Şu eski gazeteci. Ne vücut, ne de ses, hep akıl. | Open Subtitles | ذلك مراسل أخبار السفينة السابق لا جسم، لا صوت، كله عقل. |
Benim adım, Sidney Young. Ben yıldızlarla samimi olan bir gazeteci, paparazziyim. | Open Subtitles | اسمي هو سيدني يونغ، أنا مراسل صحفي مختص بالمشاهير، صحفي، صديق النجوم |
Anlaşılan annesi partiye Kansas City Herald'dan bir muhabiri davet etmiş. | Open Subtitles | يبدو ان والدتها دعت مراسل من صحيفة كنساس سيتى هارلد للحفلة |
Ben sedece eski bir muhabirim, ama kendi gazetemde büyük şirketlerin düşmanca yönetim devirlerini yeteri kadar okudum, | Open Subtitles | أنا مجرّد مراسل كبير السن، لكنّي قرأت بما فيه الكفاية في صحيفتي الخاصة حول عمليات الشرائ العدائية شركات كبيرة، |
Ve sizinle sadece şunu paylaşmak istedim: Bir Muhabir gelmişti. | TED | واريد ان اخطركم بشيء .. هناك مراسل قدم الى اليمن |
Biz El Cezire olarak yıllarca Tunus'ta yasaklandık ve hükümet hiç bir El Cezireli muhabirin orda olmasına izin vermedi. | TED | ونحن في الجزيرة مُنعنا في تونس لسنوات ولم تسمح الحكومة التونسية بوجود أي مراسل للجزيرة على أراضيھا، |
Gündüzleri, büyük bir başkent gazetesinden çalışan uysal bir gazeteciyim. | Open Subtitles | في النهار، أكون مراسل مهذب لجريدة حضرية رئيسية. |
Tamam, bir kez olsun, 3000 tane gazeteci hayırımıza bir şey başardı. | Open Subtitles | حسناً, لمرة واحدة, وجود 3000 مراسل مُعتمَد في مدينتنا يعمل في صالحنا |
Ne olmak istiyorsun, gazeteci mi, Romeo mu? | Open Subtitles | ما الذي تريد ان تكونه؟ مراسل صحفي او روميو؟ |
- Şey, gazeteci ama... - Tamam, o zaman, Hartford'a gidiyoruz. | Open Subtitles | حسنا، مراسل صحفي، لكن حسنا، اذن، سنذهب الى هارتفورد |
- Yüzbaşı, bu Bay Lefferts, Zenith Times-DisPatch'de gazeteci. | Open Subtitles | مرسوم المدينة أوه، بالمناسبة، نقيب هذا سيد, ليفرتس مراسل زينيث تايمز ديسباتش |
Çok zaman sonra, bana her zaman aradığım işi verdiler: televizyon muhabiri. | TED | في نهاية المطاف، حصلت على الوظيفة التي أريد: مراسل تلفزيوني. |
Ve benim bakış açıma göre, Lawton, Oklahoma'daki bir askeri üssün hemen dışında, TV muhabiri ile oyuncu arasında ayrım yapmadım. | TED | ومن موقعي المميز، خارج قاعدة عسكرية في لاوتون، أوكلاهوما، لم أميز بين مراسل التلفزيون والممثل. |
Northern Star'ın gerçek muhabiri Bay Kipling sayesinde tutuklanmaktan kurtuldunuz. | Open Subtitles | أنتم رجال غير مقبوض عليكم شكرا لسيد كيبلينج مراسل حقيقى للنجم الشمالى |
Ben bir muhabirim ve Oklohoma'daki sağcılar hakkında bir makale üzerinde çalışıyorum. | Open Subtitles | .أنا مراسل وأعمل بجماعة المجموعات اليمينية ببريد مدينة أوكلاهوما |
Bir muhabirim. Baş sayfa muhabiri değilim. | Open Subtitles | أنا مراسل، لكنني لست مراسل صفحة أولى، مع ذلك |
Sonra Muhabir geldi. Bir militan değil ve bu önemli! | Open Subtitles | ثم يأتى مراسل صحفى هو ليس مناضلا و هذا مهم |
Her sene bu Muhabir arkadaşım gibi çalışkan insanlara vergi ödetiyorsunuz. | Open Subtitles | كل سنة تخدعون مراسل صحفي مجتهد كصديقي هنا لكي يدفع الضرائب |
13 yaşındayken muhabirin biri iki ders arası beni yakaladı. | Open Subtitles | عندما كنت في الـ13، مراسل رآني من بين صفوف المدرسة الداخلية |
Evet. Haven, Maine'de bir gazeteciyim. | Open Subtitles | هذا ما انا عليه مراسل من هايفن ولاية ماين |
Sen muhabirsin. Haber hazırlamak için buradasın. | Open Subtitles | أنت مراسل صحفي وأنت موجود هنا كي تقوم بتغطية صحفية |
Yakın zamanda, internet her vatandaşı potansiyel bir muhabire dönüştürüp sosyal medya, blog ve çevrimiçi video paylaşımı ile bilgi ve bakış açılarını çeşitlendirdi. | TED | وحديثًا، قامت شبكة الإنترنت بمضاعفة كمية المعلومات ووجهات النظر مع ظهور وسائل التواصل الاجتماعي، والمدونات وفيديوهات الإنترنت مما حول كل مواطن إلى مراسل مُحتمَل. |
Ben yalnızca röportaj muhabiriyim. Böyle yaşandığını düşünmen bile benim hikâyem oluyor. | Open Subtitles | أنا مجرّد مراسل ، لذلك الحقيقة التي تعتقد بأنها وقعت هي روايتي |
Yanlış anlamayla alâkalı bir durum çünkü herhangi bir gazeteciyle görüşmedim ben. | Open Subtitles | انه مبني علي سوء فهم لانني لم اتقابل مع اي مراسل صحفي |
Şehrin diğer yanından istediğin dergileri almaya giderken bisikletli bir kurye bana çarptı . | Open Subtitles | حسناً, كنت سأحضر تلك المجلات التي قلتي أنك تريدينها عبر المدينة, فأصطدمت بدراجة مراسل |
Elbette. Bir muhabirle konuşur konuşmaz. | Open Subtitles | بالتأكيد، حالما يتسنى لي الحديث إلى مراسل صحفيّ |
Olay yerinde bir muhabirimiz var. Hadi canlı yayına geçelim! | Open Subtitles | الآن لدينا مراسل من الموقع سننتقل مباشرة |
Belli olmuyor mu? Ben bisikletli bir haberciyim. | Open Subtitles | انا مراسل على دراجه |
Sonra Güzellik Dergisi'nden bir gazeteciye deli bir mükemmeliyetçi olduğumu ve onu çıldırmanın sınırına getirdiğimi söyledi. | Open Subtitles | بعد ذالك , اخبرت مراسل في مجله بأنني كنت مرشدها اللذي انتقدها انتقاداً احبطها |