Ve bir gün, durup dururken, Jenny'den bir mektup geldi, | Open Subtitles | وذات يوم ذو سماء زرقاء صافية وصلتنى رسالة من جينى |
Ve bir gün, kontrol etmek için yine buraya uğradım. | Open Subtitles | وذات يوم، مررتُ للإطمئنان عليها في فترة ما بعد الظهر. |
Ve bir gün, artık ileri gidecek bir şeyimiz olmadığını anladım. | Open Subtitles | وذات يوم، أدركتُ أننا لن نسعى لتحقيق أيّ هدفٍ بعد الآن |
Sonra bir gün, ağaçta dururken meraklı küçük ayıcık ağacın tepesine çıkmak istemiş. | Open Subtitles | وذات يوم، أثناء وجودها بداخل الشجرة الدُبّة الصغيرة الفضوليّة رغبت بتسلّق قمّة الشجرة |
Bir keresinde, büyük bir bale şirketinden bir hoca beni dans ederken gördü, özetlersek iki gün Sonra bir iş teklifinde bulundular. | Open Subtitles | وذات مرة، رآني مدرّب من .. شركة باليه كبيرة .. وأنا أرقص، و .. بإختصار بعد يومين، عرضوا عليّ عملاً |
Ve bir gün, onları bahçeye doğa hakkında kelime öğretme amaçlı götürmeye karar verdi. | TED | وذات يوم قررت أن تأخذهم إلى الحديقة لتعليمهم الذخيرة اللغوية المتعلقة بالطبيعة |
Ve bir gün siz de benim gibi sıkılabilir ve dünyanızı sonsuza dek değiştirmek için bir kapı kolu örebilirsiniz. | TED | وذات يوم، قد تشعر بالملل مثلي تقوم بحياكة قطعة تضعها على مفبض الباب لتغير عالمك إلى الأبد. |
Ve bir gün uyandım ve dedim ki "farzet ki ya bu doğru değilse?" | TED | وذات يوم استيقظت .. وقلت في نفسي .. ماذا لو كانت تلك العبارة خاطئة |
Ve bir kere, şans eseri, gerçekten onu gördüm. | Open Subtitles | وذات مرة, وبالصدفة البحتة, رايتها فى الحقيقة |
Ve bir gün sıradan olmayan bir ziyaretçim olacağı söylendi. | Open Subtitles | وذات يوم أخبروني أن هناك زائراً مهماً لي |
Ve bir keresinde de yine kamptayken flütümü şeyime soktum. | Open Subtitles | وذات مرة بمعسكر الفرقة أدخلت مزماراً بعضوي |
Ve bir keresinde de yine kamptayken flütümü şeyime soktum. | Open Subtitles | - لقد فهمت وذات مرة بمعسكر الفرقة أدخلت مزماراً بعضوي |
Ve bir gün kadın ölü bulunmuş ve adam, kadını öldürmekle suçlanmış. | Open Subtitles | وذات يوم، عُثر على المرأة ميتة وكانوا يشتبهون أنه هو القاتل |
Ve bir gün, aşık olma hatasına düştüm Sonra bir kaç ay pariste kaldım. | Open Subtitles | وذات مرة وقعت فى خطأ الوقوع فى الحب وقضيت بضعة أشهر فى باريس. |
Biz eskiden hep sohbet ederdik, Sonra bir gün birden kesildi, ve bu beni kahretti. | Open Subtitles | ،اعتدنا أن نتحدث دائماً، وذات يوم توقّف ذلك وهذا قتلني |
Birlikte yaslandik. Sonra bir gun gelip hamile oldugunu soyledi. | Open Subtitles | شبنا معاً، وذات يومٍ أخبرتني بأنّها حامل |
Birlikte yaşlandık. Sonra bir gün gelip hamile olduğunu söyledi. | Open Subtitles | شبنا معاً، وذات يومٍ أخبرتني بأنّها حامل |
Sonra bir gün, etrafı gezmeye çıktık ve genelev mahallesinde Hollandalı bir fahişeyle karşılaştık. | Open Subtitles | وذات يوم كنّا بالخارج نشاهد المناظر الطبيعية عندما قابلنا تلكَ العاهرة الهولندية في منطقة المواخير |
Ama Sonra bir gün, tam üç yıl, on üç gün önce kızı ölüyor. | Open Subtitles | وذات يوم، مـُنذ ثلاثة أعوام وثلاثة عشر يوماً، ماتت إبنته |
dedim. Babam Bir gün, "İki nokta arasındaki en kısa mesafe nedir?" | TED | وذات يوم قال لي .. ما هي اقصر مسافة بين نقطتين ؟ |
Derken, Bir gün Peşaver, Pakistan'daki ofisimdeydim. | TED | وذات يومٍ، أخبركم، ذات يومٍ كنت في المكتب في بيشاور، باكستان. |
Bir keresinde beş yıldızlı lüks bir otelde kalma şansım olmuştu. | TED | وذات مرة حظيت بفرصة لأن أبيت في فندق فخم وخمس نجوم |
Biz, tam olarak en iyi yolun kişisel mikrobiyal topluluklarımızı idare etmek olduğunu anlamayız, ancak uygun yaşam tarzı değişiklikleri, bitki-temelli besinler gibi, karışık ve zengin bir beslenme düzeni, bağırsağımızdaki ve diğer taraftan vücudumuzun tüm görünümündeki mikrobiyal ekosistemimizi yeniden canlandırmaya yardımcı olabilir. | TED | نحن لا نفهم تمامًا الطريقة المثلى لمعالجة مجتمعاتنا الميكروبية الفردية، لكن على الأرجح فإن تغيير أسلوب حياتنا كأكل وجبات متنوعة من أطعمة مكونة من جزيئات مركبة وذات أصل نباتي، من الممكن أن يساعد في إعادة إحياء الأنظمة الإيكولوجية الميكروبية في أمعائنا وبامتداد جسمنا كله. |