بجانب ملاذ للطيور البحرية |
Bizi aydınlanma yoluna götürebilirlerse, bunu nasıl reddedebilirim? | Open Subtitles | وإذا استطاعوا قيادتنا.. إلى درب التنوير فكيف يمكنني رفضهم؟ |
Ve atalarla birlikte yürümüş olanlar Onlara yol gösterdiler. | Open Subtitles | وعلى درب الأجداد سيكملوا ذلك الطريق والإسترشاد بخطواتهم |
Güvercin burada Appian yolu üzerinden aşağı doğru uçuyor. | TED | وتطير الحمامة إلى الأسفل فوق درب أبيان هنا |
Seçilmiş Kişi'nin yolu orada bitiyor. | Open Subtitles | المكان الذي ينتهي عنده درب المختار لقد سبق لك ورأيته |
Seçilmiş Kişi'nin yolu orada bitiyor. Orayı gördün... | Open Subtitles | المكان الذي ينتهي عنده درب المختار لقد سبق لك ورأيته |
Kırmızı hattı görüyorsanız, güvercinin yolunu görüyorsunuz. Kırmızı hattı görmüyorsanız, güvercin sizsiniz. | TED | إذا كان بإمكانك مشاهدة الخط الأحمر، فأنت ترى درب الحمام أما إذا لم تشاهد الخط الأحمر، فأنت الحمامة. |
Tamskaya Caddesi'nde domuzlar yiyip içip eğleniyorlardı. | Open Subtitles | وهناك بأعلى على درب تامسكاى كانت الخنازير تأكل و تشرب و ترقص |
Şimdi, biz yolda gidiyorduk. Aslında yoldan ziyade patikaydı. | Open Subtitles | ،كنّا نسير في طريقنا لم يكن طريقًا بل مجرّد درب |
Belki özel araba yoluna gül yaprakları da serperim. | Open Subtitles | بعض رش ربما 1 ينبغي بتلات الورد على درب أيضا. |
Sana önerdiğimiz, dua ve kendini cezalandırma içeren çok sıkı olan bu programla ruhunu doğru yola ileteceksin. | Open Subtitles | ما نودّ عرضه عليك هو برنامج صارم من الصلوات والتعذيب الشخصيّ سيضع روحك على درب الاستقامة |
Güzel, 31 yıldır koçluk yapan birinin belki iyi fikirleri vardır. | Open Subtitles | حسنا ، ربما شخص ما من الذي درب 31 سنة لديه بعض الأفكار الجيدة |
36ncı bölge, 5nci bölüm, Wriggler Bulvarı. | Open Subtitles | القطاع السادس والثلاثون القسم الخامس درب ورجلر |
407 Finley Avenue Venice, California'da oturmuyor musunuz? | Open Subtitles | هل تسكني في 407 درب فينلاي , فينيسيا، كاليفورنيا؟ |
Sir Trenton'ı o eğitti. Tüm şampiyonları o ve şef beraber eğittiler. | Open Subtitles | لقد درب السيد ترينتون هو والرئيس دربوا جميع الفائزين |
- O dilsiz, efendim. Zavallının dili kesildi. Konuşması için papağanı eğitmiş. | Open Subtitles | انه أخرس يا سيدي الشيطان قطع لسانه لذا درب الببغاء للكلام بدلاً عنه |
Dünkü fiyaskonun ardından kampanya yolunda yanımda olmasını istediğim başka biri yok. | Open Subtitles | بعد إخفاق الأمس لا يوجد احد أحبّذه بجانبي في درب الحملة الإنتخابية |
Sizi direk hedefe yönelten, dijital bir iz oluşturabilirsiniz. | Open Subtitles | يمكنك وضع درب رقمي في جميع أنحاء المدينة وسوف يقود بشكل مستقيم الى هدفك |
Bu mal varlığını yaratıyoruz ve bu dijital kırıntıların izini arkamızda bırakarak, hayatımıza devam ediyoruz. | TED | نحن نخلق هذا الأصل، ونترك درب فتات الرقمية هذا وراءنا بينما نمضي في الحياة قدماً. |