Zaten yeterince şey yaptın. Ama tüm bunlar benim suçum, Joy. | Open Subtitles | قمت بأمور منحرفة مع رجل مشرد فعلت ما يكفي حتى الآن |
Gerçek şu ki bu şehir için yeterince şey yapmadım. | Open Subtitles | الحقيقة أنّي لم أفعل ما يكفي من أجل هذه المدينة |
Sana minnettar kalmamız için yeterince şey yaptın. | Open Subtitles | لقد فعلت ما يكفي لجعلنا ممتنينا لك اكثر من آي وقت مضى |
Bu bebek öyle küçük ki onu sıcak tutacak yeterli yağ dokusu yok. | TED | هذا الطفل نحيف للغاية بحيث ليس لديه ما يكفي من الدهون للبقاء دافئاً. |
Ve bizim buradaki "karşı" destekçimiz aslında yeterli olduğunu iyice açıkladı. | TED | وقد أوضح معارض النووي هنا بأن لدينا ما يكفي في الحقيقة. |
- Ama daha hepsini görmedin. - Yeterince gördüm ve sana güveniyorum. | Open Subtitles | لم تشاهدي الفيديو بشكل جيد لقد رأيت ما يكفي, فضلاً عن أنني واثقة بك |
Peki ya yeteri kadar temiz hava ve temiz su olmazsa? | TED | ماذا لو لم يتبق ما يكفي من الهواء النقي والماء العذب؟ |
zaten var olanı kullanmaya dayalı bir çözümdü. Ve şuna tamamen ikna oldum ki, telefonlar olmasa da farklı koşullar için benzer çözümler üretebilmenize yetecek kadar şey hep var olacak. | TED | بل من استخدام ما هو متاح هناك، وأنا مقتنع تمامًا أنه إن لم تكن الهواتف، فسيكون هناك دائمًا ما يكفي لإيجاد حلول مماثلة يمكنها أن تكون فعالة جدًا في سياقات جديدة. |
Bildiğin üzere bir süredir radyo işindeyim ve yayıncılık hakkında yeterince şey öğrendiğimi düşünüyorum. | Open Subtitles | هكذا الأمر , ولكنني في لعبة الإذاعة لفترة طويلة , وأظنني تعلمت ما يكفي عن |
Bakın, tek demek istediğim, yeterince şey bildiği. | Open Subtitles | اسمعوا، كل ما أقوله فحسب أنه يعرف ما يكفي |
Elimde hayatını kaydırmak için yeterince şey var. | Open Subtitles | وأنا لدي ما يكفي عنك للخلاص منك طوال الحياة |
Elimde hayatını kaydırmak için yeterince şey var. | Open Subtitles | وأنا لدي ما يكفي عنك للخلاص منك طوال الحياة |
Bana o şeyle gelme. yeterince şey geldi başıma. | Open Subtitles | لا أريد المزيد من هذا أعتقد أنني قد حصلت على ما يكفي |
Eminim bu işlerin nasıl yürüdüğüne dair babandan yeterince şey duymuşsundur. | Open Subtitles | انظروا، أنا متأكد من أنك قد سمعت قصص ما يكفي من والدك لمعرفة كيف يمكن لهذا عادة ما يذهب. |
Daha önce konuşmuştuk, önce yeterli parayı bulup sonra gözlerimi iyileştirecekti. | Open Subtitles | لقد إتفقنا إذا جمع ما يكفي من المال سيأخذني لأعالج عيني |
Zira bir şirket olarak yapmamız gerekenleri yapacak yeterli kişimiz yoktu. | Open Subtitles | لاننا لم نمتلك ما يكفي من الناس للقيام بما نحتاجه كشركه |
Sen, aynı iksirden bir daha yapabilmek için yeterli kulak kaldı mı? | Open Subtitles | أنت ، هل لديك ما يكفي من الأذن لصنع جرعة أخرى ؟ |
- Yine mi bu? - Yeterince huzur verdim. | Open Subtitles | ـ هذا الرجل ـ لقد منحتك ما يكفي من الفرص |
Belkide yeteri kadar keserse, seni burada tutmaya güçleri yetmez diye düşünüyor. | Open Subtitles | ربما يظن إن اقتطع ما يكفي من الميزانية فلن يمتلكوا ثمن راتبك |
Plânına kaçmadan önce başlamış. Ve şeytanlarından kurtulmaya yetecek kadar şey yaptığına inanana kadar da devam edecek. | Open Subtitles | لقد بدأ خطّته قبل أن يهرب، وسيكمل خطّته حتّى يشعر أنّه قد فعل ما يكفي ليواجه شرّه. |
- Bu aralar zaten yeterince gerildi. - Tamam. - Baksana! | Open Subtitles | لديها ما يكفي لتقلق بشأنه مؤخراً الرئيس يقول أنه عليكِ الرحيل |
Bayan Bell, görünen öyle ki şimdiden birbirimiz hakkında çok şey biliyoruz. | Open Subtitles | ملكة جمال بيل، يبدو أننا نعلم بالفعل ما يكفي عن بعضها البعض. |
Her türlü pislikle başa çıkmayı öğrenmeme yetecek kadar çok yanki ile savaştım. | Open Subtitles | لقد حاربت ما يكفي يانكيز لمعرفة كيفية التعامل مع أي نوع من الظربان |
Akşamın geri kalanı için yeterince şampanya olduğundan emin misin? | Open Subtitles | ـ أتظن أنه يوجد من الشمبانيا ما يكفي لآخر الأمسية؟ |
Seni gelecek beş yıl boyunca içeride tutmaya yeter bu, pislik. | Open Subtitles | لدي ما يكفي لرميك داخلا للسنوات الخمس القادمة ايها القذر آني |
Karaciğerinin büyük bir kısmını feda etmem gerekecek ama yenilenmesine yetecek kadarını bırakacağım. | Open Subtitles | أتعلمين ؟ سوف أضحي بجزء كبير من الكبد لكننا سنترك ما يكفي للتوليد |