Yatkın, ama bunu aşmak için gündeme olamaz anlamına gelmez. | Open Subtitles | مستعد، ولكن هذا لا يعني أنه لا يمكن التغلب عليها |
Eğer birisi karavan parkında yaşıyorsa, Bu uyuşturucu yaptığı anlamına gelmez | Open Subtitles | لمجرد أن شخص يعيش في مقطورة لا يعني أنه طاهي ميثا |
Bu yazılımı görmezden gelmemiz anlamına gelmiyor, veya iletişimi veya hesaplamaları. | TED | هذا لا يعني أنه علينا تجاهل البرمجيات، أو المعلومات، أو الحساب. |
yani yüzü, sesi, bedeni, her şeyi değişmiştir. Yepyeni biri olmuştur. | Open Subtitles | يعني أنه غير وجهه وصوته وجسده وكل شئ، وصار رجلاً جديداً |
Eğer kelimeleri bilmiyorsanız bu, kavramı anlamadığınız anlamına gelir ve bu nedenle kavramın bile bir olasılık olduğunu anlamazsınız. | TED | وإذا لم تعرف الكلمات، يعني أنه ليس بوسعك إدراك المعنى، وبالتالي، إن عدم إدراك ذلك المعنى يهدم احتمال وجوده. |
Bu, sıfıra ulaşmak için daha fazla şey yapmamız gerektiği anlamına geliyor. | TED | مما يعني أنه يجب علينا بذل المزيد من الجهد للقضاء على الملاريا. |
Bu demek oluyor ki, doğada herhangi bir yerde gerçekleşmiyor, fakat bir laboratuvarda farklı endüstriyel ortamlara uygulanmak için insanlar tarafından üretiliyor. | TED | ما يعني أنه لا يتواجد بأي مكان في الطبيعة، لكنه صنع بواسطة بعض الناس في أحد المعامل للتطبيق في إعدادات صناعية مختلفة. |
O taraflara ancak biliyorsan gidersin bu da kişinin yerli olduğunu gösterir. | Open Subtitles | تلك المناطق لا تذهب إليها إلا مستقصدًا مما يعني أنه شخص محلي |
Onu evime aldım diye onu dinlemek zorunda değilim ki. | Open Subtitles | فقط لأني أخذته، لا يعني أنه يجب أن استمع اليه |
Sayın Yargıç, birşeyin saçma görünmesi, onun öyle olduğu anlamına gelmez. | Open Subtitles | سيادة القاضي ليس لأن الشيء يبدو سخيفاً يعني أنه ليس حقيقياً |
Dosya yoktu. Cep telefonunun hafızası boştu ama dosya saklanmadığı anlamına gelmez. | Open Subtitles | ذاكرة الهاتف فارغة، لكن هذا لا يعني أنه لا يوجد مجلّد مخفي. |
Onunla aynı görüşte olmamamız bizi dinlememesi anlamına gelmez ki. | Open Subtitles | كوننا لا نتفق معه بالرأي لا يعني أنه سيصغي إلينا |
Kötü şeyler yaşanır. Bu, senin hatan olduğu anlamına gelmez. Tamam mı? | Open Subtitles | ويمكن أن تحدث أشياء سيئة لكن هذا لا يعني أنه خطأك, مفهوم؟ |
Bir şeyi kabul etmemen, onun yanlış olduğu anlamına gelmiyor, Bryson. | Open Subtitles | لأنك لا تقبل شيئا يا بريسون, لا يعني أنه غير صحيح |
Oğlum, fena benzetilmiş olmaları bu işleri bıraktıkları anlamına gelmiyor ki! | Open Subtitles | لا تعتقد لانهم انخدعوا كثيراً يعني أنه لا يدير هذا القرف. |
yani bu da tüm dışarı çıkan çantaları kontrol etmemiz gerektiği anlamına gelir. | Open Subtitles | فهذا يعني أنه علينا أن نستمر في تفتيش كل حقيبة تخرج من هنا |
Sokaklarda geçirdiğin altı ay bir evin olmadığı anlamına gelir. | Open Subtitles | بقاءكِ ستة شهور في الشارع يعني أنه ليس لديكِ منزل |
Bu evlenene kadar kimsenin bana sakso çekememesi anlamına geliyor. | Open Subtitles | إنه يعني أنه سأصبح نقيا ولن أمارس الجنس حتى اتزوج. |
demek oluyor ki yedikten sonra iki saat içinde mi öldü? | Open Subtitles | يعني أنه مات بعد أقل من ساعتين بعد تناول الطعام ؟ |
Eğer arabayı kendi tamir ettiyse bu onun bir uzman olduğunu ve gerekli aletlere sahip olduğunu gösterir. | Open Subtitles | إن أصلح السيارة بنفسه فذلك يعني أنه خبير وأن لديه الأدوات الضرورية لذلك. |
Sırf düşüncelerin var diye, bu onlara uymalısın demek değil. | Open Subtitles | فقط لأن لديك أفكار لا يعني أنه ينبغي عليك تنفيذها |
Şu demek oluyor, seninle tanıştığımdan beri olaylara farklı bakıyorum. | Open Subtitles | ما الذي يعنيه هذا ؟ يعني أنه منذ أن عرفتك وأنا أرى أشياء بطريقة مختلفة |
Bu demektir ki, 90 dakika sonra kanımdaki alkol tamamen gitmiş olacaktır. | Open Subtitles | مما يعني أنه لم يكن هناك كحول في دمي بعد 90 دقيقة |
- İki denizci yıldızı. demek ki savaşta üç kez yaralanmış. | Open Subtitles | نجمتان من البحرية، هذا يعني أنه أصيب 3 مرات خلال المعارك |
...ama bunun anlamı genel nüfusun içinde sandığımızdan daha da fazla ilerlemiş olması. | Open Subtitles | لكن ذلك يعني أنه ينتشر بشكل أكبر بين المجتمع العام أكثر مما اعتقدنا |