"عدم" - Traduction Arabe en Turc

    • için
        
    • yok
        
    • hiçbir
        
    • olmak
        
    • "
        
    • asla
        
    • diye
        
    • olmadığını
        
    • daha
        
    • neden
        
    • konusunda
        
    • olur
        
    • olmaz
        
    • etmeyin
        
    • gibi
        
    Ama benim için en yıkıcı şey annemin cenaze törenine katılamamamdı. TED أكثر ما يؤلمني هو عدم تمكني من حضور مراسم دفن أمي.
    Öyleyse para göndermek için daha iyi, daha ucuz hiçbir seçenek yok mu? TED هل هذا يعني عدم وجود خيارات؟ ألا يوجد بدائل أفضل وأرخص لتحويل الأموال؟
    Cadı olmak istememek, senin verdiğin gibi, bir tepki değil Prue. Open Subtitles عدم رغبتي في أن أكون ساحرة ليست علامة تدفعني لشيء آخر
    deseydi. Sizin de her seferinde asla başaramayacağı ve yine düşeceği düşüncesi ile başa çıkması için danışmanlık yaptığınızı düşünün. TED ويكون عليكم أن تجلبوا له المساعدة ليستطيع التعامل مع مشاعر عدم الكفاءة وعدم القدرة على الوصول والفشل في كل مرة.
    Ben demedim mi size benim zenci prenseslerimi bozmayın diye Open Subtitles ِ ماذا اخبرتكم عن عدم الاحترام انها اميرتي السوداء ؟
    Odanda hiç bitki olmadığını fark ettim, ben de ilk çiçeği... Open Subtitles لقد لاحظت عدم وجود محطات لذلك أنا جلبت لكم أولا لديك.
    Yenilikçi tasarım çözümlerini bütün toplumun sesini duymadığımız için göz ardı mı ediyoruz? TED كم تغاضينا عن حلول تصميم مبتكرة؛ بسبب عدم سماعنا لآراء المجتمع بجميع فئاته؟
    Bu sohbeti Amerika Birleşik Devletleri bağlamında ele alacağım ancak bu tartışma eşitsizliğin artmakta olduğu her ülke için geçerlidir. TED سوف أضع إطارًا لهذه المحادثة فى سياق الولايات المتحدة لكن هذه المناقشة تنطبق عمليا على أي بلد لمواجهة عدم المساواة
    Bu yüzden 10 yaşındaki Julia'nın yaptığını yapmanın bir anlamı yok. TED هذا سبب عدم جدوى تكرار ما فعلته جوليا ذات العشرة أعوام.
    Benzer olarak sizlerin alınabileceği bir şeyi söyleme gibi bir insani hakkım var, ama sizin alınmama gibi bir insan hakkınız yok. TED وبالمثل، فإن لدي حق إنساني في أن أقول شيئاً قد تجده أنت مهيناً، ولكن ليس لديك حق إنساني في عدم التعرض للإهانة.
    hiçbir güvenlik sistemi olmadığı zaman, güvenlikle alakalı sorular dehşet vericidir. TED أسلئة حول الأمان، في ظل عدم وجود نظام أمني، تصبح مخيفة.
    Ve savaşı durdurmak için bir şey yapmamak tarafsız olmak demek değildir. Open Subtitles عدم فعل شئ لإيقافه فى الحقيقة هو أختيار جانب لن يكون حيادياً
    Çok çalışmak ve asla, asla vazgeçmemek bu oyunun sırrı. Open Subtitles إنها حول بذل الجهد و عدم الإستسلام أبدا، أبدا، أبدا
    Bunu sen çözemiyorsun diye, günah keçisi olmaya niyetim yok. Open Subtitles أنا لا أريد مطاردة الساحرات لمجرد عدم حلكم لهذا الشيء
    - Phoebe, bence 9 ay sonra bebeğin olmadığını görünce farkedecekti! Open Subtitles فيبي ، اعتقد أنه سيلاحظ عدم ولادتك خلال التسعة أشهر القادمين
    Bir şeyi yapmak korkutucu olabilir ama bazen yapmamak daha kötüdür. TED يمكن أن يكون التصرف مخيفاً، ولكن أحيانا عدم التصرف يكون أسوء.
    Bu 36 numaralı tübe bakıp, belleğin neden odaklanmadığını anlamaya çalışan bir mühendis. TED هذا مهندس يحدق على الأنبوب رقم 36 محاولا اكتشاف سبب عدم تركز الذاكرة
    Ama, May'in bunu bilmemesi konusunda dile getirmediğimiz bir anlaşmamız vardı. Open Subtitles ولكننا اتفقنا بشكل غير مباشر على عدم إخبار ماى عن هذا
    İçini okumak istiyor. Buna izin vermemek saygısızlık olur. Bu büyük bir onurdur. Open Subtitles يودّ تحليل شخصيّتك، سيكون من الفظاظة عدم السماح له بذلك، إنّه شرف عظيم
    Dinle, bebeğim, bana Julianne aracılığıyla kişisel mesajlar bırakmasan olmaz mı? Open Subtitles اسمعي يا عزيزتي.. أتستطيعي عدم ترك رسائل شخصية عني مع جوليان
    Lütfen rahatsız etmeyin tabelasını kapıya asayım mı? Open Subtitles هل تريد أن أضع علامة عدم الأزعاج على الباب ؟

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus