Eğer yardım edebileceğimiz birşey olursa, Elimizden gelenin en iyisini yapacağız | Open Subtitles | إذا كان لديك أي شيء لمساعدتنا قلنا ماذا يجب أن نفعل |
Her ne istersek yapacağız, değil mi? | Open Subtitles | إننا يجب أن نفعل أى نريده مهما كان، اليس كذلك؟ |
Phoebe, bir şeyler yapmak zorundayız aksi takdirde bu gece biri ölecek. | Open Subtitles | فيبي، يجب أن نفعل شيء ما عدا ذلك، سيموت شخص آخر الليلة |
Bu yapılabilir. Bunu ekonomik olarak yapabiliriz. Etik olarak bunu yapmamız lazım, yaşam kalitemiz için bunu yapmamız lazım. | TED | إنه في متناولنا. يجب أن نفعل ذلك من أجل الإقتصاد. من أجل الأخلاق. و من أجل حياة أفضل. |
Hapse geri dönmek için elimizden geleni yapalım diye bizi serbest bırakıyorlar. | Open Subtitles | لقد أخرجونا من السجن لذلك، يجب أن نفعل أقصى ما لدينا لكي يضعونا فيه |
Çünkü eğer bir şeyi yapabileceğimizi kabul edince o şeyi yapmamız gerekiyor. | TED | ربما لأننا عندما نعترف بأننا يمكن أن نفعل شيئا حيال ذلك، يجب أن نفعل شيئاً حيال ذلك. |
O hâlde bu kaya konusunda bir şeyler yapmamız gerektiğini de biliyorsundur. | Open Subtitles | إذا انت تعرف انه يجب أن نفعل شيء ما بشأن تلك الصخرة |
Bilmiyorum, yani tüm bunlar... yapmak zorunda olduğun şeyler,değil mi? | Open Subtitles | أنا لا أعرف ، أعني كل تلك الأشياء هي الأشياء التي يجب أن نفعل ، أليس كذلك؟ |
Dolayısıyla gezegeni görmek için tüm bu ışığa ilişkin bir şeyler yapmamız gerek. | TED | ولكي نرى الكوكب، يجب أن نفعل شيئا حيال ذلك الشعاع. |
Sanırım duadan daha fazlasını yapmalıyız. yapacağız kardeşim. | Open Subtitles | أنا أعتقد بأننا يجب أن نفعل شيئ أكثر من الصلاة |
Diyorum, Şef. Onunla ne yapacağız bilmiyorum. | Open Subtitles | صدّقني يا رئيس، لا أعرف ماذا يجب أن نفعل معه. |
Ne zaman buz dolabını kimin temizleyeceğine karar verecek olsak, bunu mu yapacağız? | Open Subtitles | هل يجب أن نفعل ذلك في كل مرة نقرر من سينظف الثلاجة؟ |
Başka şansımız yok. Amy, bunu yapmak zorundayız, tamam mı? | Open Subtitles | ليس لدينا أي خيار آيمي، يجب أن نفعل هذا، حسناً؟ |
Fakat bir açığını yakalayana kadar onun dediklerini yapmak zorundayız. | Open Subtitles | هناك الكثير من الناس لايمكننا الأقتحام يجب أن نفعل مايقول |
Bu çok çok önemli. Hemen bir şey yapmamız lazım. | Open Subtitles | . إنه هام جداً . يجب أن نفعل شئ ما على الفور |
Bunu daha sık yapalım. Kırlara bayılıyorum. | Open Subtitles | يجب أن نفعل هذا أكثر من مرة فأنا احب الريف |
Sizi eğlendirmek için elimizden geleni yapmamız gerekiyor o halde. | Open Subtitles | يجب أن نفعل أفضل ما لدينا لنزيد من تسليتك. |
Hayır, bu hiç de iyi değil. Ne yapmamız gerektiğini biliyorum. | Open Subtitles | لا, هذا لن يجدي نفعا أعلم ماذا يجب أن نفعل |
Bunu yapmak zorunda değiliz, savaşacağız. | Open Subtitles | لا يجب أن نفعل هذا يمكننا المقاومة |
Bak, burada öylece oturamayız. Bizim, bizim bir şey yapmamız gerek. | Open Subtitles | حسنًا، لا يمكننا الانتظار يجب أن نفعل شيئًا |
Ve yapabileceğimiz, mümkün olan en iyi temyizi yapmalıyız, değil mi? | Open Subtitles | و يجب أن نفعل ما بوسعنا للحصول على أفضل أستئناف، إتفقنا؟ |
İstiyorum ama bence bunu yapmamalıyız. | Open Subtitles | اريد ذلك لكن لا أعتقد بأنه يجب أن نفعل ذلك |
- Sanırım bir şeyler yapsak iyi olacak. - İlk defa seninle aynı fikirdeyim. | Open Subtitles | أعتقد أننا يجب أن نفعل شيئاً لمرة واحدة، وأنا أتفق معك تماماً |
Bence bunu çok uzun süre önce yapmalıydık. | Open Subtitles | أظن بأنه كان يجب أن نفعل هذا من مدة طويلة |
Ben de ona "Birlikte yatalım hiçbir şey yapmamız gerekmez sarılıp yatalım sabah birlikte uyanırız diyeceksin" dedim. | Open Subtitles | لأنك ستقول هيا لننام سويا لا يجب أن نفعل شيئا نحضن بعضنا ننام بجانب بعضنا |
Hadi. bunu tek başımıza halletmeliyiz. | Open Subtitles | يجب أن نفعل هذا وحدنا ونذهب للكنيسة في الوقت المناسب |