| Ve her soruya, açık ve net cevaplar vermek gerek. | Open Subtitles | ولكل سؤال لا بد أن يكون له إجابة واضحة وصادقة |
| Bir insanın kaderini gerçekleştirmeye yardım ettiğin için mutlu olmalısın. | Open Subtitles | بجانب لا بد أن تكون ممتنا لأنك تمكنت من القيام بدورك بإنجاز قدر كائن آخر |
| Onu evin içinde yenebilmek için kısa kılıç kullanmamız lazım. | Open Subtitles | لا بد أن يهزم داخل بيته، وسينفع السيف القصير هناك |
| Bu işe yarar. Yaramak zorunda. Hemen gözyaşı dökmeye başladım. | Open Subtitles | سيفلح ذلك، لا بد أن يفلح، ذرفت بعض الدموع بسرعة |
| Burası eskiden güzel bir evdi herhalde. | Open Subtitles | لا بد أن السكن هنا كان رائعا ألا تعتقد ذلك؟ |
| Bu kadar masrafa girdiklerine göre yüzmeyi gerçekten seviyor olmalılar. | Open Subtitles | يا للهول لا بد أن تحب السباحة كثيرا لتكبد كل تلك النفقات |
| Evet. Yaşamımı kabul etmeli ve kendi kaderimi çizmeliyim. | Open Subtitles | نعم، لا بد أن أرضى بحياتي وأن أكوّن مصيري بنفسي |
| Bunun önemi yok. Mantıksız davrandı ve bunu düzeltmem gerekiyor. | Open Subtitles | إنها غير عقلانية و أنا لا بد أن أصلح هذا |
| Büyükelçi'nin Temsilciyi öldürme planına bir şekilde yardım etmiş olmalı. | Open Subtitles | لا بد أن رئيس الوزراء ساعد السفير بخطته لقتل الممثل. |
| Tanrım, oğlum tarih dersi için üzerine kayıt yapmış olmalı. | Open Subtitles | عجباً، لا بد أن أطفالي سجلّوا عليه درس التاريخ هذا |
| Erkekler dişiyi bulmak için buraya gelmiş olmalı. | Open Subtitles | لا بد أن الذكور قد اتت الى هنا بحثا عن الأنثى |
| Bunu incelenmesi gerek bazı politik baskılar vardı, değil mi? | Open Subtitles | إذاً لهذه السرعة لا بد أن هناك تأثير سياسي صحيح؟ |
| Bunu incelenmesi gerek bazı politik baskılar vardı, değil mi? | Open Subtitles | إذاً لهذه السرعة لا بد أن هناك تأثير سياسي صحيح؟ |
| Öğrenmem gerek. Onlar Yuvarlak Masa Şövalyeleri. Aramızda bir bağ var. | Open Subtitles | لا بد أن أعرف إنّهم فرسان الطاولة المُستديرة، إنّها رابطةٌ نتشاركها |
| Size yaptıklarımızdan sonra biz beyazlardan nefret ediyor olmalısın. | Open Subtitles | رباه، لا بد أن تكرهنا معشر البيض بعد كل ما فعلناه بكم. |
| Sen Çavuş Kenner olmalısın. Herkes seni tanıyor. | Open Subtitles | أنت لا بد أن تكون العريف كينير كل شخص يعرفك |
| - Hayır. Ama ilginç bir şeyler bulmak lazım, değil mi? | Open Subtitles | لا لكن كان لا بد أن يغمى علي بشيئ مهم, صحيح؟ |
| Böyle bir mesaj göndermek için bazı ciddi kas olması lazım. | Open Subtitles | لا بد أن تكون قوياً بما فيه الكفاية لإرسال رسالةٍ كهذه |
| Onların burada yaşamasına izin vermesi için Marcel'e yalvarmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | لقد كان لا بد أن أَستجدى مارسيل ليدعوهم أن يعيشوا هنا. |
| Vay canına! O bankada bir sürü para var herhalde. Şu askerlere bak. | Open Subtitles | يا إلهي لا بد أن هناك الكثير من المال في المصرف، أنظر إلى كل هؤلاء الجنود |
| Uydu linklerini kapatmış olmalılar. | Open Subtitles | لا بد أن جبرييل قام بإغلاق خطوط الأقمار الصناعية |
| Onlar da eğer yaralı bir hayvan yavrusu falan görürlerse, onu kurtaramazlar, ...filme çekmeye devam etmeli ve onu ölüme terk etmek zorundadırlar. | Open Subtitles | لأنهم إن وجدو جريحا فلن يستطيعون إنقاذه ولكن لا بد أن يستمرو في التصوير ويتركوه للموت |
| Bir yerde tek başına kalmış bir kilit olması gerekiyor. | Open Subtitles | لا بد أن يكون هناك ثقب انفرادي في مكان آخر |
| Biri sana 14 yaşındayken birisi nakline yardım etmiş olmalı. | Open Subtitles | شخص ما كان لا بد أن يساعدَك بالتحديد الوصائيِ في عامكِ 14 |
| İblis seni ve evi değiştirecek bir büyü yapmış olmalı. | Open Subtitles | لا بد أن المشعوذ ألقى تعويذة و غير المنزل و غيرك |
| Yer değişikliği iyi gelmiş olmalı o zaman. | Open Subtitles | لا بد أن هذا بسبب التغيير في منظر المكان، إذن |
| Bu adada en az yüz Dharma mensubu yaşıyor olmalıydı. | Open Subtitles | لا بد أن يكون هناك مئة منهم على هذه الجزيرة |