Ve geriye dönüp, çıktığınız yere bakıyorsunuz, ve bazı insanlar yüksek sesle konuşuyor. | TED | كما أننا نستدير ونظر في المكان حولنا، وبعض الناس يكلمون أنفسهم بصوت عال. |
Fakat dalgalar aksine kısa dalga boyuna sahipse birbirlerine yakın olurlar yani yüksek frekansta olurlar ve daha sık inip çıkarsınız. | TED | لكن لو كانت الموجات ذات طول قصير، فسوف تكون متقاربة وسوف تتمايل إلى أعلى وأسفل لمرّات أكثر، أي على تردّد عال. |
Komşuları sormamdaki neden ise, kesme masası oldukça gürültülü olabiliyor. | Open Subtitles | سبب سؤالي عن الحي هو أن منشار الطاولة بصوت عال |
İstediğim kadar gürültülü çalarım, pis İtalyan! | Open Subtitles | سأعزف بصوت عال كما اريد ايها المهاجر الايطالي الصغير |
Ailevi psikolojik sağlık, uluslararası gündemce açık seçik tanınmış olacak. | TED | ستصرخ الصحة النفسية العائلية بشكل عال وواضح في العالم وفي الأجندات الدولية. |
Beni silahımla beraber Adolf Hitler'in 1 mil uzağına koysanız, net bir görüş alanı ile, komutanım... | Open Subtitles | هو أنك لو وضعتنى و هذه البندقيه القناصه في أيّ مكان عال و محيطه 1 ميل لأدولف هتلر مع خطّ رؤيه واضح يا سيدى |
Onunla sesli şekilde konuşunca, nasıl cevap vereceğini hayal edebiliyorum. | Open Subtitles | عندما اتحدث اليها بصوت عال لا اتخيل بأن ترد على |
yüksek sesle konuşmak zorundaydım çünkü film de yüksek sesliydi! | Open Subtitles | كان علي التحدث بصوت عال لأن صوت الفلم كان عاليا |
Tarak anketlerine göre köpekbalığı korkusu tüm zamanların en yüksek düzeyinde. | Open Subtitles | طبقاً للمقاييس الهاتفية الأخيرة اسماك القرش على ارتفاع عال طوال الوقت |
Çimlerimin güzel görünmesine ve yüksek sesle müzik dinlememeye dikkat ederim. | Open Subtitles | سأبقي أعشابي جميلة الشكل و سأتأكد ألا أشغل الموسيقى بصوتٍ عال |
Burun deliklerinde ve elbisesinin önünde yüksek yoğunlukta... metalik kalıntı var. | Open Subtitles | تركيز عال من بقايا معدنية في أنفه وعلى الجبهة من الملابس. |
Ben pamuk fiyatından bahsetmek istiyordum ama salon gürültülü ve puro dumanı dolu. | Open Subtitles | أجرؤ على القول ستمتلء الصالون كاملة بدخان السيجار والحديث بصوت عال عن سعر القطن |
Çok gürültülü çiğnediğimi söylediğin için patlamış mısır almadım. | Open Subtitles | ل الفشار شراء أكن لم جدا. عال بصوت مضغ أنا قلت |
Burası gürültülü köşedeki telefonu kullanabilirsiniz. | Open Subtitles | ,هنا ضجيج عال تستطيعين إستخدام حجرة التليفون الأولى |
Ama bir aralar en gürültülü, en metalci üçlüydü onlar. | Open Subtitles | لكنها كانت، في نقطة واحدة الثلاثي من لحظة بصوت عال والمیتالية. |
Adam dilsizdi ama beyin dalgaları çok açık konuşuyordu. | Open Subtitles | الشخص كان أبكماً لكن أمواج دماغه تتكلم بشكل عال و واضح |
açık mahkemede açık ve net bir şekilde milletin aklına... | Open Subtitles | الأسئلة التي سوف أسألها، بصوت عال وواضح، في جلسة علنية... |
Yeterince açık olarak ilan ediyorsunuz. | Open Subtitles | كنت تستعرضينه بصوت عال بما فيه الكفاية |
Bununla kastettiğim, Efendim, eğer Tanrı beni bu dürbünlü tüfekle Adolf Hitler'e 1,5 km.lik bir alan içerisinde, net bir görüş açısına sahip herhangi bir yere koysaydı, efendim: | Open Subtitles | حسنا ما أعنيه بذلك يا سيّدي هو أنك لو وضعتنى و هذه البندقيه القناصه في أيّ مكان عال و محيطه 1 ميل لأدولف هتلر |
Bunu sesli bir şekilde yapacaksınız 996 ile başlayarak ve olabildiğince hızlı şekilde. | TED | ستفعلون ذلك بصوت عال وبأسرع ما يمكنكم، ابتداء من 996. |
- Ben... - bağır bana! Olabildiğince yüksek sesle! | Open Subtitles | أصرخ بصوت عال |
İşte eğer listelerimizi sesli olarak paylaşsaydık keşfedeceğiniz çok şey olurdu. | TED | وهذا ما ستكتشفه لاحقاً إذا بدأنا جميعا بتقاسم قوائمنا بصوت عال. |