Hata ediyorsun, baba. Ben iyi bir dedektifim. Bunu sana göstereceğim. | Open Subtitles | أنت ترتكب خطأً يا أبي، أنا محققة جيّدة، سأثبت ذلك لك. |
Hayır, başın belaya girer. Bunu sana yapamam. Sen benim dostumsun. | Open Subtitles | لا أنت ستقع في المشاكل لاأريد ذلك لك, أنت صديقي |
Bırak dün geceyi, rüyamda bile Sana bunu yapabileceğimi düşünemem. | Open Subtitles | ولا حتى في أحلامي استطيع ان أتخيّل عمل ذلك لك. |
Goodnight, iki yıldan sonra Sana bunu yapar mıyım? | Open Subtitles | جودنايت، ممكن أعْمَلُ ذلك لك بعد سنتانِ؟ |
Ya da B~ boş boş konuşmaya devam eder ve tarihin en hızlı kaybedilen dişleri rekoruna sahip olabilirsin ki Bunu senin için bedavaya yapabilirim. | Open Subtitles | يمكنك أن تبقى صامتاً و أُكسر لك جميع أسنانك بكل سهوله و سأفعل ذلك لك بدون مقابل |
İçgüdülerim bana diyor ki, bunu size anlatmak zaman kaybından başka bir şey olmayabilir. | Open Subtitles | ولكن حدسي يقول أن توضيح ذلك لك قد يكون نوع من تضييع الوقت ، لذلك |
Bunun senin başına gelmesini istemiyorum. | Open Subtitles | انهم لن أعود. أنا لا أريد أن يحدث ذلك لك. |
Ama bunu çözmeni bekleyemeyeceğim. Bu yüzden, Bunu sana ispatlayacağım. | Open Subtitles | لكن لا يمكنني الإنتظار حتى تكتشف ذلك لذا، سأثبت ذلك لك |
Eğer kitaplarım çürümeden teknemin yanına dönmeme izin verirsen, Bunu sana kanıtlarım. | Open Subtitles | وإن تركتني أعود إلى مركبي حسناً، قبل أن تتعفّن كتبي سأثبت ذلك لك. |
Belki Bunu sana yapmamalıydım ama... | Open Subtitles | حسنا, ربما لم يكن يجب علي أن أفعل ذلك لك لكن .. |
Bunu sana kim yaptıysa onlardan senin kadar nefret ediyorum. | Open Subtitles | الذين فعلوا ذلك لك انا اكرههم بمقدار كرهك لهم |
Bunu sana söyleyemiyor, çünkü o da herkes gibi bunun seni uzaklaştıracağını biliyor. | Open Subtitles | هي فقط لا تستطيع قول ذلك لك لأنها مثل كل شخص آخر تعلم بأن هذا الأمر سوف يقودك بعيدا ً عنها |
Bunu sana nispeten rahat bu çirkin koltukta otururken kanıtlayabilirim. | Open Subtitles | و يمكنني أن أثبت ذلك لك من الراحة النسبية لهذا الكرسي المبتذل |
Ve senin en iyi arkadaşın olduğuma inanıyorum, Sana bunu söyleyebilirim ve yine de aramız bozulmaz. | Open Subtitles | , و أنا أؤمن لأنني صديقتك المفضلة , أنه يمكنني قول ذلك لك و سنظل أصدقاء مع ذلك |
Seni hayatımdan çıkarmamalıydım. Sana bunu asla yapmamalıydım. | Open Subtitles | كان علي الوفاء بوعدي، لم يجدر بي فعل ذلك لك ابداً |
Tabii canım. Eğer bana inanmıyorsan Sana bunu kanıtlayacağım. | Open Subtitles | حسنا , بما انك لا تصدقني فاني ساثبت ذلك لك |
Sen kendini keşfetmezsen, biri Bunu senin için yapacaktır. | Open Subtitles | انظري، إذا لم تخترعي نفسك شخص آخر سوف يفعل ذلك لك |
- O da şimdi Bunu senin için yapıyor. - Nerede? | Open Subtitles | هو يحاول أن يفعل ذلك لك الآن أين هو ؟ |
Bunu senin için yaparsam Angel haddini bilmen gerekiyor. | Open Subtitles | وإذا فعلت ذلك لك ياملاكى ... ثمّلم تحسنىالتصرّف. |
Bakın, bunu size açıklayamam, bayım. Hiç zamanımız yok. | Open Subtitles | اسمع، لا يمكنني تفسير ذلك لك يا سيّدي فآخر ما نملكه هو الوقت |
Bunun senin için ne anlama geldiğini biliyorum. | Open Subtitles | انا افهم ماذا يعني ذلك لك |
Bana yalnızca bir saniye ver, ben de oraya çıkıp senin için bunu yapacağım. | Open Subtitles | فقط أعطني الثانية ثم، وسوف أذهب على ونفعل ذلك لك. |
Size bunu mantıksal olarak kanıtlayacağım. | Open Subtitles | تعالَ, سوف أثبت ذلك لك منطقياً |