Durumumu düzeltmek için bu adamlarla bir uzlaşma yolu bulmalıyım. | Open Subtitles | هؤلاء القوم يجب أن يكونوا منفتحين لترتيبات عادلة لإصلاح الأمور |
Kendimizi düzeltmek için sürekli yeni yollar bulmak zorunda kalırız. | Open Subtitles | .. يجب علينا على الدوام استحضار طُرق جديدة لإصلاح أنفسنا |
Yani Art'la bir şeyleri düzeltmenin bir yolu olmadığını mı söylüyorsun? | Open Subtitles | إذن أنتِ تقولين أنّه لا توجد طريقة لإصلاح الأمور مع آرت؟ |
Dünyada onu tamir etmeye yetecek kadar koli bandı yok. | Open Subtitles | ما من شريط لاصق في العالم يكفي لإصلاح ذلك الشئ. |
Gördüğün gibi... bir şeyleri onarmak için asla geç değildir. | Open Subtitles | أترى ذلك ؟ إن الأوان لا يفوت مطلقاً لإصلاح الأمور |
Ne yapsak da ne kadar düzeltmeye çalışsak da geçmiş sürekli değişiyor. | Open Subtitles | الآن، كل ما نقوم به برغم محاولتنا لإصلاح الأمور التاريخ يتغير بإستمرار |
Ayrılmış burun boşluğumu düzeltmek için küçük bir operasyon düşünüyorum. | Open Subtitles | أنا أفكر في اتخاذ إجراءات لشخص قاصر لإصلاح حاجزي الأنفي |
Lütfen bunu düzeltmek için basabileceğin bir düğme olduğunu söyle. | Open Subtitles | ..أرجوك أخبرني أن هنالك زراً يمكنك الضغط عليه لإصلاح هذا.. |
Burada Avatar'ı yakalamayı beceremediğiniz için neden olduğunuz karmaşayı düzeltmek için bulunuyorsunuz. | Open Subtitles | أنتما هنا لإصلاح الفوضى التي سببتماها عندما فشلتما في القبض على الأفاتار |
Bu kadınla işleri gerçekten batırdım, ve bunu düzeltmek için bu tek şansım. | Open Subtitles | لكنني فعلاً أفسد الأمور مع تلك المرأة وهذه هي فرصتي الوحيدة لإصلاح ذلك |
Bu sorunu çözüp aramızı düzeltmenin bir yol olmalı. | Open Subtitles | أتمني لو أجد طريقة أو حل لإصلاح هذا الوضع السئ الذي نحن فيه يمكن ان نكون انا وانت اصدقاء كما سبق |
Bu sorunu çözüp aramızı düzeltmenin bir yol olmalı. | Open Subtitles | أتمني لو أجد طريقة أو حل لإصلاح هذا الوضع السئ الذي نحن فيه يمكن ان نكون انا وانت اصدقاء كما سبق |
Yanlış bir şey söylemiş olabilirsin ama bunu düzeltmenin bir yolu var. | Open Subtitles | ربما كنت قد قال الشيء الخطأ، ولكن هناك طريقة لإصلاح هذا. |
Kalkan jeneratörümüzü tamir etmeye gezegenimizi tahliye etmek için kışkırtmaya değil. | Open Subtitles | لإصلاح مولد الدرع وليس لإجلاء سكان كوكبنا |
Bir kaç yıl önce,L.A şehri... ...şehir okullarını onarmak için... ...2.5 milyar dolara ihtiyaçları... olduğuna karar verdi. | TED | لذا بضع سنوات سابقة، مقاطعة لوس أنجليس قررت أنها تحتاج إلى أنفاق 2.5 مليار دولار لإصلاح مدارس المدينة. |
Son birkaç saattir bu elbiseyi düzeltmeye ve temizlemeye çalışıyorum ve emin ol değişen birşey yok, | Open Subtitles | أنا لدي فقط عدة ساعات لإصلاح هذا الفستان و تنظيفه وأن أتأكد بأن لاشئ آخر سيحدث له |
Bir şeyleri onarmaya çalışmak için asla geç değildir. | Open Subtitles | نعم ، حسناً ، إن الأوان لا يفوت أبداً فى محاولاتنا لإصلاح الأمور |
Tıpkı benim yaptıklarını bağışlamayı ve sana bunu düzeltme fırsatı tanımayı seçmem gibi. | Open Subtitles | مثلي أنا، فقد إخترت مسامحتك على ما فعلته و أعطائك فرصة لإصلاح ذلك |
Eğer bizlerin zararları tamir etmek için bir şansımız olacaksa, gezegende neler olduğuna dair dahi iyi bir belgelendirmeye ihtiyacımız var. | TED | نحتاج إلى توثيق أفضل لما يحدث على الكوكب إذا كنا نريد أن نحصل على فرصة لإصلاح الضرر. |
Yapıştırıcı bu ısı şartlarında arterini onarmanın en iyi yolu. | Open Subtitles | إن الصمغ هو الطريقة الأفضل لإصلاح شريانك في حرارةٍ كهذه |
Ancak hastane sistemimizi toptan düzeltecek büyük değişim hâlâ önümüzde. | TED | ولكن أكبر تغيير لإصلاح نظام مستشفياتنا بالكامل لا يزال بعيد المنال. |
Çit tamiri için onu dışarı çıkarıp bu yerden uzaklaşabildiğin kadar uzaklaş dedim. | Open Subtitles | إصحبته للخارج لإصلاح سياج وأخبرته أن يفر بعيداً عن ذلك المكان بقدر إستطاعته |
O limitteki bir bilgisayarı neden... problem bulmuşsan çözmek için çok az zaman kalmışken neden test edersin? | Open Subtitles | لماذا قمتِ بالإختبار بهذه المعدلات و لم يتبقى سوى أيام قليلة لإصلاح المشكلة ، إذا وجدتي مشكلة ؟ كنت أعيد التدقيق فحسب. |
Gerçekten yoğun diyaloglarla tüm etkilenen paydaşlar bir araya gelerek ilişkideki çatlağı onaracak bir yol bulmalıydılar. | TED | وماهيتهم هي حقيقةً حوارات مكثفة، حيث يتجمع أصحاب المصلحة سوياً لإيجاد طريقة لإصلاح الخرق في القانون. |
Biliyorsun, teknenin tamire ihtiyacı var ve annenle takılmak zamanın büyük bir kısmını alıyor ve de sakal bakımım var. | Open Subtitles | تعلم , القارب دائمًا يحتاج لإصلاح والتسكع مع أمك يأخذ الكثير من الوقت ولدي أمور تضبيط اللحيه |
Eminim işleri yoluna koyma şansını çok isteyecektir. | Open Subtitles | أنا متأكد من أنها تريد فرصة لإصلاح الأمور |