"ونظر" - Traduction Arabe en Turc

    • baktı
        
    • bakmış
        
    • bakıp
        
    • açtı
        
    • küçümsedi
        
    Uyuyordu, sonra uyandı ve bana baktı sonra bu korkunç sesleri çıkardı. Open Subtitles كان نائماً، ثم إستيقظ ونظر إليّ، ثم أطلق ذلك الصوت الفظيع، هذا
    Orada yüz yüze duruyorduk, bana baktı ve üzgün olduğunu söyledi fakat bana aşırı kızgınlıkla bakıyordu. TED ووقفنا هناك في مواجهة بعضنا البعض، ونظر لي وقال: آسف، ولكنه نظر لي بغضبٍ جامح.
    'dedi. Diğer adam bana doğru baktı ve 'Evet burada. Bizimle aynı asansörde.' TED ونظر أحدهم إلي قائلا نعم، وهو أيضا معنا في هذا المصعد
    oğlunun elini tutmuş ona bakmış ve son nefesiyle ona demişki: Open Subtitles لقد أمسك بيد إبنه ونظر إلى عينيه وقال له بأنفاسه المحتضره
    Bütün bunları buldu bir bakıma. Biyolojide bir doğabilimcinin gelip, bu 5000 baytlık küçük evrene bakıp, dış dünyada gördüğümüz her şeyi görmesi gibiydi. TED وقد وجد كل هذه، نوعا ما كانت مثل دخول عالم طبيعي ونظر إلى الكون الصغير ذو 5000 بايت ورؤية كل تلك الأشياء تحدث التي نراها في العالم الخارجي، في الأحياء
    Zengin adama baktı. Adamın ellerinden tuttu ve dedi ki, "Anlamıyor musun? Bunlar Tanrı'nın elleri." TED ونظر الى الرجل الغني وامسك يديه وقال الا ترى إن يديك هذه هي يدي الله نفسه
    Ve sonunda biri, bir mikroskop aldı ve çekirdeğin hemen yanında bulunan suyun içine baktı. TED وأخيراً شخصاً ما حمل مجهر ونظر إلى الماء الذي كان موجوداً بجوار قلب المفاعل.
    Bu nedenle ona bir hediye getirmişti ve gelecekteki eşine her şeyden habersiz gözlerle baktı. Open Subtitles وبالتالي فقد أحضر لها هدية ونظر بغباء لعروس المستقبل
    Adam kutuyu açtı, içine baktı... ve sanki telefonla yemek servisi yapmışım gibi bahşiş verdi. Open Subtitles لقد فتح الصندوق ونظر ما بداخله لقد رمقني بنظرة وكأنه يقدم روحي
    Karavanı tam oradaydı. Muhtemelen uyandı ve dışarı baktı. Open Subtitles مقطورته كانت هنا من المحتمل انه استيقظ ونظر خارجا
    Ve etrafı saran sisin arasından, acıklı hayatını izler gibi körfeze doğru baktı. Open Subtitles ونظر إلى الخليج .. وتكاثر الضباب في الأفق ذاك الضباب الذي يشبه حياته المثيرة للشفقة
    Ve etrafı saran sisin arasından, acıklı hayatını izler gibi körfeze doğru baktı. Open Subtitles ونظر إلى الخليج .. وتكاثر الضباب في الأفق ذاك الضباب الذي يشبه حياته المثيرة للشفقة
    O da bana baktı ve "Benimle oynayacak mısın" bakışını attı. Open Subtitles مثل .لاتفعل ثم نظر الى ونظر لى تلك النظره التى تقول هل ستلعب معى ام لا
    Karavanı tam oradaydı. Muhtemelen uyandı ve dışarı baktı. Open Subtitles مقطورته كانت بالقرب من هناك من المرجح أنه استيقط ونظر للخارج
    Çok sessiz ama, resmen gözleri konuşuyor bana sadece baktı ve hemen bana bir şey soracağı hissine kapıIdım. Open Subtitles كان هادئا جدا ، ولكنه يملك أجمل عينين معبرتين ونظر إلي ، وانتابني شعور أنه ربما يريد أن يسألني شيئا
    Sonra bana baktı ve dedi ki: "Teşekkür ederim. Open Subtitles ونظر عالياً إلي، وقال: ''شكراً، لقد أنقذتِ حياتي''
    Sanırım buradan gelmiş ve pencereden tam bu yakınlıkta ona doğru bakmış. Open Subtitles أعتقد أنه كان بهذا القرب ونظر لها من خلال النافذة.
    Ve Michelangelo dönüp ona bakmış ve fısıldamış... Open Subtitles و التفت اليه مايكل انجلو ونظر اليه وهو يهمس
    Islık çalmayı bırakıp aşağı bakmış olsaydı o gece dünya değişmemiş olacaktı. Open Subtitles لو توقف عن التصفير ونظر للأسفل لما تغير العالم تلك الليلة
    O şeyi almış ve Steve'e bakıp şöyle demiş, "Bak, hidrofobik bir tel." TED وأخذها ونظر إلى ستيف وقال، "انظر، وتر كاره للماء."
    Bizleri düpedüz küçümsedi. Open Subtitles ونظر إلى أعيننا

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus