| ve eğer bilginiz ve anlayışınız üzerinde zorlayıcı olursam Özür dilerim. | TED | و أنا متأسف إذا أضفت بعض التوضيح , و أفهتمك البعض |
| Bu resim gerçekten bulanık, Özür dilerim, bunu çektiğimde kötü bir soğukalgınlığı yaşıyordum. | TED | هذه الصورة غامضة بالفعل، أنا أعتذر، كان لدي نزلة برد حادة عندما التقطها. |
| Böyle daldığım için Özür dilerim ama korkmanıza gerek yok. Ooh! | Open Subtitles | آسفة على إقتحامي المكان هكذا، لكن ليس هناك سبباً لأن تخاف. |
| Seni getirttiğim için Özür dilerim. Hâlâ hasta olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أنا آسفة لأني أجبرتك على الحضور على الرغم من مرضك |
| Bir tanem, Özür dilerim. Seninle öyle konuştuğum için çok pişmanım. | Open Subtitles | لويس حبيبتى انا اسف اعتقد اننى افقد صوابى لاتحدث اليك هكذا |
| Garip bir şey. Hep ikiyi bulurum, ama başka renkte. Maça, Özür dilerim. | TED | ذلك ممتع. دائما ما اجد رقم اثنان، لكن من اللون الخطأ. بستوني, اسف. |
| Aksine, sizi İngiltere'ye beş parasız getirdiğim için ben size bir Özür borçluyum. | Open Subtitles | على العكس, أنا أدين لكِ بأعتذار, فلقد أحضرتكِ إلى إنكلترا و أنا مفلس |
| Bu şartlar altında, Mösyö, size bir Özür borçluyum. Bir miktar da para. | Open Subtitles | تحت هذه الظروف يا سيدي، أنا مدين لك بالاعتذار و ارجاع بقية نقودك. |
| Ben de seni aramak üzereydim. Oturma odası duvarın için Özür dilerim. | Open Subtitles | كنت على وشك أن أتصل بك، أنا آسف على جدار غرفة الجلوس |
| Çok Özür dilerim Profesör. Ben de başlamak için hazırlanıyordum. | Open Subtitles | أَنا آسفُ جداً، أستاذ , أنا كُنْتُ فقط أَستعدُّ للبَدْء. |
| Özür dilerim, öyle demek istemedim. Ne söylediğimi ben de bilmiyorum. | Open Subtitles | أَنا آسفُ أنا لَمْ أَعْنيِها أنا لا أَعْرفُ ما الذي أَقُولُه |
| Özür dilerim, bak sadece seninle kadın kadına konuşmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | آسفة , انني أحاول ان اكلمك فقط , امرأة لامرأة |
| Eğer kabalık ediyorsam Özür dilerim, ama evsizsin, değil mi? | Open Subtitles | أنا آسفة إذا كنت وقحة لكنّك، لست مشرّداً، أليس كذلك؟ |
| Tamam, dün sana bağırdığım için Özür dilerim. Oldu mu şimdi? | Open Subtitles | حسناً، أنا آسفة لأني صرخت فيكِ أمس هل أنت راضية الآن؟ |
| ama yinede, sonunda ne kadar sinirli olduğunu gördün, Özür dilerim. | Open Subtitles | لكنني غير آسفة لأنه على الاقل عرفت كم هي مجنونة بالكامل |
| Özür dilerim, beyefendi, bunun bir ölüm kalım meselesi olduğunu söylediler. | Open Subtitles | أنا آسفة يا سيدي لأن أقول أنها مسألة حياة أو موت |
| Özür dilerim. Biliyorsun, ben çok konuşurum ama öyle demek istemem. | Open Subtitles | انا آسف , انتِ تعرفينني دائما ما اقول اشياء لا اعنيها |
| Anne, anneyle dalga geçtiğimiz için Özür dilerim. Acaba biz... | Open Subtitles | انا اسفة لأننا تحدثنا عن نانا بهذا الشكل ولكن ايمكننا |
| Ve bu beyleri eşcinsel olarak adlandırdığım için Özür dilerim. | Open Subtitles | وأريد أن اعتذر لكم يا سادة عن وصفي لكم بالمخنثين |
| Geçen ay seni geri aramadığım için Özür dilemem lazım. | Open Subtitles | أريد الإعتذار لأني لم أقمّ بالرد على إتصالك الشهر الماضي |
| Her ne yaptıysan Özür dileme. Sadece bir daha yapma yeter. | Open Subtitles | مهما فعلت ، فلا تعتذر عنه لا تفعله مرة أخرى فقط |
| Düşündüm de dünkü davranış tarzımdan dolayı sana bir Özür borçluyum. | Open Subtitles | كنت أفكر بالأمر وأدين لك اعتذار على طريقة معاملتي لك بالأمس |
| Tatlım Özür dilerim, berbat bir şakaydı ama artık nazik olacağım. | Open Subtitles | أنا متأسفة, لقد كانت خدعة سيئة. سأقوم بشيء لطيف من أجلكك. |
| Bunun önemli olduğunu düşünmüştüm. Sanırım bana bir Özür borçlusun, Barbara. | Open Subtitles | ظننت أنه سيكون مهمًا أظن أنك تدينين لي باعتذار , باربرا |
| Bence bu tatlı, masum ve çok çekici genç bayana bir Özür borçlusun. | Open Subtitles | أعتقد بأنك مدين لهذه السيده البريئة بإعتذار جذّاب جداً رغم ذلك أعتذر لشابة |
| Buraya gelen sadece ben olduğum için çok Özür dilerim. | Open Subtitles | انا اسفه لاننى الشخص الوحيد الذى استطاع الحضور الى هنا |