bakın, bu aptalca gelecek biliyorum ama dün gece müzeden bir mumya kayboldu. | Open Subtitles | انظر، أعرف بان هذا سيبدو غبي جدا، لكن مومياء إختفت من المتحف الليلة. |
Sen olmak zorundasın, performansın Paskalya kutlama töreni gibi görünecek. | Open Subtitles | إننى سأواجهك و سيبدو أداؤك و كأنه مسابقة عيد الفصح |
Çok açık olacak ama, Sen belki de yanlış kişiyle evlendin. | Open Subtitles | سأقول شيئاً سيبدو غريباً ولكن اعتقد انك متزوجة من الرجل الخطأ |
Cesetten kurtuluruz, böyle bir şey hiç yaşanmamış gibi olur. | Open Subtitles | سوف نتخلص من الجثة سيبدو الأمر وكأن شيئاً لم يحدث |
Bu sana çok tuhaf gelebilir ama resmini çekebilir miyim? | Open Subtitles | سيبدو ذلك غريباً جداً, لكن هل يمكنني أخذ صورة لك؟ |
Hiç bu kadar cesaretli olmadım, kulağa nasıl geldiğinden emin değilim... | Open Subtitles | بإعتبار أني لم أتلقّ كلمة تشجيع قط فأجهل كيف سيبدو ذلك |
İlk çıkardığım şey kullanılmış yara bandı gibi görünüyor, zaten öyle. | Open Subtitles | و الآن، الدليل الأوّل سيبدو مثل لصقة جروح و هو كذلك |
Biliyorum bu garip gelecek ama kurbanların canlı olarak derilerinin yüzülmesi şimdi de son bu son kurbanın kazığa geçirilmiş olması... | Open Subtitles | اعرف ان هذا سيبدو غريبا ولكن الطرق التي كان بها الضحايا تم سلخهم, تشويههم والآن الوضع على الخازوق بالنسبة للضحية الآخرى |
Pekala, bu kulağa biraz garip gelecek ama gelecekte sana çok kötü bir şey yapmış olabilirim umarım beni affedersin. | Open Subtitles | حسناً ، هذا سيبدو غريب جداً لكن في المستقبل ربما سأفعل لكِ شيء سيئ جداً وأنا أتمنّى بأن تغفري لي |
Çılgınca gelecek ama benim için olabilecek en iyi şey. | Open Subtitles | سيبدو هذا جنونياً ولكن بالنسبة لي ، إنه أفضل شيء |
Düzgün sutyen de bulamadım, bu yüzden sırtım kötü görünecek. | Open Subtitles | لم أجد صدرية مناسبة مما يعني أن ظهري سيبدو بديناً |
Ama tersi şöyle bir şekilde görünecek. Arka plandan çok fazla bir şekilde ayrışarak. | TED | على كلٍ .. مع تباين الالون سيبدو الامر هكذا كما ترون تمايز جيد عن المحيط .. |
Kuruduğu zaman görünecek şirin ruhu için güzel postu için güzel | Open Subtitles | سيبدو رائعاً جداً بمجرد أن يجف حسناً، إنه شئ جيد للروح وهو جيد ايضاً للإختباء |
Bunların hepsini tekrar yapacağız ve iki doğum günün varmış gibi olacak. | Open Subtitles | سوف نعيد هذا كله مجدداً و سيبدو الأمر كأنه لدينا عيدين ميلاد |
Bunu benden duyman biraz garip olacak ama yavaştan alman gerekiyor. | Open Subtitles | هذا سيبدو مثيرًا للسخرية بأن يخرج مني لكن يجب أن تتمهلي |
Peki, eğer tekrarlar ve desenler güzelliyin anahtarıysa, desenlerin olmadığı bir müzik nasıl olur? Tekrarlar olmayan sade bir müzik kulağa nasıl gelir? | TED | فإن كان التكرار والأنماط هي سر الجمال، فكيف سيبدو غياب الأنماط، إذا ألفنا مقطوعة موسيقية لا تحوي أي تكرار؟ |
Tamam, bu biraz aptalca gelebilir fakat dün gece düşünüyordum... | Open Subtitles | حسناً, ربما سيبدو هذا غبياً لكني كنت افكر الليلة الماضية |
Birkaç saatlik uyku kulağa... - ...harika geliyor şu anda. | Open Subtitles | عدة ساعات من وقت عصيب , سيبدو ذلك جيد جدا |
Bir konudan eminim. Bu söylediğin gerçekleşene kadar eğlenceli gibi görünüyor. | Open Subtitles | حسناً , لمعلوماتك , سيبدو الأمر ممتعاً حتى تُجري العمليّة الجراحيّة |
Hüküm vermekten korkuyordum çünkü bu kızla aynı bakışı desteklemeseydim, ne olacağını bilmiyordum. | TED | خشيت أن أحكم فأنا لم أعرف كيف سيبدو الأمر إن لم أدعم رأي هذه الفتاة. |
Aslında kafan, şöminesinin üstünde pek bir dekoratif durur. | Open Subtitles | فى الواقع سيبدو رأسك جميلا على الرف خاصته |
Aptalca geleceğini biliyorum ama onun sonsuza kadar yaşayacağını sanıyordum. | Open Subtitles | ,أعلم أن هذا سيبدو غبائاً لكنني ظننت أنه سيعيش للأبد |
Nasıl göründüğünü biliyorum, ama bu numaraları son 50 yılın her büyük kitlesel afetin tarihleriyle kusursuz bir şekilde eşleştirdim. | Open Subtitles | ابق معي، أعرف كيف سيبدو الأمر طابقت هذه الأرقام بتواريخ كل الكوارث العظيمة في العالم لآخر خمسين سنة بتعاقب مثالي |
- Evet ama eşinin masamızda olması müvekkillerimiz nezdinde iyi gözükür. | Open Subtitles | ولا أعتقد أننا سندعو مساعدين نعم ولكن سيبدو جميلاً أمام العملاء |
bir ilacı bu kadar yüksek dozda uygulayacak olursanız, yan etkileri çok olacaktır, böylece yeni ilacınız daha iyi görünecektir. | TED | أى أنه إذا أعطيت مريض جرعة دواء مرتفعة، سوف يؤدي لأعراض جانبية أعلى وعليه سيبدو العقار الجديد أفضل. |
Eğer 100, Eğer 100'ü bir kare olarak düşünürsek, 75 böyle görünürdü. | TED | إن كانت 100 ان فكرنا ب 100 كمربع فان 75 سيبدو هكذا |