Dışarı çıkıp, burada sessizce oturup gülümseyecek genç birini mi bulursun? | Open Subtitles | إخرج و إحصل على فتاه صغيرة تجلس هنا في صمت وإبتسامة؟ |
Ya dışarı çık yada burada sessizce otur ve bekle. | Open Subtitles | إما تكمل طعامك بالخارج، أو تجلس هنا منتظرًا في صمت. |
Çocuklar, bir anlığına sessiz olup onlara teşekkür edelim mi? | Open Subtitles | الآن الجميع هل يمكننا الوقوف لحظة فى صمت لشكرهم ؟ |
Ve sinemada, geleneksel olarak, projektör yüzünden asla sessiz bir an olmaz. | TED | وفي السينما، عادةً لا يوجد لحظات صمت لوجود صوت جهاز العرض. |
Her şeyin sonunda, canımızı en çok acıtacak olan, düşmanlarımızın sözcükleri değil, dostlarımızın Sessizliği olacaktır. | TED | وفي النهاية، ماسوف يؤلم أكثر ليست كلمات اعدائنا بل صمت أصدقائنا. |
Ya dışarı çık yada burada sessizce otur ve bekle. | Open Subtitles | إما تكمل طعامك بالخارج، أو تجلس هنا منتظرًا في صمت. |
İnsanlar bin yıldır yıldızları izledi ve yukarıda sessizce kaderlerini yazan bir tanrısal varlık olup olmadığını merak etti. | Open Subtitles | لقد حدق البشر في النجوم لآلاف السنين متسائلين عما إذا كان هناك إله هناك بالأعلى يوجه مصائرهم في صمت |
Yapbozun diğer parçası şafak vakti açık denizde sessizce süzülen bir gemiye ait. | TED | الجزء التالي من الأحجية هي حول قارب في الفجر الباكر ينزلق في صمت في البحر |
O yüzden beni kandırmaya çalışırken sessizce dinlemek çok akıllıca olur. | Open Subtitles | لذا فمن الحكمة أن تسمع في صمت أثناء محاولتك لخداعي |
Sen geceyi bir barda ya da kafede sessizce oturarak geçirmeye can atıyorsan... | Open Subtitles | إلا إذا كنت تتطلعين لتمضية المساء في صمت داخل حانة أو مقهى |
Arabalar nihayet sessiz olabilir, sokaklarda huzur, şehirlerde sessizlik devrimi. | TED | أخيرًا يمكن للسيارات أن تكون هادئة السلام في الشوارع، وثورة صمت في المدن. |
Kiliseye gittiğimizde sessiz ve uslu bir kız ol. | Open Subtitles | كوني فتاة جيدة وأذهبي في صمت إلى الكنيسة |
Tüm birimler, sessiz seyre geçiyoruz. Tekrarlıyorum, sessiz seyir. | Open Subtitles | كُلّ الطاقم، نحن سَصْمتُ الآن إعادة، صمت كامل |
Öksüz kalmanın verdiği derin acı, sessiz bir çığlık gibi belirgindi. | Open Subtitles | خلف مراسمها الجنائزية في صمت يملأ قلوبهم الحزن كتيتم الاطفال |
Madem ki sağlığı yerinde, Sessizliği ve hareketsizliği... | Open Subtitles | لو أن صمت السيدة فوجلر، كان نتيجة قرار واعٍ |
Ben Jodie Foster değilim ve bu da "Kuzuların Sessizliği" değil. | Open Subtitles | أنا لست جودي فوستر وهذا ليس فيلم صمت الحملان فيلم رائع ينصح بمشاهدته |
Kuzuların Sessizliği ile Greatest Story Ever Told karışımı bir şey. | Open Subtitles | هو صمت إجتماعات الحملان أخبرت الأعظم القصّة شيء النوع أبدا. هو... |
Tanrım, çeneni kapatacak mısın! Ben bu işin adamı değilim. | Open Subtitles | يا إلهي، هلا صمت اسمع، أنا لست مضطرة للعمل |
Sadece bu konuya inanabilirim, kendimi bu fikre adayabilirim, Boyun eğip sessizliğe doğru inzivaya çekilmenin aklımı çelmesi yüzünden kesinlikle bunu yapacağım. | TED | يمكنني فقط أن أؤمن به، ألزم نفسي، لفكرته، وأنا أقوم بهذا تحديدا بسبب اﻹغراء في رفع يدي في استسلام والتراجع في صمت. |
Burada, sessizlikte yatmış binlerce yıldır, Truva bile kuşatılmadan önce. | Open Subtitles | هنــا تقبع أسرار فـي صمت متكامـل منذ آلاف السنين ، قبل أن ترزح طروادة تحت الحصار طروادة : |
Erkeklerin sesleri, kadınların sessizliğini saygısızca bastırıyordu. | Open Subtitles | وقد غطى صوت الرجال الصاخب على صمت السيدات |
Sonuna kadar eğlenceli. Bir dakikalık saygı duruşu. Şov artık benimdir. | Open Subtitles | مضحك حتى النهاية دقيقة صمت ، أصبح برنامجي الآن |
O zamanlar tartışmalı olmasına ve hâlâ tartışmalı kalmasına rağmen Cage'in görüşü, gerçek sessizlik diye bir şeyin olmadığını yönünde. | TED | ومثير للجدل رغم كونه كذلك، وحتى مثيرا للجدل مع أنه لازال موجودا، هدف كايج هو أنه لا يوجد صمت بالفعل. |
- Lütfen, efendim, babam zaten cesurca savaşmıştı... - Susun! | Open Subtitles | رجاءًً، سيدي، أبي - يقاتل بشجاعة صمت - |
Bugün onu mükemmel bir sessizlikle arkama aldığımı biliyordu Necropolis'e geri dönmem gerek. | Open Subtitles | اليوم بالرغم من أننى جئت من خلفة فى صمت تام ، علم بقدومى |
Bu bey hiç susar mı? | Open Subtitles | ويتاجرون معنا هل صمت هذا الرجل النبيل قط؟ |
Orada yaptığı gibi, burada da sus payı vermeye çalışıyor anlayacağın. | Open Subtitles | انة يحاول ان يعمل نفس الشئ الذي فعلة هناك يدفع لهم من اجل صمت |
Bay Garrison'ın suskun kalması, kafalarda soru işaretleri doğurdu. | Open Subtitles | صمت السيد جاريسون حول هذا الموضوع قد أثارت بعض الأسئلة المثيرة للاهتمام |
Tabii, oyunlar da sükunet içinde oynanırdı. | Open Subtitles | الألعاب كانت تمارس في صمت بالطبع |