"ليست جزء" - Traduction Arabe en Turc

• parçası değil
• dahil değil
• sürekli işgal

İlk olarak, masrafın negatif olduğunu ima ediyor olması. Öyle ki bir şekilde amacımızın bir parçası değil.
اولاً: تجعلنا نفكر ان المصروفات العامة سلبية ذلك بأنها بطريقة ما ليست جزء من القضية

-Sahi mi? -O her şeyi biliyor. Ama bu planın bir parçası değil.
هي تعرف كل شيء ..لكنها ليست جزء من الخطة

lçine monte edilmiş, telsizin bir parçası değil.
لقد تم الحاقها به , ولكنها ليست جزء من الراديو

Dave, üzgünüm ama provalar pakete dahil değil.
حسنا , دايف , انا اسفة , لكن البروفات ليست جزء من حزمة عرض الرقص

- Anlaşmaya o dahil değil. - Ne anlaşmasıymış bu böyle?
إنها ليست جزء من الصفقة - وماذا تكون هذه الصفقة؟

Belli kurallara itaat etmemizi istemek ve Müslüman ülkeleri sürekli işgal etmek yoluyla halkımıza soykırım uygulanmasına isteyerek ve ya istemeyerek yardım eden herkesi, bir ajan olarak seni de kanun önüne çıkaracağız.
فالشيشان ليست جزء من أي بلد و أنكم أيها الأميركان برغبتكم أو بدونها تساعدون على إرتكاب المذابح ضد شعبنا

Onlar hakkındaki sorular anlaşmamızın bir parçası değil.
الذي طلبتك من أجله شيء واحد لكن الأسئلة عنهم ليست جزء من صفقتنا

Fakat o ilkelerimizin bir parçası değil, bu yüzden onu öğrenmek zorunda değilsin.
ولكنها ليست جزء من الشعار، لذا لا يجب أن تتعلم ذلك

Bitkin ve şişirilmiş balıklar bu hayalin bir parçası değil.
التعب ، و الدعايات الضخمه ليست جزء من رؤيتي

Arabayı sürmen anlaşmanın bir parçası değil.
قيادتك ليست جزء من الاتفاق أنا فقط في شراكه معكي

Oldukça ilkel ama çok güçlü, daha da önemlisi hızlı trenin bilgisayarının bir parçası değil.
جد بدائية لكنها جد قوية و الأهم من ذلك ليست جزء حقيقي لحاسوب القطار

Şefkatli bakışlar işinin bir parçası değil.
فنظرات العطف ليست جزء من وظيفتك

Silahlar da bu ilerleyişin bir parçası değil midir, baba?
- إدي ! الأسلحة ليست جزء من ذلك التقدم حماية الناس تكون بصنع الأسلحة ؟

Bırak onu gitsin. O bu şeyin bir parçası değil.
أتركها و شأنها انها ليست جزء من هذا

Kızım bu olayın bir parçası değil, beni anlıyor musun?
إبنتي ليست جزء من هذا، سمعتني؟

Mutluyken göz yaşı dökmen benim programımın bir parçası değil.
تجري عندما تكون سعيداً... ليست جزء من برمجتي

- Evet, çok , ancakomurganın bir parçası değil.
- نعم,تشبهها كثيرا لكنها ليست جزء من الحبل العصبى

Elizabeth hiçbir pazarlığa dahil değil.
إليزابيث ليست جزء من أي صفقة