fakat diğer ikisi Meksika ve Peru bana göre, bu duruma uymuyor. | Open Subtitles | و لكن في الاثنين الآخرين المكسيك و آلبيرو برأيي هذا لا يتطابق |
Düştüm, ateşe değil fakat uçsuz bucaksız, donmuş bir araziye düştüm. | Open Subtitles | لقد وقعت,ليس في النار و لكن في مكان واسع,في القفار المجمدة |
"Ama bir hafta geçmeden değirmenimiz hazır olacak ve ilk unumuzu elde edeceğiz." | Open Subtitles | و لكن في أقل من أسبوع ستصبح الطاحونة جاهزة لتنتج أول دقيق لنا |
Ama bir an geliyor ki, o boş kayalığa geri dönmek istiyorum. | Open Subtitles | و لكن في تلك اللحظة ، تمنيت لو أنني عدت لوحاً فارغاً |
Bakın, eğer arkadaşlarınız önünde sizi küçük düşürdüysem özür dilerim ancak bir dahaki sefere bana saldırmadan önce kendinizi tanıtmalısınız | Open Subtitles | أنا أسفة إن كنت قد أحرجتك أمام أصدقاءك و لكن في المرة القادمة, عليك أن تعرَف عن نفسك قبل مهاجمتي |
Olasılıklar nano boyutlarda olacaktır ancak zaman içinde, limitsiz olarak sonsuzluk boyunca her hangi bir gün doğru tuşlara sırasıyla basacaktır. | Open Subtitles | احتمال أنه سيصيب كل الأحرف الصحيحة بالترتيب الصحيح في أي يوم هو مستحيل و لكن في حال استمر للأبد بدون حدود |
- E Corp'ta çalışıyorsun değil mi? | Open Subtitles | و لكن في العمل، الضغائن ليست شيئًا |
- E Corp'ta çalışıyorsun değil mi? | Open Subtitles | و لكن في العمل، الضغائن ليست شيئًا |
fakat benim kişiliğim, egomun bulaşmasına müsaade ediyorum. | TED | و لكن في إنسانيتي، سمحت لذاتيتي ان تتدخل أيضاً. |
Yani basın birkaç şeyi fazlasıyla basitleştirdi, fakat sonuçta bu sadece bir gazete haberi. | TED | فقد قام الاعلام بتبسيط بعض الاشياء، و لكن في النهاية فهو مجرد خبر. |
Edinilmiş bilginin verdiği avantajla şimdi biliyorum ki meslek memur ya da işçi olarak beni hayata hazırlamaktır. fakat o zamanlarda meslek sanki bir tür etrafımda olup bitenler hakkında bazı boyun eğmelere iten baş ağrısıydı. | TED | مع الاستفادة من تجاربنا السابقة، الآن أعرف أنّ مهمتي هو الاستعداد للحياة ككاتب أو عامل يومي، و لكن في الوقت نفسه أحسست أنّه كان جعلني في وضعيّة خضوع نوعا ما مع كلّ ما كان يدور حولي. |
fakat aslına bakarsanız keyif fazlasıyla yoğun bir uğraştır. | TED | و لكن في الحقيقة، وقت الراحة هو شيئ مشغول جدا. |
Ama bir noktada, ilişkiniz daha samimi bir hal aldı. | Open Subtitles | و لكن في مرحلة ما ، العلاقة تطورت لتصبح حميمية. |
Onun evlenmeyeceğini, çocukları olmayacağını söylemiyorum. Ama bir gün karısı onu... | Open Subtitles | أنا لا أقول أنه سيتزوج و أنا لا أقول أنه سيرزق بأطفال و لكن في أحد الأيم ستعود زوجته إلى المنزل |
Biliyorum benim ilkel olduğumu düşünüyor, Ama bir gün ilkel olmayacağım. | Open Subtitles | أعلم أنا تعتقد أني غير ناضج و لكن في يوم ما لن أكون كذلك |
Ama bir noktada hayatı tek başına devam edecek. | Open Subtitles | و لكن في لحظة ما سيتوجب عليها أن تواجده الحياه |
ancak doğrusu şu ki, her zaman hikayenin daha fazlası vardır. | Open Subtitles | . و لكن في الحقيقة , لطالما كانت توجد قصة ورائها |
ancak 1990'ların başında, Temsilciler Meclisi bütün işin hafta ortasında yapılmasi için yasama takvimini değiştirdi. | TED | و لكن في بداية التسعينات غير مجلس النواب التقويم التشريعي بحيث ان تنجز كل الاعمال في منتصف الاسبوع |