| Ama çok iyi bir iş çıkarıyor. | Open Subtitles | لكنّه يقوم بعمل أكثر من رائع هنا على الرغم من ذلك لحظة ،ارجعي لما قلته |
| Görünüşe göre yardımcısı olmadan oldukça iyi iş çıkarıyor. | Open Subtitles | ويبدو أنه يقوم بعمل جيد بدون فريق المساعدة |
| Öyleyse Heo Joon Jae memurlardan daha havalı bir iş yapıyor. | Open Subtitles | إذا هو جون جي يقوم بعمل أكثر روعة من الموظف الحكومي |
| Jacques dalmadan önce iki saat yoga yapar. | Open Subtitles | جاك يقوم بعمل ساعتين من اليوغا قبل الهبوط |
| Bence çok iyi işler yapıyor. | Open Subtitles | اعتقد انه يقوم بعمل جيد جدا إذا نجح , في رأيي |
| İki ay sonra, tünel kazma işi bitmişti, ama nereye açılan bir tünel? | Open Subtitles | ولمدة شهرين ,كان يقوم بعمل نفق , لكن الى اين ؟ |
| İyi iş çıkarıyor. | Open Subtitles | كلا ، إنه يقوم بعمل رائع إنه يحضر بعض الخمر ثم |
| Babam bana, adaylığını koymanın iyi olup olmayacağını sordu, ...ben de ona evet dedim, çünkü benimle ilgilenerek çok iyi bir iş çıkarıyor umuyorum ki herkesle ilgilenerek de çok iyi işler çıkaracak. | Open Subtitles | لقد سألني والدي إن كنت جاهز للإدارة فقلت أجل لأنه عمل جيد أن يهتم بي أظنه يقوم بعمل رائع |
| - Bence Kennedy iyi bir iş çıkarıyor. - İnsan hakları konusunda evet. | Open Subtitles | أعتقد ان كينيدي يقوم بعمل جيد في الحقوق المدنية، نعم |
| Pekâlâ, bence neyin adil olduğunu yargılayarak iyi iş yapıyor. | Open Subtitles | حسناً، أعتقد أنه يقوم بعمل عظيم فى لفت انتباه القاضى كى يأخذ بعين الاعتبار ما هو مُنْصف |
| Toksinleri yok etme konusunda karaciğer müthiş bir iş yapıyor yani bu kadınlar, her sabah evlerine iyi dilekle gitmem için bana 300 dolar ödüyorlar. | Open Subtitles | الكبد يقوم بعمل هائل في التخلص من السموم إذا باختصار هؤلاء النسوة يدفعون لي 300 دولار لأوصل الأماني إلى منازلهم كل صباح |
| Evet, kendince gayet iyi bir iş yapıyor. | Open Subtitles | نعم. انه يقوم بعمل جيد بما فيه الكفاية لذلك من تلقاء نفسه. |
| Nasıl hasta bir hayvan bunu yapar? | Open Subtitles | اي نوع من الحيوانات يمكن ان يقوم بعمل كهذا ؟ |
| Yani kim doğaüstü yaratıkların nüfus sayımını yapar ki? | Open Subtitles | أعني، مَن الذي يقوم بعمل إحصاء لعدد الكائنات الخارقة للطبيعة؟ |
| Cory bunu bana devamlı yapar ve... | Open Subtitles | كوري يقوم بعمل ذلك لي في بعض الأحيان مع قليل--- |
| Orada önemli işler yapıyor olmalı. | Open Subtitles | هل يجب أن يقوم بعمل من المهم جدا ان يقوم به |
| Kod adı Doktor'dur, benim için kişisel bazı işler yapıyor. | Open Subtitles | رمزه السري : الدكتور إنه يقوم بعمل ما من أجلي شخصيا |
| Belki de o işi yapacak başka birini bulmuşumdur. Hem de daha özenli yapacak birini. | Open Subtitles | ربّما وجدت شحصاً آخر يقوم بهذا لي، شخصاً يقوم بعمل أفضل |
| Değişen bir dünyadayız, ve kadının işini yapan erkeklere hayranlık duyarım. | Open Subtitles | لا تخجل العالم بتغير وأنا اقدر الرجل الذي يقوم بعمل المرأة |
| Bu adam Japonya'da ciğerimize, kalbimize, beynimize, kanımıza girsen toksik atıklar üzerine çalışmalar yapıyordu. | Open Subtitles | لأن هذا الرجل كان يقوم بعمل تلك الأبحاق في اليابان لكل تلك السموم النووية التي لدينا جميعنا في كبدنا و قلبنا |
| Bence çok kötü bir iş çıkarmış ve onunla tekrar çalışacağımızı hiç zannetmiyorum. | Open Subtitles | اعتقد انه يقوم بعمل مريع و لا اعتقد اننا سنستخدمه مره اخرى |
| Trol 20 adamın işini yapıyor. Savaşa hazırlanıyor olabilecek 20 adamın. | Open Subtitles | العملاق يمكنه أن يقوم بعمل 20 رجلا والرجال يمكننا أنجهزهم للقتال |
| Bence harika bir iş çıkartıyor. Değil mi? | Open Subtitles | أظنه يقوم بعمل رائع ألا تظنان؟ |