Çöplük öncelikli olarak yok olmayan bir şey ve büyüyor. | TED | الآن، مكب النفايات هو شيء لن يزول أساسًا، بل ويكبر. |
Fakat gerçek şu ki ilk hangi bilgenin dediğinin önemi yok çünkü bilgenin verdiği bir öğüt, bugün bile geçerli. | TED | لكن الحقيقة أنه لن يؤثر من هو الحكيم الذي قالها أولا لأنها ما زالت نصيحة حكيمة حتى في يومنا هذا. |
Kendini bir pençeye çevirsen bile, bu seni iyi yapmaz. | Open Subtitles | تحولى إلى مخلب و ذلك لن يكون ذلك جيداَ لك |
Kralın şampiyonuna meydan okumadığın için kimse seni aşağılamayacak, endişelenme. | Open Subtitles | لن يحط من قدرك احدا لعدم وقوفك ضد بطل الملك |
bu bize insanoğlunun 50 yıl evvel ulaşmış olduğu uzaya insanlığı taşıma konusunda daha fazla bir genişleme vermeyecek. | TED | وسوف لن يترك لنا أي زيادة في التوسع العام للبشر في الفضاء اكثر مما كنا عليه قبل 50 عاما. |
bu boyunduruk altında yaşayacak değilim. Burada daha fazla kalmayacağım. | Open Subtitles | ولن أعيش تحت ذلك الظلم لذا لن أبقَ هنا طويلاً |
Hayır Gus, aslına bakarsan bunun eğlenceli olacağı kesin, ama buna hakkımız yok. | Open Subtitles | لا،. أنا لا أقول بأنه لن يكون سرور، تدبرك، لكننا ليس لنا الحق. |
Kütlenin Korunumu Yasası, kütlenin ne yaratılabileceğini, ne de yok edilebileceğini söyler, bunun anlamı kahramanımızın büyüklüğünün değişmesi illa ki kütlesini değiştirmeyecek. | TED | قانون مصونية الكتلة ينص على أن الكتلة لا تخلق ولا تفنى، هذا يعني أن كتلة بطلنا لن تتغير لمجرد أن حجمه تغير. |
Birkaç nesil sonra dişi birey kalmaz ve bu şekilde sazanlar yok olur. | TED | بعد بضعة أجيال، لن يكون هناك أثر للإناث، لا مزيد من سمك الشبوط. |
- Hiç param yok. - o zaman yemezsin. İşler böyle yürür. | Open Subtitles | ـ ليس بحوزتي مال ـ إذاً، لن تأكل شيئاً، هكذا تجري الأمور |
Ama şeref sözü vereceksin. Tek bir el dahi oynamak yok. | Open Subtitles | و لكننى أريد منك كلمة شرف انك لن تلعب حتى مرة |
Büyük olasılıkla Dr No ile başladı. seni hiçbir şeye zorlamıyoruz. | Open Subtitles | ربما بدأت من قبل دكتور نو لن نجبرك لتعمل أى شئ |
seni istiyorum, ama şimdi olmaz. Karım olana kadar olmaz. | Open Subtitles | أنا أرغب بك، ولكني لن أفعل شيئاً حتى تكوني زوجتي |
seni öldürmeyeceğim. Hırsızları öldürmeyiz, bir arkadaşa ihanet ettiklerinde bile. | Open Subtitles | لذلك لن أقتلك فأنا لاأقتل الأصدقاء اللصوص حتى ولو خونة |
Eğer sorun çıkarmadan teslim olursan... bu sefer seni kırbaçlamayacaklar bile. | Open Subtitles | وافقوا على أنه إذا اقنعتك بالاستلام بهدوء لن يضربوك هذه المرة |
o eski düşük partizan seviyelerine bir daha dönemeyeceğiz düşüncesindeyim. | TED | اعتقد اننا ابداً لن نعوذ لتلك الدرجات المنخفضة من الاستقطاب. |
bu nedenle ana dilimizden farklı diller öğrenmenizi şiddetle tavsiye ediyorum, çünkü bunu yapmanın daha iyi zamanı olmadı. | TED | لذا أوصيكم أن تسعوا لتعليم أنفسكم لغات بخلاف التي أتحدثها أمامكم، لأنه لن يكون هناك وقت أفضل لفعل ذلك. |
Ve sen yapabilsende, ben yapmazdım.. Çünkü ben öyle birisi değilim. | Open Subtitles | و إذا امكنك ذلك, انا لن اتمكن لأني لا احب هذا |
Yani eğer senin araban garaj yolundaysa, ben köpek evinde değilim demektir. | Open Subtitles | أعني، أن سيارتكِ في الممر، وأنتِ لن تطرديني لأعيش في منزل للكلاب |
Gull Cottage. Yo, Hayır. Orası size hiç uygun değil. | Open Subtitles | جال كوتيج ، كلا ، كلا هذا لن يناسبك مطلقاً |
Ama ben yatmıştım. Üstelik uyku hapı da aldım. Korkarım cevabım Hayır. | Open Subtitles | أنا في السرير، وقد أخذت حبة منومة لذا أخشى أني لن أقبل |
bu yüzden bu tam öğretmen geribildirim ve gelişim sistemini geliştirmek kolay olmayacak. | TED | لدى فبناء نظام تقييم ذاتي متكامل ونظام تطوير للمدرس لن يكون بالأمر اليسير. |
Ve aramızdan kim, bu sayfayı gerçekten okusa bile anladığını iddia edebilir? | TED | ومن يحاول ان يقوم بذلك اي بقراءتها لن يستوعب اي شيء منها |
Öğrenme sürecinde bir plan geliştirirseniz o ekstra zamana ihtiyacınız olmaz çünkü bunlar günlük hayatınızın bir parçası olur. | TED | لو وضعت خطة لعملية التعلم، لن تحتاج إلى إيجاد المزيد من الوقت، لأن ذلك سيصبح جزءًا من حياتك اليومية. |
Ama bir çocuğa üçgen verdiğinizde... onunla hiçbir şey yapamaz. | TED | لكن اعط طفلا مثلثا، لن يستطيع أن يفعل شيئا له. |
Eğer her şey etiketli olsaydı, hiçbir şey görünür olmazdı. | TED | لو كانت كل الأشياء ملوّنه لن يكون هناك شئٌ واضح. |
İnşa edilecek olan yeni şehirlerde, bu özellikle zor olmayacaktır. | TED | في المدن الجديدة التي ستبنى، لن يكون هذا بالأمر الصعب. |
değil mi? Eğer kendinin değişimi yapacağına inanmıyorsan değişim hiç bir zaman gerçekleşmeyebilir. | TED | لذلك، إن كنت لا تؤمن بأن بمقدورك صنع التغيير، فإن التغيير لن يحدث. |
Gelsene, küçük adam. Sana zarar vermeyeceğim. Sadece evcil hayvanım olmanı istiyorum. | Open Subtitles | . تعال ، أيها الصغير لن أؤذيك ، أريد أن أداعبكَ فحسب |
Tanrın senin için bu kadar önemliyse sana engel olmayacağım. | Open Subtitles | اذا كان الهك يعني لك الكثير لن اقف في طريقك |