İşe yaramaz, ve bir kadın olarak, buna seviniyorum. Buna ne diyeceksin? | Open Subtitles | لن يجدي وأنا شريرة بما يكفي لأسعد بهذا ، ما رأيكما ؟ |
Herkes ilk olarak bunu diler ve pek işe yaramaz. | Open Subtitles | هذا أول شيء يطلبونه وهذا لا يجدي نفعا حقا ؟ |
Yapma adamım yapma güzel kardeşim. Bu asla işe yaramaz adamım. | Open Subtitles | بربّك يا رجل، بربّك يا أخي لا يجدي هذا نفعاً أبداً |
Bir yararı olmuyor. Kesmek için ekipmana ihtiyacım var. Böyle olmuyor. | Open Subtitles | لن يجدي ذلك, إننا نحتاج إلى معدات للقطع, لن يجدي ذلك |
Ama bu işe yaramazsa kaburgalarını açar ve havanın çıkmasını sağlarım. | Open Subtitles | إذا هذا لم يجدي نفعاً فسوف أجد طريقة لإدخال الهواء لرئتيه |
Şiddetli doku masajı işe yaramadı bu yüzden farklı yaklaşımlar denendi. | Open Subtitles | تدليك النسيج من العمق لن يجدي نفعاً, لذا أقتراحات أخرى جُرِبت.. |
Hiç birinin işe yaramadığını düşünürsen, istediğin zaman planlarına dönebilirsin. | Open Subtitles | وإذا وجدتَ أنّه لا شيء يجدي فبمقدورك العودة إلى تخطيطك |
Onlardan teslim olmalarını isteyebilirsin ama nedense işe yaramayacak gibi. | Open Subtitles | يمكن أن نطلب الإستسلام لكني أشعر أن هذا لن يجدي |
İyi değil, işe yaramaz! - İşleri bu şekilde değiştiremezsin! | Open Subtitles | هذا لن يجدي و لا يجب أن تغير الإتفاق هكذا |
İyi değil, işe yaramaz! - İşleri bu şekilde değiştiremezsin! | Open Subtitles | هذا لن يجدي و لا يجب أن تغير الإتفاق هكذا |
Elbette keklerin hiçbir zaman işe yaramayacağını biliyorsunuzdur Bayan Pope. | Open Subtitles | تعرفين طبعًا أن الكعك لن يجدي نفعًا يا آنسة بوب |
Adamın gözünü ele geçirmeden bu bir işe yaramayacak değil mi? | Open Subtitles | هذا لن يجدي أي نفع إلا إذا إنتزعنا عين الرجل، هه؟ |
Zıplamak bir işe yaramıyor! Acı biraz gidiyor ama hemen geri geliyor! | Open Subtitles | القفز لا يجدي نفعاً، أعني إنه يفيد لوهلة، لكنه لا يحسن الوضع. |
Loa'nın işbirliği olmadan cesetleri tuzlayıp yakmak bir işe yaramaz. | Open Subtitles | حرق وتمليح الجثث لن يجدي نفعاً بدون التعاون مع الألهة. |
Askeri konuşmalar ve azarlamalar üstümde işe yaramaz. Hiç yaramadı. | Open Subtitles | توقف، لن يجدي معي الكلام والتوبيخ العسكري، لم يفعل قط. |
Stres ve kaygının kaynağını araştırma. Sakin kafayla düşünmeye çalışıyorum. İşe yaramıyor. | Open Subtitles | أنا أحاول أن أكون ذات عقليّة منفتحة حسناً , لكنّه لا يجدي |
Ben bizim için çalışmak istiyorum,senin için ama, bak, lütfen, olmuyor işte. | Open Subtitles | أريد العمل معنا، أريد العمل معك لكن بحقك، هذا لا يجدي نفعا |
Hiç faydası olmadı. Kapılar vurulmaya başladı ve hâlâ odasından sesler geliyordu. | Open Subtitles | وكل ذلك لم يجدي نفعا مازلنا نسمع الأصوات الغريبه من تلك الغرفة |
İş arkadaşları arasındaki aşk ilişkisi gizliliğe dayanıyorsa asla yürümez. | Open Subtitles | وبتاريخ علاقات العمل العاطفيّة، لم يجدي التسلل نفعاً قطّ |
Dünya ile bağlantı desteğimizi sağlayamazsak, bizim için iyi olmaz. | Open Subtitles | ولكن هذا لن يجدي نفعاً بدون أي وسائل اتصال عالمية |
Projenin yarısına gelindiğinde, şüpheciler dedi ki "Bu yürümüyor. Genom projesinin yarısına geldiniz ve projenin yüzde birini bitirdiniz." | TED | وفي نصف مشوار المشروع، قال المشككون هذا لا يجدي. لقد مضى نصف المشروع وقد أنهينا واحد في المائة فقط من المشروع |
Bu, işe yarayabilir. Bir psikoloji dergisinde okumuştum. | Open Subtitles | أعتقد أنه يجدي نفعاً، لقد قرأت بعض الدراسات عن التحليل النفسي الفصلي |
Dalga geçmeyi bıraksana, Bu asla yürümez, öldük biz, öldük! | Open Subtitles | هلا إكتفيت عن ذلك ؟ لن يجدي ذلك نفعاً نحن ميتون . نحن ميتون |
Buna devam et. Buna devam et, ahbap, işe yarayacak. | Open Subtitles | ،استمرّ كذلك، استمرّ كذلك يا رجل سوف يجدي نفعاً |